Beşinci kuvvet diye tabir edilen yazılı ve görsel basının önemi gün geçtikçe artmaktadır. Dünya üzerinde hesap yapan güçler bir yana, ülkeyi yönetenlerin de kendi lehlerine kullanmak istedikleri basının mahalli kesimi, küresel güçlere ve iç baskılara karşı yüreklice bir duruş sergilemektedir. Her türlü baskıya rağmen mahalli basınımızın milletin gözü, kulağı, dili olmaya devam edeceği muhakkaktır. Kartel medyası varsın dilediği kadar küresel güçlerle ve onların içimizdeki işbirlikçileriyle kol kola girip gerçekleri milletin gözünden uzak tutarak milletimizin hafızasını kirletmeye çalışsın. Mahalli basınımız bunlara inat doğruları yazmaya, bu milletin temel dinamikleri içerisinde görevini yapmaya, devletin ve milletin yanında yer almaya devam edeceğinden hiç kimsenin zerre kadar kuşkusu olmasın. Zor maddi imkanlar ve çeşitli baskılar altında kutsal bir görev yaptığına inanan mahalli basınımız hiçbir şeye aldırmadan, kirli tekliflere uzak durarak, her türlü baskı ve tehditleri hiçe sayarak yoluna emin adımlarla yürümeye devam edecektir. Her zaman doğruların yanında olduğumuz gibi, yanlışların da karşısına olmayı bu ülkeye yapılabilecek en önemli hizmet olarak telakki etmekteyiz.
Uzun yıllardır basın dünyasının içerisindeyim. Uzun yıllar devlet memuru olarak bu ülkeye hizmet etmek nasıp oldu. Bu sebeple Devlet hayatını ve basınla olan ilişkileri yeterince tanıdığıma inanıyorum. Çok çeşitli iktidarlar dönemlerinde çeşitli alanlarda yönetici olarak bu ülkeye hizmet etmek nasıp oldu. Birçok üst düzey atanmışla birlikte çalıştım. Çok iyi ilişkiler yaşadığım gibi zaman zaman anlaşamadığımız noktalar da oldu. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bu dönem olduğu kadar, hiçbir dönem mahalli basınımızla, atananlar arasında sürtüşmelere veya yanlış anlaşılmalara şahit olmadım. Medyanin toplum üzerindeki etkisi arttıkça, yazılı ve görsel basınımızın iletişim araçları çoğaldıkça, bazı atanmışların veya bazı siyasilerin başarılarının kamuoyuna aktarılması konusunda mahalli basın mensuplarından beklenti içerisinde olurlarken, başarısızlıklar dile getirildiğinde anlaşılmaz tutum içerisine girme temayülleri anlaşılabilir bir iş değildir. Alkışladığımız zaman gülücük, alkışlamadığımız zaman sert kaş çatış ve belki tehdit gibi istenmeyen durumlarla karşılaşmamızı hiçte demokratik veya insani bir yaklaşım olarak görmediğimi açıkça söylemeliyim.
Bir ülkede basın olamasa, olup bitenleri vatandaşa taşıyacak gazeteler ve televizyonlar olmasa, elbette bu ülkeyi yönetmek veya iyi yönetildiğini iddia etmek çok daha kolay olurdu. İşte hür ve özgür basının önemi bu noktada ortaya çıkmaktadır. Basın neden birilerinin korkulu rüyası haline geliyor veya öyle değerlendiriliyor ki? Doğru çalışan, oturduğu koltuğun hakkını veren, iktidarın değil de devletin memuru olduğunu unutmayanlar basından neden gocunsun ki? Hem yanlış yapacaksın, hem de basına sert kaş çatacak, basını kendin gibi iktidarın veya kendinin kuklası zannedeceksin, olmaz böyle bir şey. Bu ülke demokratik bir ülkedir. Bu ülkede herkesin görev alanı yasalarla belirlenmiştir. Hiçbir kimse koltuğunun gücüyle konuşamaz. Konuşan insan yüreğiyle konuşur, görevindeki başarılarının gücüyle konuşur. Koltuklar ve iktidarlar geçicidir, ancak bu millet ve bu devlet ebedidir ve ebediyete kadar da var olacaktır. Mahalli basın bu konuda yeterince bilinçlidir ve sorumluluk içerisindedir. Kimselerin gocunmaya, dertlenmeye, tehdit varı ayaklara yatmasına gerek yoktur. Unutmayalım ki, her yanlış bizleri binlerce doğruya taşır. Başka bir ifadeyle söylersek, yanlışlar görülmeden doğrulara gidilemez. Bu yolu kapatırsak işte o zaman bu ülkeye kötülük etmiş oluruz. İşte o zaman nerelere hizmet ettiğimiz konusunda kafalarda soru işaretleri oluşur. Biz bu ülkeyi geçmişte oturduğumuz koltuklardan çok sevmiştik ve bu sevginin karşılığı olarak sekiz kez sürgün yemiştik. Şimdide kalemimizden çok sevdiğimizden herkes emin olsun. Bu ülkeyi sevmenin erdemlerin en üstünü olduğuna inananlardanız. Bu vesileyle mahalli basınımızda görev yapan meslektaşlarıma gayretlerinden dolayı tebriklerimi sunuyorum. İşiniz kolay olsun benim gerçek kahramanlarım.