Bahçeli, Trabzon'dan seslendi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Trabzon'da Meydan'da düzenlenen mitingde coşkulu kalabalığa seslendi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Trabzon’da konuştu. Son yılların en kalabalık mitinglerinden biri olarak göze çarpan organizasyonda Bahçeli’nin kürsüye gelişinden yaklaşık 1 saat kadar önce belediye önü, meydan parkı ve Taksim bölgesine kadar olan bölüm tıklım tıklım doldu. Yaklaşık 12 bin kişilik topluluk, sık sık “Devletin Başına Devlet Geçecek” sloganları attı.
Havanın nispeten serin olması nedeniyle katılım yoğun gerçekleşti. İkindi ezanı okunurken anons görevlisi herkesten susmasını ve ezandan sonra cemaatin namazı sonuna kadar slogan atılmamasını istedi.
MHP’liler bu uyarıya hep birlikte uydu. Gençlerin yanısıra topluluk içinde bayanların ve çocukların fazlalığı da dikkat çekiciydi. Bahçeli’yi beklerken yorulan bazı MHP’liler araç yoluna oturarak dinlendi. Kalabalık, miting meydanından taşınca bazı partililer ağaçlara tırmandı. Bahçeli’nin konuşmasından önce Trabzon MHP’nin parlamenter adayları tanıtıldı.
Miting alanındaki Trabzonspor bayrakları dikkatlerden kaçmadı. Bordo-mavili bayrağın siyasi bir mitingde kullanılması ise yadırgandı.
HUZURA YÜRÜYORUZ
Trabzon’da partililere ve halka hitap eden MHP Lideri Devlet Bahçeli, konuşmasına “Kahraman ve cefakar insanların diyarı Trabzon’da bulunmaktan büyük onur duyuyorum” diyerek başladı.
Sesinin kesilmiş olduğu gözlenen Bahçeli’nin konuşması sırasında, sık sık önündeki notlara bakması dikkat çekti. Seçimin Türk milleti ve demokrasi için hayırlara vesile olmasını dileyen Bahçeli, rakiplerine de başarılar temennisinde bulunduktan sonra şunları söyledi: “Çektiğiniz eziyetleri biliyorum. Bunların son bulacağı seçimler çok yaklaştı. Türk Milleti yeni bir dönem için iradesini gösterecek. 21 gün sonra Trabzon da, Karadeniz de, Türkiye de huzura kavuşacaktır. Trabzonlu, sırtındaki kamburu nihayet atacaktır. AKP iktidarı artık son bulacak, MHP’nin iktidarı gerçekleşecektir. Buradaki kalabalık bizim azmimizi ve coşkumuzu artırdı. Bize güç ve şevk verdi. AKP ile geçen 1685 günün yıkımından en büyük tahribatı Trabzon’un gördüğünü biliyorum. Köylünün gözü yaşlı, fındık birşey etmiyor, çaya para gelmiyor. Sofranızda bir lokma aş, cebinizde metelik yok. Ama medyada hergün başka şeyler var. Kahvehaneler dolu, esnafın boynu bükük. Küçük yatırımcı sıkıntılı, dürüst işadamı sancılı. Memur, emekli, işçi açlık sınırında. Vatandaş işsiz ve umutsuz. Her evde en az 1 işsiz Trabzonlu var. Her evde geleceği belirsiz 1 evlat var. Trabzonlu çaresiz, Trabzonlu yoksul. Trabzonlu’nun gerçeği bu. Başbakan’a göre herşey yolunda gidiyor. Bu ülkede 84 yılda gelen tüm siyasi partilerin yaptıklarını yoksayıyor, herşeyi kendine bağlıyor. 14 Mart 2003’ten önce hiçbir şey yok muydu? Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Süleyman Demirel döneminden, koalisyonlardan b yana herkes imkanları ölçüsünde bir taş dikmenin vatan borcu olduğunu söyleyip çalışmış, sen kimsin ki hepsini reddediyorsun? Başbakan’agöre herşey yolunda gidiyor. Kendisine sorsanız Trabzonlu’nun hiçbir sıkıntısı yok. Buradan Trabzonlular’a soruyorum, gerçek Trabzon Başbakan’ın pembe tablosundaki Trabzon mudur? AKP iktidar olalı bugün daha mı zenginsiniz? Daha mı huzurlusunuz? Elbette hayır. Başbakan Trabzon’dan yükselen haykırışlara kulak tıkıyor. Gerçek mağdurun Trabzon sokaklarında, kahvelerinde, mahallelerinde olduğunu görmüyor, görmek istemiyor.
MİLLİYETÇİ OLAMAZSIN
Milliyetçi Hareket bir çığ gibi büyüyerek iktidara yürümektedir. Milletimiz gerçek adresini, değerini bulmuştur. Milliyetçiliğin yükselişinin bir süredir Başbakan da farkındadır. Seçim konuşmalarının birinde kendini milliyetçi olarak ilan etmiştir. Sanmaktadır ki, ilan ile milliyetçi olunuyor. Aslında kafası bu konuda karışıktır. Bildiğiniz gibi önceleri iktidarın ilk yıllarında milliyetçiliği reddetmiştir. Daha sonra bu erdemi eline yüzüne bulaştırmıştır. Sonra da istismara yönlenmiştir. Anca sonunda zihniyeti ile doku uyuşmazlığı yaşamıştır. Bünyesi milliyetçiliği reddetmiştir. Milletimiz de milliyetçiliği ona bir türlü yakıştıramamıştır. Kimseyi inandıramamıştır. Demir övmüştür, rozer takmıştır; nafile. Kimse aldanmamıştır. Törenlere katılmış, poşu bağlamıştır, peşine takılan olmamıştır. Siparişle milliyetçi olunamaz. Bunu anlayınca da kafatasçı demiştir, ırkçı demiştir, milliyetçileri hedef almıştır. Geçenlerde konuşmasında milliyetçiliği yuhalamaya kadar işi götürmüştür. Anlaşılmaktadır ki başbakan milliyetçiliğin ne olduğunu bilmemektedir. Buradan kendisine milliyetçilik konusunda tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Boşuna zahmet etme, sen milliyetçi olamazsın. Millete inanmıyorsun, nasıl milliyetçi olacaksın? Milletin ne olduğunu bilmiyorsun. Senin anlayışında millet bir kavimdir. Türk milletini bir ırk sanıyorsun, soyumuzun nereden geldiğini merak ediyorsan MHP’nin genel merkezi önündeki tarihi yazıtlardan öğrenmeni tavsiye ederim. Sen hala kabile zihniyeti taşıyorsun. Sorunun burada, çelişkin burada, yanlışın burada. Biz seni tanıyoruz, bize göre sen Türk Milleti’nin bir ferdisin. Utanmana gerek yok, çık ve söyle. Milliyetçiyim diyorsun, adını koy; ben Türk milliyetçisiyim de!.. Devlet diyorsun, millet diyorsun, eksik bırakma bir kere de Türk Milleti de! Millete karşı olduğun için milliyetçiliğe karşı olman da normaldir. Ne Mutlu Türküm Diyene diyen felsefeyi bu yüzden anlamıyorsun, ağzına almıyorsun. Şahadetle milliyetçilik arasındaki gönül bağını bile anlayamıyorsun. İşler kötüye gidince, biraz sıkışınca değişiyorsun.
PUSULANI ŞAŞIRMIŞSIN
Sermayeyi yabancıya teslim ettin. Mehmetçiği sorguladın, başımıza geçen çuvalı sineye çektin. Irak’a girmemeyi para karşılığı taahhüt ettin. Uluslararası tezgahın kötü aktörü oldun, bölücüleri affettin. Sonra bize isnad ettin. Şehide kelle dedin. Sen istesen de milletçi olamazsın. Zihniyetin buna engel. Bünyen buna karşı. Gel sen boşuna uğraşma, ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol. İktidarın süresince Türk devletinin dinamiklerini ve kurumsal ilişkilerini tahrip ettin. Milletin siyaset ve diploması geleneklerini yozlaştırdın. Toplumsal dokumuza, kardeşliğimize ziyadesiyle zarar verdin. Türkiye’nin milli-manevi değerleri üzerinden kışkırtıcılık yaptın. Devletin kuruluş ilkelerini siyasi istismar için tartıştın. Son dönemde pusulanı şaşırdın. Kafan karışık, zihnin bulanık. Ne konuştuğunu bilmiyorsun. Bir taraftan mağduriyet edebiyatı ve dilencilik yaparak Türk Milleti’nin acıma duygularını sömürüyorsun, diğer yandan PKK’nın ve Barzani’nin siyasi uzantısı DTP ile siyasi ortaklık hesabı yapıyorsun. Başbakan, suya düşen yılana sarılır misali Mesut Barzani’ye sarılmakta ve kanlı terörden medet ummaktadır. İki koltuk değneğiyle hesabı geciktirme amacındadır. Birinci koltuk, terör örgütünün Meclis’e girmeye çalışan siyasi maşalardır. İkincisi ise peşmerge bozuntusu Barzani’dir. Barzani’ye muhabbet, milletine husumet içindesin. Başbakan Erdoğan suçüstü yakalanmıştır. DTP ile işbirliği zemini ararken kendisini ele vermiştir. Barzani AKP’nin en büyük destekçisidir. Soruyorlar Barzani’ye, ‘AKP’li kardeşlerim seçimi kazansın’ diyor. Son dönemlerde Başbakan’ın MHP’yi hedef alan hezeyanlarının nedreni budur. MHP’yi yavru yapan Başbakan’ın önce kendine baksın. MHP kimsenin yavrusu değildir, MHP olsa olsa Türk Milleti’nin yavrusu olur. Ama Sayın Başbakan unutma; ihanetin cezasız kaldığı görülmemiştir. Kaçınılmaz son çok ağır olacaktır. MHP Türkiye’nin milli çıkarlarının bekçisi ve güvencesidir. Kararan ufkumuz aydınlanacak ve milletimiz bizimle güvenli bir geleceğe yürüyecektir. Türkiye’nin kanlı bir kardeş kavgasına girmesine MHP iktidarı engel olacaktır. Din, inanç ve etnik temel kökenindeki debeleşmeleri önlemek, manevi değerlerimizin, cumhuriyetimizin temel ilkelerini tartışma konusu olmaktan çıkarmak, sorunları karşılıklı anlayışla çözmek, onurumuza, milli çıkarlarımıza sahip çıkmka bizim görevimiz olacaktır. Üçlü iktidarla geldik, elimizden geleni yaptık. Şimdi sizden tek başına iktidar istiyoruz.”
(Kenan TAŞKIN/Hakan DEĞİRMENCİ/A.Esat ÇOLAK/Fatma YAVUZ)
HABERE YORUM KAT