Benim ülkemin en güzel çiçekleri
Çocuklarımız
Yaratılanların en tatlı ve en güzel olanları, geleceğimizin büyükleri ve bugünlerin tomurcukları sevgili çocuklarımız.
Okulların açılmasıyla sokaklar, caddeler ve okul yolları şenlendi yine onların cıvıltılarıyla.
Sabahın erken saatlerinde belki de kahvaltı yapma fırsatı dahi bulamadan en az beş kilo ağırlığındaki sırt çantasıyla okul yollarını dolduran benim çiçeklerim.
Koca bir meslek hayatımı onlarla paylaştım, onlarla ömrümü anlamlandırdım.
Birileri onlara çocuk gözüyle bakarken ben onlara hep bir Yunus, bir Mevlana, bir Nene hatun, bir Bilge kağan, bir Mustafa Kemal namzeti gözüyle baktım.
Onların riyasız yaklaşımları, onların temiz ve saf duyguları benim gönlümü sürekli bir şekilde güzele ve sevgiye davet eden çağrılar oldu.
Şimdi her sabah ve akşam sokaklarımız ve caddelerimiz onların cıvıltılarıyla dolup taşıyor. Bana göre onların o tatlı cıvıltıları bütün enstrümanlardan daha haz verici
Çocuklarımız ve okul yollarını dolduran benim ülkemin çiçekleri. Acaba biz bu günlerde ve hayatımızın diğer safhalarında onlara ne kadar yakınız veya onları hangi ölçülerde kaza ve felaketlere karşı korumakla ilgiliyiz.
Her sokak başlarında zehir tacirlerinin kandırıp kiraladığı çocuk yaştaki torbacılar, çocukları haraca bağlayıp cep harçlıklarını gasp eden soytarılar ve trafik kuralları nedir bilmeyen koskocaman görüntülü ama çok küçük düşmüş canavarlaşmış sürücülerin tehditleri altında çocuklarımız okullarına gidip geliyorlar
Bir çocuk düşünelim veya kendi çocuğumuzu hayal edelim. Annesi sabahın erken vaktinde kakmış, çantasını hazırlamış, yakasını ütüleyip gıcır gıcır olan formalarını giydirmiş ve okul yoluna koyuvermiş göz bebeği olan yavrusunu.
Bu çocuk veya kendi yavrumuz bir pinpon topu gibi neşeyle zıplayarak okuluna doğru yol alırken, ne göresiniz? Bir de bakıyorsunuz ki, kendini bilemez bir soytarının hızla sürdüğü aracın tekerleklerinden fırlayan kilolarca çamur bu yavruyu baştan aşağı çamur heykeline dönüştürtürmüş...
Bütün öfkenizle burnunuzdan solurken bir de ne göresiniz, bu soytarı kılıklı yaratık aracından inerek çamurdan heykele dönüşmüş bulunan yavruya sitem ediyor utanmadan.
Ey be Allahın sözde kulu. Bu yaptığına ne demeli?
Bu minnacık yüreğin bütün neşesini katlettin, o minnacık gözlerinden yaşlar akıttın, koca bir gününü zehir ettin, sen nasıl bir insansın? Bu günahın vebalinden sen hiç korkmaz mısın? Sen hiç çocukluk yaşamadın mı?
İçinde çocuk sevgisi olmayan kişi mutlaka hastadır ve hiç zaman kaybetmeden tedavi olmak zorundadır. Üzülerek ifade etmeliyim ki, sokaklarımız bahsettiğimiz bu hastalarla tıka basa dolu durumdadır. Başka bir ifadeyle söylemek istersek şunu diyoruz; sokaklarımız bu yıllarda hiç de güvenli değildir.
İlgilileri ve özellikle velilerimizi bu konularda uyanık olmaya ve üzerlerine düşen görevlerini yapmaya çağırıyorum. Bu vesileyle de bütün çocuklarımıza sağlıklı bir eğitim ve öğretim yıl dilerken saygı değer meslektaşlarıma da öğretimden çok eğitime önem vermelerini salik vererek saygıların en tükenmezini sunuyorum.
YAZIYA YORUM KAT