“BEDEN SENİN DEĞİL Mİ, ONU İSTEDİĞİN GİBİ KULLAN!”
“İstediğini yapabilirsin; başkasından onay mı alacaksın? Kimseye zarar vermediğin sürece yaptığın her şey doğrudur.”
Zavallı komşum, oğlunun uyuşturucuya kurban gitmesini bu felsefeye bağlamıştı; “Kötü örnekler oğlumu elimden aldı.” demişti. Çocuklarımızın, sınırlayıcı toplumsal değerlere, ebeveyn otoritesine isyankâr yetiştirilmesi, adeta uygarlığın ve demokrasinin vazgeçilmezleri arasında anılır olmuş.
“Cinsellik mi? Hıhh.. Aslında o da diğer oyunlar gibi bir oyundur; kuralların kısıtlayıcılığından kurtul ve özgür ol. Beden senin değil mi, onu istediğin gibi kullanmaya kim mani olabilir?”
Evlilikmiş, nikâhmış artık gençliğin pek umurunda değil. Deniz suyu içerek kim susuzluğunu giderebilmiş ki, sen giderebilesin, gencim?
Bazıları da çıkmışlar, güya “bilimsel kılıf”larla “Sen çok özelsin, en güzeline layıksın, gençlik bir daha ele mi geçer; şimdi istediğin gibi yaşa.” tarzında gençleri kelimelerin büyüsüyle zehirlemeye kalkışıyorlar. Hayır, gencim, evet sen özelsin, ama unutma, bu özel bedenin bir gün toprak olacak ve sen ruhunla ebediyete gideceksin. Sana ebediyetini hatırlatmayan ne veya neler sunuluyorsa, işte onlar senin ebedi ölümünü hazırlıyor!
“Hayat çok kısadır, olabildiğince haz al!”
Eğlenceyi din haline getiren toplumlar ebediyen kurtulamazlar. Doğru, insanların fıtri olarak dine ihtiyacı vardır; o kaybolunca eğlence din yerine geçer; içki ve uyuşturucu “zikir meclisi” olup çıkar.
“Dedi-kodu mu? Uyanık ol, dedi-kodu yap ve rahatla! Başkalarının özel hayatı çok çekicidir; hele en ince detayları bilmen ve seyretmen var ya!..”
Sanki şeytan fısıldıyor yanı başında. Aslında fısıldayan şeytandan daha tehlikelidir, görünen arkadaş şeytanları.
“Açıl kızım, modernizmin mabetlerinde cuş-ı huruşa gel (kendinden geç.)! Sana bakanların nevrini döndür, sokakta cehennemler kaynat. Yaşam senin değil mi, kim karışabilir, senin özel hayatına?”
Üstad Necip Fazıl, arkadaşı orucunu açıkça yerken onu uyarır: “ Allah’tan korkmadın, bari kuldan utan da ulu orta yerde yemek yeme!” der. Arkadaşı, N. Fazıl’a şöyle der: “Allah’ın gördüğü yerde kuldan mı utanayım?” Çok duymuşuzdur bu tür lafları. Üstad lafı gediğine koyar: “Ulan, Allah senin organlarını bilmiyor mu, neden giyinip sokağa çıkıyorsun öyle?”
“Modern ol kuzum! Olabildiğince tüket; al ve at!”
AVM denilen çağın mabetlerinde yapılan alış verişler, akşam evde veya dost meclislerinde ballandıra ballandıra anlatılmamışsa, o günün ibadetleri yerine getirilmemiş, kazaya kalmış olur. Oysa insan ibadete muhtaçtır, ama!..
“Sadakat mı? Enayi misin sen? Modası geçmiş bir adet. Evli bile olsan, eşin seni aldatıyorsa, sen de onu aldat. İki tarafın rızası olduktan sonra!..”
Rol-model denilen kişilere bakalım, ekranlardan akan, kefen bezine bile mahrem. Evlilik, nikâh neredeyse suç sayılacak. Salyalar akıtıla akıtıla yazılan- okunan; gösterilen- seyredilen ruh vurucu, ebediyet göçürücü iğrençlikler sanat olup çıkmış karşımıza.
Bir de demiyorlar mı: “Çocuklarınızı özgür bırakın, istediklerini yapsınlar, ancak bu şekilde kişiliklerini kazanabilirler!..” Ya, yüzmeyi öğretmeden denize sal, öyle mi?
Ah, özleri gür akmayanlar, siz mi vereceksiniz o masum yavrulara özgürlük anlayışını? Göz açılıp kapanmakta özgür, kalp çalışıp çalışmamakta özgür, nefes alıp vermede insan özgür, öyle mi?
“Arada sırada git kendini dağıt, bonzaist ol!”
“Evrensel- iyi insan ol. Öyle dine mine ihtiyacın yok. Düşünürlerin yazılarını oku, derinleş.”
Kiergekaard, Nietzsche, Shopenhauer, Yates gibi filozoflar depresyon ve bağımlılıktan kurtulamamış; Fahner, Reich… çıldırarak ölmüşlerdir. Bu derinliğin dibinde Yusuf yok mirim, kuyular seni yutar.
“Sakın kimseye güvenme, acımasız rekabet başarının ilk şartıdır; daima ikili oyna!”
Eşek arısı kovanı, kimseye bal yok! Kovanlar ayılara teslim, insanlar avucunu yalasın!
“Bütün bunların yanında sakın ha, otoriteye boyun eğme, bildiğini yap!”
Sonunda imama boyun eğecek olanların, dünyadaki kabadayılıkları tam bir komedidir.
Her şeye rağmen Yusuf suretinde bir genç, “Allahu Ekber” diyerek secdede. Evliya görmek isteyenler bu gencin yüzüne bakabilir.
D.Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT