AKLANMAK
Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya(sav) iki davalı başvurur. Tarafları dinlemeden önce onlara ‘Bakın ben bir insanım. Anlatma kabiliyetlerinize göre bir hüküm veririm. Belki haklı olan kendini tam ifade edemez; onu haksız görürüm. Haksız olan çok güzel kendini anlatır ben de onu haklı gibi görebilirim. Lakin esas haklı ve haksızı siz daha iyi biliyorsunuz. Bir de gerçek haklılık mahşer yerinde büyük mahkemede ortaya çıkacaktır.’ der. Bunun üzerine her iki taraf ‘Ya Rasulellah söz almak istiyoruz’ diyerek her ikisi de ‘Evet biz haklıyı da haksızı da çok iyi biliyoruz. Sizi rahatsız ettiğimizden dolayı özür dileriz’ deyip daha davayı anlatmadan huzurdan ayrılırlar.
Bugün meclis divanında aklanmak veya aklanmamak her ne kadar önem arz ediyorsa bile esas olan hakim-i mutlak Allah’ın mahkemesinde temiz olmaktır ve o mahkemeye ak gitmektir. Yazarlar, çizerler, sözerler hepsi ayrı ayrı yorumlar yapıyorlar. Siyasete yüklenme yapanlar darbe ve hükümeti ortadan kaldırmak isteyen odaklar meclis divanına öyle sarılmışlardı ki tutunamadan umutları boşa çıktı.
17–25 Aralık olayında kimlerin nerede durduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu tür kumpaslar geçmişte olup apaçık ortaya çıktığı gibi bundan sonra da devam edecektir. Hükümet birimleri tabii ki dikkatli olmalıdır. Görülmektedir ki olayın arkasındaki kumpaslar, kör düğümler bir bir çözülmeye başlamıştır. Bugüne kadar hiçbir olay dünyada gizli kalmamıştır.
Zaman merheminin iyileştiremediği yara olamaz özdeyişi kendini bir daha hatırlatmıştır. Genel olarak 17–25 Aralık olayında bağlantılara bakıldığında Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu ve kendisine ulaşma planını anlayanlar kumpası çözmüş akıllardır. Aklıselim yani doğru akıl neticede ortaya çıkmıştır.
Kumpasçıların hedefinde şahısların olmadığı asıl hedefin Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik olduğu anlaşılmıştır. AK Parti hükümetine bugüne kadar yapılan kumpaslara geriye doğru bir bakmak ve hatırlamak yeterli olacaktır. Devlet başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan kesin bildiği bir suçu ve suçluyu asla aklamak istemez. Olayın başından beri aldığı tavır ortadadır. En yakın bakanlarını ve en zor günlerde hiç göz kırpmadan iddialar üzerine görevden almıştır. Ancak daha sonra olayı inceleyerek gördüğü manzarayla kumpası çözmüştür. Çıkılan yoldan geri dönmeme adına meclis divanına havale edilerek hukuk kuralları içerisinde yol takibi yapılmıştır. Meclis komisyonları büyük divana ihtiyaç duymadan son kararını vererek hem Türkiye için ve hem de AK Parti iktidarı için hayırlı olan karar ortaya çıkartmıştır. Hâsıl-ı kelam Tayyip Erdoğan ve komisyon üyeleri de insan olduklarına göre gerçek aklanmak Mahkeme-i Kübra’da olacaktır.
YAZIYA YORUM KAT
AKLANMAK MI ? AK KALMAK MI ?
Yanıtla (0) (0)Öncelikle AKLANMAK MI ? AK KALMAK MI ? sorusuna cevap bulmak gerekir.Siyasi, ideoljik,ahlaki,edebi,dini veya felsefik hangi pencereden bakarsanız bakın bu sorununun cevabı tabiî ki ak kalmak olmalıdır.Etik değerlerde bunu gerektirir.
Şimdi etik değer nedir sorusuna bakalım;etik değer üçe ayrılır 1-mete etik 2-normatif etik 3-uygulamalı etik.etik değer ne kadar dini referansı almasa da,ahlakla direkt ilişkisi vardır ve ahlak üzerine konuşur,düşünür,yargılar ve karar verir.Türkiye’deki olaylara baktığımızda hangi etik değerler çerçevesinde karar veriliyor,dini değerlerle mı karar veriliyor yoksa siyasi olarak mı karar veriliyor.cevabı sizin vicdanınızdadır.(cebinizde de olabilir)
ALLAH aşkına hiç düşünmezmısınız,yargılayan kim,yargılanan kim,karar alan kim, karar veren kim.adil mahkeme ve adil karar verme mekanizması böyle mı olmalı.
Siyasi fikrinizi ve yönünüzü bir tarafa yamamak için kumpasın aslında T.C ye olduğu gibi basit ve dayanaksız sözlerle birilerine şirin gözükmeye uğraşmayın.laik ve kapitalist düzene abdest aldıramaz ve bu küffar sistemi yeşile boyayarak onu İslam diye millete yutturamazsınız.islamla islamizasyon arasındaki farkı öğrenmeden siyaset yapmayın.kendi saplantılarınızla milleti yönlendirmeyin.
Allaha emanet olun.
Sayın Sadık HÜR,
Yanıtla (0) (0)Yazılarınızı dikkatle okuyorum. Gözünüzü o kadar karartmışsınız ki olup bitenleri göremiyorsunuz veya görmek istemiyorsunuz. Görmemezlik şöyle dursun bu kadar yolsuzluğu, hırsızlığı, yalanı manevi değerleri kullanarak din ile kapatmak istiyorsunuz. Kardeşim yapılan yolsuzlukların, hırsızlıkların, haksızlıkların hesabını önce bu dünyada verin. Kendi taraftarlarının oylarıyla AKLANDIĞINI savunduğun kişiler topluma çıkamıyor, halka karışamıyor. Bunlar aslında vicdanlarda mahkum olmuştur. Ayakkabı kutularındaki paraları, bakan çocuklarının evlerindeki para sayma makineleri ve bulunan paraları hani polis koymuştu. Niye faiziyle sahiplerine verildi de koyduğu iddia edilen polislere verilmedi. Gün gelecek o çok güvendiğin kişiler de hırsızlığın hesabını bu dünyada verecek.
Bu Millet artık bir şeylerle uyanacak uyanma zamanı geldi ggeçıyorbile .Anadolu'da bir zamanlar ünlü bir İngiliz Ajanı vardı LAVRON duyduğumum kadarkiyle 40 yıl bu millete abdestsiz namaz kıldırdığını okumadım ama ağızdan ağıza söylenirken duydum......!
Yanıtla (0) (0)lutfi bey emperyalist ajanı ile nekadar güzel kolkola oldunuz ne güzel yakıştı sızlere her şey sonunda aslını bulur derler demekki bunlarla buluştuğunuza göre hep aynısınız.yemin ederek neyi inandırmaya çalışıyorsunuz.yemin etmeye niçin ihtiyaç duydun tayyıb gibi imanı bol bir insana iftira atan kim olursa olsun çarpilir gerçı senın çarpıldiğin zaten belli çünkü tayyıble ilgili bir güzel haber duydunmu bir şeyler oluyor sana siyasetı çık adam gibi meydanlarda yap boyunun ölçüsünü görelım. fesbuklardan çıklık atma
Yanıtla (0) (0)syn tanayın yorumunu okudum allah katında aklanacaklarmı diye bir soru soruyor. o sorunun muhatabi allahtır. birde ilgili şahıslar tanay sız hiç kumpas olduğunu düşünemıyormusunuz. sadece tek gözlükle bakmayın objektif bir bakış sergileyın paranın bir değer olarak tabiiki dini imanı olmaz parayı kullnan insanların vicdanı dini değerlerı olmalı.
Yanıtla (0) (0)