GÖKTÜRK FIRAT
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, memleketi Rize'de yaptığı KCK açıklamasında, hiç kimsenin elindeki silahla insanların can güvenliğini tehdit ederek hükümete bir şey yaptıramayacağını söyledi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, hafta sonunu seçim bölgesi memleketi Rize'de geçirdi. Sabah saatlerinde Rize'ye gelen Bakan Hayati Yazıcı, ilk olarak Rize Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Yılmaz'ı makamında ziyaret etti. Ardından Rize Üniversitesi Senatosu Salonu'nda il yöneticileri ve bölge müdürleri ile bir araya geldi.



Üç saat süren toplantıda Rize'de planlanan kentsel dönüşüm, güney çevre yolu ve Ovit Tüneli gibi birçok konu ele alındı.

Toplantı çıkışı Çaykur'da işçi statüsünden memur statüsüne geçemeyen bir grup işçi, Hayati Yazıcı ile görüşerek memur statüsüne geçmek istediklerini söyledi. Yazıcı, konuyla ilgileneceği sözünü verdi.

Ancak bir işçi Yazıcı'nın peşini bırakmayarak, "idam edin o zaman bizi" dedi. İşçinin bu sözüne sinirlenen Hayati Yazıcı, "Biz mahkeme yapmıyoruz ki seni yargılayıp idamına karar vereyim. Konuyu biliyoruz. İlgili arkadaşlarla paylaştık. Bir ayağı da Çaykur. Onlarla da görüşeceğiz. Duruma göre bir çözüm üreteceğiz. Ama hemen çöz diyorsan öyle bir şey yapamam" şeklinde cevap verdi.

AK Parti Rize İl Gençlik Kolları Olağan Genel Kurul Toplantısı'na da katılan Hayati Yazıcı, burada bir konuşma yaptı. Terörle mücadele konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Yazıcı, şunları söyledi: "Hiçbir kimse elinde silah vatandaşını, aynı coğrafyada yaşayan insanının can güvenliğini tehdit ederek bu ülkeye, bu hükümete bir şey yaptıramaz. Hiçbir hükümet. Hele hele o Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve devletiyse hiç kimsenin silah zoru ile herhangi bir adım atamaz. Bunu herkesin bilmesi lazım. Biz bu anlamda elbette teröristlerle, kendilerini Kürt olarak ifade eden vatandaşlarımızı ayırmak sureti ile mücadelemizi sürdüreceğiz. Öyle şey yok. Siz KCK diyeceksiniz. Onun adına siyaset diyeceksiniz. Ama onu açıp baktığınız zaman, KCK dedikleri sözleşmeyi açıp incelediğiniz zaman, devletin içerisinde başka bir devlet öngören sözleşmeyi siyaset olarak kabul edemezsiniz. O sözleşmede ayrı bir icra organı öngörüyorsunuz. O sözleşmede ayrı bir mahkeme öngörüyorsunuz. O sözleşmede halk meclisleri öngörülmüş. Vergi birimleri öngörülmüş. Yurttaşlık denen bir yapı öngörülmüş. Siz bunlara tolerans tanıyın mı diyeceksiniz. Herkes hakkını hukukunu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kabul ettiği kanunlar çerçevesinde aramak durumundadır. Bunun dışında hiç kimsenin başka şekilde davranma lüksü yoktur. Yapılan bu. İnşallah Türkiye'yi hep birlikte bu badirelerden bu beladan kurtaracağız."