ARAYAN MISIN, ARANAN MI?
Özellikle okuyan gençlerle bir araya geliyor ve dertleşiyoruz. Onların dijital dünyasını yakalamak ne mümkün, ama sonunda söz, sözünü söylemekten de geri kalmıyor.
Onlara şunu diyorum:
Dört yıllık bir fakülteye girdiğiniz ve dört yıl sonra sadece okul müfredatını izleyerek okuldan mezun oldunuz. Sizi hiç kimse aramaz; çünkü beyninizi ve gönlünüzü istenen çapta dolduramamışsınız.
Her yıl seçilmiş ve yeteneğinize uygun on iki buçuk kitap okursanız, dört yıl sonra bu, elli seçilmiş kitap edecek. Üniversiteyi bitiren bir genç, seçilmiş elli kitap okuyarak okulundan mezun olmuşsa, o genç aranacaktır; çünkü beyni ve gönlü doludur.
Gençler; hayatın bana öğrettiği şudur:
Sizi kimse aramamışsa, siz aramak zorunda kalacaksınız. Aradığınız her yerde köle olmaktan kurtulamayacaksınız. Fakat arandığınız yerde ise özgürlüğün tadına varacaksınız. Özünüz gür akmıyorsa sizi niçin arasınlar? Aranmadığınız zaman da hep başkalarını suçlayarak ve geçimsiz bir olarak ömür geçireceksiniz.
Başka yollarla, istenmeyen davranışlarla zengin olabilir, bir makamı işgal edebilirsiniz; lakin asla mutlu olamaz ve korkuların içinde yaşarsınız; çünkü siz istenerek değil, geldiğiniz yerlere gasp ederek gelmişsiniz. Bu durumda da hayatınızı korku içinde geçirirsiniz.
Fakat ilimle, sanatla bir yere gelmişseniz, orada endişeden ve korkudan uzak dost meclisinin himayesinde mutlu yaşarsınız.
Şunu da unutmamak gerekir:
Kur’an-ı Kerim, Allah’ın kelam sıfatının tecellisidir ve kıyamete kadar bakidir. O zaman kıyamete kadar güzel söz, anlamlı ve tesirli söz hep önde olacak demektir. Öyleyse beynimizi ve gönlümüzü, kapasitemiz kadar, anlamlı ve tesirli güzel sözlerle doldurmamız gerekir ki, gelecekte söz söyleyip insanları doğru yola çağıralım.
Altın gibi kıymetli olursanız herkes sizi koluna takar; fakat öyle değilseniz siz altını arar dururusunuz.
Suyun kaynaması nasıl ateşin eseri ise, senin konuşman, davranışın ve doluluğun da ruhunun eseridir. Ruhunu dünya pislikleri ile doldurursan, yanına sinekler doluşur. Sen de çok kalabalık olduğunu sanırsın. Ruhunu, Yunus Emre’nin dediği gibi, “Ballar balını buldum/ Kovanım yağma olsun.” diyerek balla doldurursan, etrafında arılar vızıldar.
Kasırga, pek çok ağaçları kökünden söküp yıkar, fakat yeşermiş bir ota iyilikte bulunur, onu büyütür. İnsanı yeşerten damıtılmış bilgidir, irfandır, hikmettir. Sen bunlarla kendini doldurursan fırtınadan, kasırgadan korkma; onlar senin dostun olur. Yalnız köstebeklere dikkat et, senin kökünü kazıyabilir.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT