Aczimendiler, Çevik Bir projesi!
Askerlerin Aczimendiler'i kışlada eğitilip postmodern sürece hazırlandığını iddia eden Zihni Çakır, projenin içinde olan komutanları ve bağlantılarını açıkladı...
Ergenekon'un Çöküşü 1 ve 2 ile Kod Adı Darbe kitabının yazarı Gazeteci Zihni Çakır'ın tutuklu bulunduğu cezaevinden gönderdiği 2. mektup gündemde damgasını vuracak.
Geçtiğimiz hafta gönderdiği mektubunda, 28 Şubat sürecinin önemli aktörlerinden Aczimendi Tarikatı'nın şeyh ve müritlerinin asker tarafından kışlada eğitildiğini ileri süren Çakır, Aczimendiler'in hangi komutanların emriyle kimlerin eğittiğini açıkladı.
'Kooperatif Kanunu'na muhalefet'ten Ankara 1 Nolu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu bulunan Zihni Çakır, ilk mektubunda, sözde tarikat şeyhlerinin 28 Şubat sürecinde nasıl kullanıldıkları ve nerede görevlendirildiklerini sorgulamış, tahliyesi sonrasında bu olayları Ergenekon Davası Savcısı Zekeriya Öz ile paylaşacağını belirterek isim vermemişti. Fakat Çakır, yeni mektubunda Ergenekon Operasyonu'nu yürüten Savcı Zekeriya Öz'ün kendisinin tahmin etmediği bir zamanda düğmeye bastığını belirterek, Emekli Albay Arif Doğan'ın gözaltına alınmasıyla, tüm gizemliliğini koruyan 1 numaraya ulaşma yolunu açtığını söylüyor.
PROJENİN KUDRETLİ KOMUTANI; ÇEVİK BİR
JİTEM'in kurucusu olduğu belirtilen emekli Albay Arif Doğan'ın gözaltına alınmasıyla, 28 Şubat sürecinde Aczimendi şeyhlerini eğiten askerlerin isimlerini saklamanın anlamı kalmadığını belirten Çakır, gündemi sarsacak iddialarda bulunuyor. İlk mektubunda Aczimendi şeyhleri Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı'nın, 'kudretli bir komutan'ın emri ile köylerinden alınıp önce uçakla İstanbul'da bir kışlaya daha sonra da Eskihisar'dan feribotla Yalova'ya götürülerek bir villada eğitildiğini belirten Çakır, bu projenin dönemin en etkin komutanı Orgeneral Çevik Bir ve Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün olduğunu belirtiyor.
Çakır'a göre, Yolava'da gerçekleşen buluşmanın organizatörleri olan Çevik Bir ve Veli Küçük'ün görev emrini yerine getirenler ise dönemin Jandarma Bölge Komutanı ve Bursa Garnizon Komutanı Tuğgeneral Nuri Güneş ile Yalova İl Jandarma Alay Komutanı Albay Arif Doğan.
Müslüm Gündüz'ün gece yarısından sonra saat 02.00 sularında Merkez Karakol'un geçici komutanı olan Astsubay A.R.K'nin jandarmaya ait devriye aracı ile Topçular feribot iskelesinden aldırıldığını öne süren Çakır, Müslüm Gündüz ve Ali Kalkancı'nın eğitime tabii tutulduğu villa hakkında da çarpıcı bilgiler verdi. Villanın sahibi olan İran asıllı uyuşturucu kaçakçısına dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan tarafından T.C. vatandaşı kimliğinin verildiğini belirten Çakır, 1. mektubunda bahsettiği Aczimendiler'e ilk eğitimi veren 'dini bilgisi yüksek gazeteci'nin kayınpederinin o dönem TSK'da general olduğunu söylüyor.
Yalova'daki villasını Aczimendiler'in eğitim merkezine çeviren İran asıllı T.C vatandaşı ünlü uyuşturucu kaçakçısının kardeşinin Van'da ikamet ettiğini ve bu şahsın o dönem Van'da emniyetin operasyonlarında ele geçirdiği uyuşturucuların çimento fabrikasında göstermelik olarak toptan imha edip yeniden piyasa sürdüğünü aktaran Çakır, benzer işlemin hala sürdürülüyor olduğunun iddia edildiğini belirtiyor.
ŞAHİN BEŞ BAVUL BOMBA YOLLATMIŞ!
Çakır'ın mektubunda dikkat çektiği en önemli isim ise; geçtiğimiz günlerde Ergenekon operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve JİTEM'i kurup 8 yıl başkanlığını yaptığını itiraf eden Emekli Albay Arif Doğan
Aczimendi operasyonunu yürütmekle görevlendirildiğini söylediği Doğan'ın, Sedat Peker'in özel kalemliğini yaptığını belirten Çakır, Arif Doğan'ın adresinde ele geçen askeri cephanelikle ilgili de şok iddialar da bulundu.
Yalova Merkez Karakolu'nun geçici komutanı olan astsubaya Arif Doğan tarafından büyük ebatta beş paket bavul ve iki adet koli teslim edildiğini, bavullarda; el bombası, kolilerde ise; çeşitli çaplarda bazıları altın kaplama silahlar ve mermilerle bunlara ait çok sayıda şarjör olduğunu aktaran Çakır, tamamı askeri mühimmat olan bu envanterlerin TSK ile hiç bir bağı olmayan sivil bir adrese kargoyla gönderildiğine dikkat çekiyor.
Geçtiğimiz günlerde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan Arif Doğan'ın, İstanbul'daki evinde yapılan aramada ele geçirilen, çok sayıda el bombası, iki kalaşnikof marka tüfek, bin adet mermi ve bin adet boş kovanın, Yalova'dan sivil bir adrese kargo ile gönderilen envanterden olabileceğinin altını çizen çeken Çakır, Mühimmatın diğer kısmını sorgulamak gerekiyor. diyor.
Arif Doğan'ın 28 şubat döneminde tek başına hareket etme imkanı olmadığını ifade Çakır, Şahin'in, o dönemdeki Jandarma Genel Komutanı Nuri Güneş ve Susurluk'tan yargılanan yardımcısı Fehmi Altınbilek kontrolünde olup olmadığını sorgulanması gerektiğini, Çakır'ın, JİTEM'ci Arif Doğan ile bağlantılarının araştırılması gerektiğine dikkat çektiği Emekli Tuğgeneral Nuri Güneş ve emekli kıdemli Albay Fehmi Altınbilek geçmişte yer aldığı faaliyetler bir hayli dikkat çekici.
ŞAHİN, BAŞÖRTÜSÜNE DE MHP'YE DE KARŞI!
Zihni Çakır'ın, emekli Albay Arif Doğan ile birlikte, Aczimendiler'in eğitim organizasyonunda olduğunu iddia ettiği, 2001'de emekli olan Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Nuri Güneş, 28 Şubat dönemindeki başörtüsü karşıtlığı ile tanınıyor.
Şu anda Emekli Subaylar Derneği 2. Başkanı olan Güneş, başörtüsü serbestliği için yapılan anayasa değişikliği sonrasında MHP Genel Merkezi'nin önünde değişikliği protesto etmiş, Asker kökenli dernekler, tarifsiz düş kırıklığımızla yazılı siyah çelengi MHP önüne bıraktıktan sonra, MHP'li vekillere yazdıkları mektubu dağıtmıştı.
Emekli Tuğgeneral Güneş'e, Jandarma Bölge Komutanlığı görevindeyken, başörtüsüyle okula geldiği için bir hafta okuldan uzaklaştırma cezası alan Uludağ Üniversitesi öğrencisi Ayşe Kurt tarafından, Bölge İdare Mahkemesi'ni etkilediği gerekçesi ile dönemin Bursa Valisi Orhan Taşanlar, Bölge İdare Mahkemesi başkan ve üyeleri birlikte, 1 milyar liralık tazminat davası açmış.
Emekli Albay Arif Doğan ile birlikte Aczimendiler'i eğitime tabi tuttuğu ileri sürülen Güneş ile ilgili Ortadoğu Gazetesi yazarı Ramazan K. Kurt'un Atatürk, MHP ve TESUD başlıklı yazıda yer alan bilgiler de bir hayli ilginç.
Emekli Tuğgeneral Nuri Güneş'in için, "Alisiz Alevi olduğu ve görevi esnasında aşırı sol fikirleriyle tanındığı, başörtüsüne özel bir alerjisinin olduğu ifade ediliyor. diyen Ramazan Kurt'un yazısındaki ilgili kısım şöyle:
CEM ERSEVER'İN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU!
TESUD Ankara şube başkanı ve "çelenk operasyonunun" başındaki "komutan" emekli Tuğgeneral Nuri Güneş'tir.
Nuri Güneş, Ankara İl Jandarma Komutanı iken, jandarma bölgesinde emekli Binbaşı Cem Ersever ile iki jitem mensubu öldürüldü.
Meslektaşları Nuri Güneş'i Ersever'in öldürülmesinde ihmali olduğu ve soruşturmayı saptırmakla suçluyorlar.
Türkiye'de Alevi Müslüman kardeşlerimizin başının belası "Alisiz Aleviler" vardır. İstanbul'da bir de dergi çıkaran Alisiz Alevilerin merkez üssü Almanya'dır. Alevi dedesi bir dostumun ifadesiyle Alisiz Alevilerin Alevi Müslümanlıkla bir alakası yok ve çoğunluğu da ateist ve aşırı solcu. İşte Nuri Güneş'in "Alisiz Alevi" olduğu ve görevi esnasında aşırı sol fikirleriyle tanındığı, başörtüsüne özel bir alerjisinin olduğu ifade ediliyor.
Görevi esnasında astlarına yönelik aşırı baskıcı uygulamalarına dikkat çeken bazı emekli subaylara göre bir astsubay Nuri Güneş'in tavırlarına dayanamadığı için Güneydoğu görevini tamamlamış olmasına rağmen Şırnak'a tayin istedi ve orada şehit düştü. Yine anlatılanlara göre, Nuri Güneş denetlemelere giderken eşini de yanına alarak gittiği ilçelerdeki rütbelilerin evlerine ziyaret bahanesiyle eşini göndermiş olup asıl maksadı hangi rütbelinin eşinin başını örttüğünü tespittir.
ESRARENGİZ ÜSTEĞMEN ALTINBİLEK
Fehmi Altınbilek; Papa'ya suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca'yı İran'a kaçarken sınıra bıraktığı ileri sürülen Jandarma yüzbaşı.
13 Nisan 1970'de sol görüşlü Asteğmen Necdet Güçlü'nün, Ali Güngör ve İbrahim Doğan adlı ülkücüler tarafından öldürülmesi olayında kullanılan tabancaların seri numaralarının, kendisiyle birlikte bir teğmen arkadaşına ait olduğu ortaya çıktı. Ancak Altınbilek'e bu olayla ilgili soruşturma açılmamış. Fehmi Altınbilek'in üzerine o dönemde Uğur Mumcu çok gitmiş. Kamuoyunun bir türlü tanıyamadığı Fehmi Altınbilek'in adı 'Esrarengiz Üsteğmen'e çıksa da, Kızıldere'de Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü operasyonda yer almış.
Altınbilek'in adı yıllar sonra, Susurluk Skandalı patlayınca tekrar gündeme geliyor. Susurluk davasıyla anılan İbrahim Şahin, Korkut Eken, ve Veli Küçük'le anılan Fehmi Altınbilek 2002'nin Ocak ayında Çanakkale'de yapılan gizli bir toplantı ile gündeme gelmiş. Altınbilek'in son olarak ortaya çıktığı tarih ise 1998.
Kıdemli Albay olarak Yalova ve çevresindeki çeteleri araştırıp kovuşturan bir albay olarak tanımlanan Altınbilek daha sonra Çanakkale Jandarma Alay komutanı olarak görev yaptıktan sonra emekliye ayrıldı.
HABERE YORUM KAT