Benlik duygusu ve kul hakkı
İnsanoğlunun en az tanıdığı veya tanımada en çok zorlandığı varlık yine kendisidir. Hiçbir insan kendi hatasının ve sırtındaki kamburlarının sayısını bilmez ve bunu pek merak da etmez. Gözleri hep uzaklara baktığı için en yakınındakilere veya kendi iç dünyasına karşı her nedense anlaşılamaz bir körlük yaşar.
İnsan denilen canlının kendisini sorgulamada cimri davranmasının en önemli sebebi benlik illetine yenik düşmesidir. Benlik illetine düşenlerin hem kendilerine hem de topluma karşı yapamayacakları kötülük kalmaz. Nefsini aşmayı başarabilmiş, başkalarını terbiye etmeden önce kendisini hizaya sokabilmiş insanlara mütekâmil insanlar diyoruz.
Mütekâmil insan yetiştirme noktasında ne yazık ki şimdi eski çağlardan çok daha fukarayız. Çağımız insanının başı üstünde sürekli bir şekilde gezinen en büyük musibet belki de söz konusu benlik duygusudur. Benlik duygusuna esir düşenler kendi iç dünyalarına tamamen kapalı olduklarından kendi günahlarını idrak etmekten de mahrumdurlar.
İçinde yaşamakta olduğumuz topluma en alt tabakadan en üst tabakadaki insanımıza baktığımız zaman konu edindiğimiz benlik hastalığına yakalanan çok sayıda kelli felli insanın varlığına şahit oluruz. Haddini ve çapını bilmeyen insanların dudak dillerindeki öfke ve beden dillerindeki saldırganlık görüntüsünün arka planında hep hak etmeden yaşamak istedikleri büyüklük kompleksi vardır.
Bazı insanlar bir şekilde kendisini kitlelere kabul ettirmişliğinin kibrini ve sarhoşluğunu en üst düzeyde yaşarken, bu insanlar başkalarına her türlü çamuru atmayı veya başkalarını aşağılamayı kendilerine hak olarak görürler. Aynı insanlara en ufak bir tenkit yöneltildiğinde kendileri, adeta delirircesine karşı saldırıya geçerek akla hayale gelmeyecek pervasızlıklar ve densizlikler sergilemekten de asla hayâ etmezler.
Bu zavallı insanlar kendilerine tapınırcasına kendilerini kusursuz ilan ederler ve sınır tanımaz hırsları yüzünden de oldukça acımasız ve frensiz olurlar. Seviyeleriyle örtüşemeyecek argo bir dil kullanmayı kendilerini savunabilmek için adeta şart olarak görürler. Beyefendi olmayı, başkalarına tahammül etmeyi bir türlü beceremezler. Benlik hastalığına yakalanan bu tip insanlar, kendilerini dünyanın ekseni olarak gördükleri için zamanla kul olduklarını da bir çırpıda rahatça unutuverirler.
Kendi şakşakçılarına üstün insan madalyası vermede oldukça cömert olan bu zavallılar, kendi karşıtlarına da dağ keçisi demekten zerre kadar vicdan azabı duymazlar. Onlar için bu dünyada alkışlanacak tek varlık kendileri ve kendileri etrafında şakşakçılık yapan dalkavuklardır. Bunlara göre bu çemberin dışında kalan kitleler hiç tereddüt etmeden ikinci sınıf insan olarak ötelenmeyi veya dışlanmayı hak edenlerdir.
Bu kör anlayışın arkasındaki vicdan kirliliğinin en önemli sebeplerinden bir tanesi de biat psikolojisidir. Kendileri kulluk çizgilerini peşine takıldıkları şeytanlarına bağlamış olduklarından dolayıdır ki, bu insanlar bağlanmaları gerekli olan gerçek adresten uzaklaşıp peşine takıldıkları şeytanları gibi kendilerinin de bir nevi şeytanlaştıklarını bir türlü akıl edemezler.
Körü körüne bir bağlılık hissiyle hem kendilerini ve hem de kendilerine bir şekilde bağlanmış olan kitleleri kendilerinin un eledikleri şeytan değirmeninin müdavimleri haline getirmeyi de çok ustaca bir şekilde başarırlar. Bu insanların taşıdıkları kul hakkı bırakın kendilerini mahvetmeyi, bu büyük günah bu koca gezegeni bile yerinden sallayacak bir duruma dönüşebilir.
Biz öylesi insanlar tanırız ki, kendileri argonun ve saldırgan dilinin alfabesini yazarlar ama başkalarının en ufak bir karşıt sesi çıktığında da bu insanlara üst üste mahkemeler açmaktan hayâ etmezler. Ne tuhaftır ki, bu insanlar diğer bir yandan da üstün demokrasiden bolca ahkâm keserler. Bunlara göre demokrasi insan onuruna saygı değil, insanların onurlarını beş paralık etmektir.
Kendileri her önüne gelene sövüp silmeyi, bağırıp azarlamayı kendilerine hak olarak görürler ama başkalarından tek aykırı bir ses çıkardığında sahip oldukları güç ve kudreti o insanları susturmak için ölçüsüz bir şekilde kullanmaktan da imtina etmeyecekler.
Bizim dinimize göre her insan tanışmış olduğu veya bir şekilde bir arada bulunduğu bütün insanlara kul hakkı borcu olur. Kul hakkı Allah’ın da affetmediği, bir yerde kul hakkı tecelli etmiş ise o hakkı bağışlayıp bağışlamamayı meselenin taraflarına bıraktığını her Müslüman bilir ve buna inanır. İnsanların belki de en isyankâr olanı kul hakkından korkmayan, başkalarına olur olmaz isnatlarda bulunan kimselerdir.
Bu pencereden bizim toplumun manzarasına baktığımız zaman ciddi anlamda kul hakları ihlali olduğunu, bu alanda büyük günahların işlendiğini görürüz ve ürpeririz. İnsanların, özellikle inanan insanların bu gafleti yaşamalarına şaşıp kalırız.
Bu tip insanların ahlakı ve toplumsal teamül sınır ve ölçülerini zorlamaları ne yazık ki gereksiz yere toplumu da germekte ve bunun neticesinde de insanların frenlerini patlatması sonucu sosyal veya siyası trafik kazalarının olmasına sebep olabilmektedir. Kaza sonrasında ambulansa alınan bu insanların en son anda akılları başına gelse de maalesef iş işten çoktan geçmiş olur ve bunların bütün densizliklerinin hesabını da ne yazık ki yine günahsız insanlar ödemek zorunda kalırlar.
Ülkelerinin ve milletlerinin başına türlü musibetler açan, kendilerine haksız bir imtiyaz gördükleri için toplumsal sancılara sebep olan bu insanların taşıdıkları kul hakkını düşündükçe inanan bir insan olarak titriyor ve ürperiyorum. Allah ıslah etsin demekten başka söylenebilecek bir söz de bulamıyorum.
YAZIYA YORUM KAT
Sizi pazar53 te görmek sevindirici. Güzel yorumlarınız için teşekkürlerimi sunuyorum.
Yanıtla (0) (0)musafir diye bir arkadaş yada abim bir yorum yapmış harikea beğendim fakat bviz tunus olmayalım evet bence yiyenleri insafa çağırmaktansa birazda hakkıını yedirenlere cesaret veripde sorgulama hakkını seçim sandıklarında vermelerini sağlamak lazım.mesela daha dün burslu okuyan başbakanın garişban çocukları şimdi dunya bakalarında finascı ve türkiyenin en çok nzincirli marketlerine ortak BİM. gibi saygılar
Yanıtla (0) (0)Tepkilerinde çok haklısın. Ancak, birileri inanmışlık adına kul hakkı yiyorsa sen buna olan tepkını sakın hakka isyan noktasına taşıma. Kul hakkı vardır ve dünya da işlenen en büyük günahta bu günahtır. Kul hakkına musallat olanlar bir yılan kadar zehirli ve bir şeytan kadar zararlıdırlar. Senin gibi güzel bir insanın hem hakkını gaspederler hemde şeytanın olup seni isyan çizgisine taşırlar. Şu an yazdığın yazını yazma kudretini, bu haklı tepkilerin ortaya çıkmasına sebep olan o özgür yüreğini sana cömertçe verene sakın karşı durup bu şeytanların oyunlarına yenik düşme. Kibir etme ve yaradanına tövbe et. Öfkeyle sınırı zorlayan sözler edip inanç dünyanı da bu hokkabazlara teslim etme. sevgi ve dualarım üzerine olsun.
Yanıtla (0) (0)Sayin hocam boş veriniz şimndi kul hakki mul hakkini. Ben geldim kirkbeş yaşına ve bu laftan biktim. Kul hakkı diye bir şey yok. Haklarımız ve özgürlüklerimiz var. İnsanız ve insan olmaktan dolayi doğuştan kazandiğimiz haklar var. Kul olmayanın hakkı olmayacak mı? Benim kul olmama hakkım yok mu? Kime ne bundan sayin hocam? Kul hakki mul hakki lafları, iyi olmayı ve hak yememeyi öğut veriyor olabilir. Kime ne öğut veriyor ki? Kul hakki yiyenler kim? Bu memleketi soyanlar. Bu memleketi soyanlara kul hakkını hatırlatmak mı lazım? Onlar bilmiyormu? Onlar diyor ki, hayir kardeşim sen benim kölemsin. Halkı soyup soğana çevirenler kötü olduğu için bunu yapmiyor ki? Maşallah hepsi iyi aile babaları, memleketi herkesten çok seviyor ve hepsi milliyetçi mukaddesatçi muslim. Yani sayin hocam mesele iyi kötu meselesi değil, ezen ezilen meselesidir. İnançla minançla da ilgisi yoktur. Onlar kendilerine göre doğru olanı yapıyor. Sınıf çıkarları bunu emrediyor. Sınıf çıkarları söz konusu olunca kul hakkı da unutulur, Kul Hakkı da. Önemli olan, kul olan Hakkı'ya kul köle olmadığını anlatmaktır. Deli Hakkı'nın cebine iki lira koyan, Yeni Sabah Otelinin önünde istediği lidere kalayı bastırırdı. Deli Hakkı bizden daha akıllıydı, oğluna para gönderirken diyordu ki, merak etme oğlum bu millet beni besler ben de seni. Allah rahmet etsin. Yani diyorumki sayin hocam, kullara kul hakkını değil, direnme ve hak arama hakkını hatırlatmak lazım. Hepimiz Tunuslu olalım yani.
Yanıtla (0) (0)Ey, öz çocukların boynunu sıkan düzen!
Yanıtla (0) (0)Hak kırbacıyla halkın canını yakan düzen
Devşirme dervişlere tekke bırakan düzen
Her hesabın bir tersi, her zulmün süresi var
Bir tilki hükmü varsa, birde kurt töresi var