Amerikanın çöküşü zevkli olacak
Dünya yeni bir küresel krizle karşı karşıya gelmiş bulunuyor. Söz konusu krizi yalnız ekonomik açıdan değerlendirmek, insanlığı bugünkü istenmeyen noktalara getiren sebepleri görmezden gelmek olur.
Böylesi bir yanılgı da bu krizin aşılmasının önünü ciddi anlamda olumsuz bir şekilde tıkar ve kapatır.
ABD hazırlamış olduğu paketle krize çare ararken her ne hikmeti varsa söz konusu paket senatodan tokat yedi. İlk tepki Almanya Başbakanı Angela Merkelden geldi ve paketin onaylanmasını sert bir dille talep ettiler.
Görünen odur ki, bu kriz birilerince tertiplendi ve krizin tetikleyeceği birden çok sarsıntıyla bütün dünya yerinden koparak yenidünyalara kapılar aranacak gibi bir beklenti var şimdi. Aralanacak kapının arkasında bekleyen canavarları belki biz bilmiyoruz ama bilenler mutlaka vardır bu dünyada. Dünya artık eski dünya olmayacak iddiaları doğruluk kazanacak gibimize geliyor.
Her ekonomik krizin çıkışına sebep teşkil eden üretim ve tüketim ilişkilerindeki arızalar kadar nimetlerin paylaşımı konusunda insani olmayan uygulamaların da inkâr edilemez bir payı vardır.
Dünyanın bugün içine yuvarlanmış olduğu ve bütün insanlığın geleceğini derinden etkilemeye yetecek kadar sıkıntıları beraberinde getiren bu son kriz belki de kapitalizmin ölüm çanları olarak gelecek nesillerce hatırlanacak veya tarihe bu şekilde not düşülecektir.
Tek başlı dünyanın yıkılmaz ve sarsılmaz imparatorluğu olarak bilinen ABD çok ciddi bir krizin eşiğine gelmiş bulunuyor. Söz konusu kriz dünya devi olan ABD yönetimini öylesine derinden etkilemiş ki, bugün ABDde yüzlerce toplama kampları veya ceza evleri inşa edilmektedir.
Görünen ve tahmin edilen odur ki, muhtemel bir krizden etkilenecek aç insanları ve o insanların tepkilerini kontrol altına alma düşünce veya kaygısı ABD yöneticilerini hiç de insani olmayan bu tür tedbirleri almaya zorlamaktadır. Bu tedbirler ne yazık ki yine zalimce uygulamalar olarak tarihin kayıtlarına geçmeye namzet görülmektedir.
İnsanca paylaşımı gerçekleştiremeyen sistemler bir gün gelir mutlaka kendi kendilerini imha ederler. Haram üzerine inşa edilen mutluluk kuleleri ebediyen payidar olamazlar. Dünyada her şey bir dengeler muvazenesinde seyreder ve gelişir. Bu muvazenenin arka planında insani arzuların yerini egoistçe isteklerin alması durumunda varılacak durak bugünkü gelinen duraktan daha başka bir nokta olamaz.
Ülkeler için iç ve dış tehdit kavramları artık bundan sonra eskisi gibi olamayacaktır. Önümüzdeki süreçte aç insanlarla tok insanların kavgası bu güne kadar bilinen kavgaların hepsini geri plana itecek. Bugüne kadar masum insanların alın terlerini insafsızca sömürenler, geleceğin dünyasında aç insanların vahşileşmiş yırtıcı tırnaklarını karşılarında bulacaklardır.
Olaylar öyle gösteriyor ki, insanlık tarihi kendisini yeniden sorgulayacak ve belki de en büyük sarsıntıyı bu dönemde yaşayacaktır. Güç ve kudret kullanımı, şeytanca kurgulanmış sistem ve akıl oyunlarını kuranlar bu süreçte günahlarının faturalarını ödemek zorunda kalabilecekler.
İşte tam bu noktada toplumsal ve toplumcu ruhu yaşatılabilmiş milletler bu süreçte söz konusu sarsıntıları bireyci kültürlerin yerleşik olduğu toplumlara göre daha ucuz atlatabilme şansına sahip olacaklar.
Batılı toplumlar doğulu toplumlara göre bu kırılma noktasında çok daha şansızdırlar. Çünkü onların günahları doğulu toplumlara göre çok daha fazladır.
İnsanoğlu, bu krizi atlatabilmek için insanca paylaşımdan başka hiçbir seçeneğe ne yazık ki sahip değildir. İnsanlığın kanını asırlardan beri insafsızca emenlerin ve bu günde güç ve kudreti elinde bulunduranların çare olarak ortak aklın işaret ettiği bu projeyi kabullenmeleri çok zor göründüğünden gelecek adına ve bütün insanlık adına ciddi kaygı ve endişeler taşıyoruz.
Ekonomik krizler deniz dalgalarına benzerler. Kriz dalgasının ilk vurduğu kıyı kenarı ülkeler dalganın gelişinde en büyük darbeyi yiyecekleri gibi, söz konusu dalgalar geriye çekilirken de yine en büyük tahribatı kıyıya en yakın ülkeler yaşayacaklardır.
Dalganın uzanabileceği en son çizgi üzerinde yer alan toplumlar söz konusu dalganın gelişinde en az zararla krizi atlatma şansına sahip olabilecekleri gibi, dalgalar çekilirken de en kısa sürede ve en az tahribatla bu ülkeleri terk edecektir.
Başka bir şekilde izah etmemiz gerekirse şöyle bir örnekte vermemiz mümkündür. Bir bomba patladığında en büyük tahribatı merkezi noktaya yakın yerler üzerinde yapar. Bu bağlamdan olaya baktığımız zaman, önümüzdeki süreçte ABD ve AB ülkelerinin batışını seyretmek mazlum milletler için bir hayli keyif verici olacak.
Bekleyelim ve hep birlikte görüp yaşayalım. Artık bundan sonra bir avuç zalimin hesaplarından daha çok dünya kamuoyunun ve her şeyin gerçek sahibi olan yüce kudretin hesapları karşımıza çıkacak. Belki de şu andan itibaren insanlığın yapabileceği tek şey dua etmektir. Bunca kan ve gözyaşıyla kirlenmiş ellerin arşa açılması o yüce makamda ne kadar makbuliyet bulur onu da yine o yüce kudret bilir. İnşallah insanlık için hayırlısı olur.
YAZIYA YORUM KAT