2009 ÖSS VE RİZE
Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi Rize’de de idareciler, yetkilere talip fakat sorumluluğa sahip değiller.
Her türlü imkânları elde eden; siyasette, ticarette hep başa güreşen Rize, maalesef eğitim seviyesinde kategoriye bir türlü giremiyor.
Okulların modernize edilmesi, araç-gereç olarak binaların yenilenmesi ve ihtiyaca cevap verecek hale getirilmesi konusunda ilerleme var diğer illere göre değilse bile.
Yetkililerin önce eksikliği tespit edip ondan sonra tedavi işine girişmeleri gerekmektedir.
En üst düzey yöneticiler, suçu okul müdürlerine fatura ederek ‘eğer seviyeyi yükseltmezlerse onları görevlerinden alırım’ deyip, hiç de yakışık olmayan bir davranışla yaklaşıyorlar konuya.
Bendeniz kendi kanaatimi ifade edecek olursam,’yapılan çalışmaların merkezinde insana yönelik programların olmadığı, öğrenci kaynaklı düşünülmediği hatası ve eksikliği var’ derim.
Kurumlara bakıldığında özelinden kamusuna kadar beton güzelliği var, iç mekânlar mükemmel, her yıl yenileniyor ama öğrencinin yediği yemek, öğrenciye verilen ilgi, ona duyulan sevgi-saygı sıfır.
Sadece sayısal hesaplar, sürü gibi güdülmeler, protokol yerini alacak diye törenlerde saatlerce bekletilmeler, törenlerde bayılıp düşenler, burnu kanayanlar, hastaneye kaldırılmalar, başarılı olan öğrencilere ödül verirken boyalı, jelâtinli kâğıtların içine bir iki basit değersiz ikramlar…
Eğitim ve öğretimde seviye, beyaz okul işiyle olmaz.
Beyaz öğrenci, beyaz veli, beyaz öğretmen seçebiliyor musunuz?
Beyaz aile birliği seçebiliyor musunuz?
İnsan kaynaklı ödüller ve teşvikler verebiliyor musunuz?
Maalesef bugüne kadar yapılamadı.
Dershanelerin katkısı sıfır. Reklâmdan başka bir şey yok. Bir de paran varsa en iyi öğrenci sensin.
Sınava girdiğinde ıskaladın mı, ‘Vay efendim biz senden çok iyi puan bekliyorduk!’
’Bir eksiklik var, gel seneye bir daha dene’ gibi müşteri ayarlamalar.
Rize’de ÖSS kepi düştü, kel göründü.
’Rize’nin Türkiye genelindeki sıralaması belli, kurumlar baştan aşağı kendini değerlendirsin’ gibi laflar yetmez.
Ortaya bir hedef koyun, hangi okul bu hedefe yaklaşırsa veya ulaşırsa kayda değer bir ödül bütün öğretmenlere, idarecilere, ilçe milli eğitimine ve öğrencilerine verilirse, bakanlık düzeyinde teşvikler sağlanırsa mesele çözülür.
Maaş aynı, makam aynı, yaşam aynı… Niye uğraşılsın eğer idealler de aynı ise? Niçin mücadele verilsin? Günü gününe müfredat tamam, asayiş berkemal yola devam! Başka ne olabilir?
En büyük görev ailelere düşmekte.
Bütün zarar size gelecek; derhal müdahale etmelisiniz.
Rize’nin eğitim durumu vahim.
Bendeniz aile birliklerinde her toplantıda bu acı tabloyu ortaya koyduğumda maalesef cevap bulamamışımdır.
Sadece suskunluklar… Netice yok.
Bir de son günlerde Türkiye’nin gündemini meşgul eden katsayı meselesi adım adım çözüme gidiyor.
Yıllarca öğrencilerin başlarını ağrıtan, önlerine set çizen, atlanılması zor bir engel haline gelen katsayı mağduriyeti konusunda sonunda adımlar atıldı ve artık yeni sistemleşmenin sonuçlarını sabırsızlıkla bekliyoruz.
Bundan böyle sayısal-eşit ağırlık-sözel alanlarındaki tüm öğrencilere aynı katsayıyla muamele edilip yerleşmeleri sağlanacak.
Aslında bu durum fırsata dönüştürülerek çağdaş eğitime uygun hale getirilip insanlara sunulmalı.
Eğitim bir milletin en değerli hazinesidir. Yalnız; tozu alınmalı, bakımı yapılmalı ve el üstünde tutulmalı.
Ne yazık ki Türkiye eğitim sistemi üzerindeki yılı aşmaz değişiklikler artık öğrencilerin mağduriyetine ve kafaların karışmasına yol açıyor.
Daha yeni sayılabilecek düzenlemeler henüz oturmaya başlarken yerinden kaldırılıp bir kenara bırakıldı.
Elbette şu an geçmiş olan sistemin tüm ihtiyaçlara cevap verebildiğini asla söyleyemeyiz. Fakat bir değişiklik yapılacaksa bunun üzerinde ince dokunup sık elenmeli ve eğitime en mantıklı koşullarda giriş ve devam sağlayacak çözüm yolları ortaya konulmalıdır.
Zaten ÖSS başlı başına tabulaştırdığımız ve pek çok öğrenciyi – aileyi helak eden adeta korkulu rüyaya dönüşen bir kâbus haline geldi.
İnsanlar ÖSS kapısından giriş yolunda nice terler döküp, gecelerini gündüze çevirdiler...
Evet, meslek liselerinin mağduriyeti ne yazık ki yürekleri dağlamaktaydı.
Nihayet bu dağlanmaya su serpecek bir sistem yola girdi .“Okusam ne olacak, nasılsa istediğim yere yerleşemeyeceğim” diyen binlerce öğrenci ya evde oturup beklemekte ya da iş kuyruklarında biçare haldeydi.
Onlar bu milletin insanları ve geleceğin doktoru, öğretmeni, mühendisi olabilirlerdi. Ne yazık ki daha ortaokul çağlarında yapılmış seçimler onların önüne seti çoktan çizmişti. Şimdi elimizden gelen, gelecek umutlu günlere bakmak. Umarım gelecek günler bizlere yeni bir ışık saçar.
YAZIYA YORUM KAT