Başörtüsü, din ve dindarlık
Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılması konusunda muhalifler kıyameti koparıyorlar. Başörtüsü yasağının kalkmasını istemeyenlerin çoğunluğu, Müslüman olmalarına rağmen, İslamın bir emrine diretiyor, hatta bazıları biraz daha ileri giderek, İslamiyetin bu emrine bilerek veya bilmeyerek saldırıda bulunuyor.
Başörtüsü serbestliğine karşı durarak ülkenizi karıştırmak isteyen bu muhalif cenahın siyası veya ideolojik taraftarlarına sesleniyorum. Sizler Türkiye Diyanet Başkanlığının ülkemizde din konusunda yetkili olduğunu biliyor, var olanlarla, var olamayanların inanç değerlerini, Diyanet İşleri Başkanlığının Müslümanlıkla ilgili açıklamaları, yayınları çerçevesinde, geçmişte öğrendiğiniz ve bugün de öğrenip yaşıyorsunuz. O zaman neden böyle yapıyorsunuz? Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı bayanların saçları da başta olmak üzere, kapanmanın Kur-ani Kerimde Allahın ve dinin emri olduğunu açıklıyor. Peki, buna rağmen neden diretiyor, dinin emrine karşı duruyor, samimi ve ihlâslı Müslümanları inciterek, ülkemizi geriyorsunuz. Bunun inanan insanlar için ahirette ağır hesabı vardır. Bunu unutmamamız lazımdır. Eğer bu dünyanın ötesine inanıyorsanız.
Öyleyse din ve Dindarlık noktasında kendiniz bir hesaba çekiniz.
İnsanlık tarihi ile var olan din, insan olmanın gereği, hayatın teminatıdır. İnsanın maddi ve manevi sahip olduğu her şey dinin eseridir. Dinin telkin ve emirleri asırlar boyunca değerlendirilerek insanlık bugüne gelmiştir. Tevhit dini son din İslamiyet ve onun Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V) ile noktalanmıştır. İnsana fazilet hissi veren, ahlaki duygular aşılayan, başka insanların varlığını hatırlatan, müşterek bir duygu etrafında toplayan dindir. Din elden giderse, insanlarda fazilet ve merhamet pınarları kurur, toplum bir enkaz yığını haline gelir. Dinsizliğin estirdiği rüzgârlar, bu enkaz yığınından öyle toz zerreleri kaldırır ki, insanların basiretini köreltir. Bunu geçmiş devirler yaşamış, bugün de örnekleri sergilenmektedir. Endişeler, korkular başörtüsü geldi diye yaygınlaşmaz, dinsiz bir toplumun gelişmesi ile korku ve endişeler yaygılaşır. Şöyle gerilere gidersek dindar insanlardan bu ülkeye, faydadan öte bir zarar gelmemiştir. Sizler dindarları ve dini sindirmek için ne kadar uğraşırsanız uğraşın, dindar korkusuzdur, endişeden uzaktır, huzur içinde ebediliğe doğru yol almaktadır.
Bakın Rahmetli M.Akif Ersoy ne güzel söylemiş;
Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır,
Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havf-i yezdanın,
Ne irfanın kalır tesiri katiyyen ne vicdanin.
YAZIYA YORUM KAT