Ak Parti'nin savunma gafı
Yüce mahkeme AKP ile ilgili kapatma davasını görüşerek en kısa zamanda kararını vereceğini umuyoruz. Türkiyenin üzün süre gergin kalması iç ve dış dengeler bakımından oldukça sakıncalıdır. Bu sebeple yüce mahkeme en kısa sürede nihai kararını elbette verecektir.
Mahkemeye intikal eden bir konuda görüş belirtmek genel teamüllere aykırıdır. Ancak, olay Türkiyenin gündemine düştüğü günden beri bu konuda birçok şeyin yazılıp çizilmesi bir yana, özellikle AKP iktidarının savunma psikolojisi ardına saklanarak bu güne kadar yaptığı yanlışlara yenilerini de ilave edercesine ısrarla konuyu canlı tutmaya çalışması dikkatlerden kaçmıyor.
Anadolu harekâtı diye sokaklara çıkanların tetikleyicileri bellidir ve amaçları da bir o kadar karanlıktır. Ateşe benzinle gitmeyi kendilerine metot olarak seçenlerin tehditkâr tavırları da ne yazık ki her aklıselimi endişelendirecek türdendir.
Sokaklara dökülüp, bir yerleri tehdit edercesine Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir diye bağırıp çağırmakla millet hâkim olamıyor. Millet hâkimiyetinin ölçüsü yüzde 47 veya 67 değildir. Millet hâkimiyetinin ölçüsü milletin tümüdür. Millet hakimiyetinin tartıldığı veya tartılacağı yer bu ülkenin sınırları içerisinde düşünülmelidir. Bu konuyu dışarılara taşımak, bazı dış mihraklardan gelen tehditlere sığınarak yakışıksız tavırlar takınmak pek akıl işi olmasa gerek.
Evet, Hâkimiyet kayıtsız ve şartsız milletindir ülküsüne gönülden bağlı ve parti kapatılmasına karşı olan bir insan olarak hâkimiyetin tescilini dışarılarda aramaya kalkanlara maalesef ben alkış tutamıyorum. Ben bir Türk insani olarak bu anlayışları incitici buluyorum.
Defalarca yazdık ve ısrarla da yazmaya devam edeceğiz. Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir demek, millet iradesini cebellezi ettikten sonra millete sırt dönmek veya dış merkezlerin her dediğini yapmak değildir. Millet hâkimiyeti prensibi çoğunluğun azınlığı yok sayacağı anlamına da gelmez.
Türkiyeyi ve AKP yi bugünkü sıkıntılı noktaya getiren sebeplerin en önemlisi, iktidar partisinin ve onun kadrolarının bu devleti tanımamalarından kaynaklanmıştır. Bir de buna efelik ve ben her istediğimi yaparım anlayışı eklenince devlet kendisini savunma mecburiyetiyle karşı karşıya gelmiştir.
Siyası iktidarlar bir trene benzerler. Ülkelerin yol haritaları da tren rayları gibidir. Trenin makinisti değişse de, yolcular değişse de, tren çizilen güzergâhta yol almak zorundadır. Kendisine farklı rota çizmeye kalkacak makinist raydan çıkar ve o tren bir şekilde kaza yapar.
Türkiye treni birkaç kez kaza yaptı ve bu kazalar sonucunda ciddi sayıda ve kalite de siyaset erbabı yaralanıp berelendi. Ne yazık ki bütün bunlardan istenilen dersler çıkarılamadı ve şimdi de yeni bir kazayla burun buruna gelindi.
Medyaya sızdığı kadarından anladığımıza göre, AKP savunmasını Dünya bizi dışarıda destekliyor ve birileri de bizi içeride kapatmaya çalışıyor mantalitesi üzerine kurulmuş gibi. İşte o kafa bu cümlede gizli. Bu ülkeyi ve dünyayı bu insanların ne kadar az tanıdığının da bir başka göstergesidir bu durum.
Dünya AKP iktidarını neden destekler veya neden arka çıkar acaba? Bu sorumuzu ikinci bir soruyla destekleyerek şu hususu da soralım. Dünya Türkiyeye nereden bakar ve bizi nerelerde görmek ister? Veya dünya ağaları Yeni Dünya Düzeni dedikleri şeytani ligin neresinde top koşturmamızı isterler veya tasarlamışlar acaba?
Bilmeyenlere ben söyleyeyim. Yeni dünya düzenindeki Türkiyenin yeri üçüncü lig ve uydu bir ülke konumudur. Buna rıza gösterenlerin dünyayı okumaları da elbette farklı olacak. Yoksa biz mi acaba kazanılmış atalet psikolojisinin cenderesinde bize dost olan dünyayı düşman olarak görüyoruz? Bu konuda en doğru kararı tarih vermiş ve o tarih devam ediyor.
Uydu ülke veya üçüncü lig ülkesi olmaya razı olan kaptanın takımını dünya niçin desteklemesin ki? Şampiyonlar liginde oynadığımız yıllardan miras kalan aşağılık kompleksinin bütün batı âleminde adeta kangrene döndüğünü bizim bu kafalar bilmezler mi acaba.
Eğer bu yazılıp çizilenler doğru ise, dünya bizi desteklerken birileri bizi neden alkışlamaz diye yakınmalar varsa, bence bütün iddiaları aşacak bir takım yeni iddiaların ortaya konabilmesine sebep ve dayanak teşkil edebilecek bir anlayış zemini çıkıyor ortaya. Bu sakat mantık AKP iktidarının ne kadar yanlış bir düşünce ve anlayış kulvarında koştuklarının da başka bir ifadesidir. İşte bütün sıkıntıların temelinde yatan tek gerçek bu anlayış kısırlığıdır.
Demek ki ülke yönetmek öyle her babayiğidin işi değilmiş. Birileri siyaset yaşını küçültmeye çalışırlarken ben gençleri incitirim diye konunun üzerine biraz yumuşak gitmiştim. Meğerki haklıymışım. Demek ki belki bazı ülkeler kırk yaşında kadrolarla yönetilebiliyordur ama biz henüz bu noktalara demek ki henüz gelememişiz.
Bu davayı konu yaparak milleti kamplara bölmeye çalışanlara karşı her sağduyu sahibi insanımız dikkat etmek durumundadır. AKP kapatılsa bu ülke batmaz, kapatılmasa da bu ülke bundan daha fazla yara almaz. Bundan herkes emin olsun ve yüce mahkemenin vereceği karara hep birlikte saygı duyalım. Unutmayalım ki, hukuk çökerse hepimiz çökeriz. Belki bunu da isteyenler olabilir. İşte bu nokta çok önemli ve gelecek günlerde tercüme edebileceğimiz bir noktadır.
YAZIYA YORUM KAT