1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. Bir gün gürgen ağaçları da kesilir
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

Bir gün gürgen ağaçları da kesilir

A+A-

Çok şükür Amerika çöküyor! Belki de hayatımda ilk defa bir çöküşe şükrediyorum. Kapitalizm ejderhası derinden derine son nefeslerini veriyor. İnsan kanı emerek zıbaran bir rejimin sonunun aydınlık olmayacağı elbette biliniyordu.
Çünkü; tarih, zalimlerin mezarlığıyla dolu.
Çocukluğumda, köy arazimizde birkaç asırlık dev bir gürgen ağacımız vardı. İnsan onu gördüğü zaman ürperiyordu; gövdesi o kadar geniş, boyu uzundu. Ne var ki tarlanın neredeyse tümünü esir almıştı; onun gölgesinde hiçbir meyveli ağaç boy atamamıştı. Dikkat etmiştim, meyve vermeyen köksüz ve solgun ağaç türleri gölgesinde büyümüş, ona sığınmışlardı.
Bir gün (rahmetli) babam: “Evlat, bu ağacı dedem de böyle görmüş, ne zamandan beri duruyor bilen yok, kimseye de bir fayda sağlamıyor. Hem içi de çürümüş. Bari keselim de birkaç kış odun yapalım.” dedi ve dediğini yaptı.
Özel kesicilerle, gürgen ağacını kesmek için saatlerce uğraştılar ve sonunda kestiler. Büyük bir gürültüyle yere yığıldı. Ardından bir aydınlık, bir aydınlık; tarlanın yüzü güldü.
Kesilirken zararı olmadı değil, düştüğü yerdeki ağaçların tümünü kırdı budadı. Fakat daha sonraları o bölgede bir meyve ağaçları yetişti ki sormayın; kurtlar da yedi, kuşlar da.
Gürgen ağacı yıkıldıktan sonra, irfan ehli babam, “ Evlat” dedi bana, “ Amerika da bir gün aynen böyle yıkılacaktır!”
Bugün işte o gündür, Amerika yıkılıyor! Bir gün gürgen ağaçları da kesilir.
Doksanlı yılların başında Sovyetler Birliği yıkıldı, komünizm iflas etti. Etmek zorundaydı, çünkü insan fıtratına tersti. Komünizmin kuruluşu kanlı, yıkılışı kansız oldu. Kapitalizm ise farklı; hem kuruluşu kanlı oldu, hem de yıkılışı kanlı oluyor. Dünyada akıttığı kanın fazlası kendi içinde akacak. Dünya insanlığının bloke edilmiş feryatları, yüzünde patlayacak. Çünkü zulüm hiçbir zaman yeryüzünde uzun zaman egemen olamamıştır.
Komünizm, “Hep devletin” diyordu, insanı göz ardı etti ve tutmadı, yıkıldı gitti. Kapitalizm ise, “Hep benim” diyor. Her ikisi de insan fıtratına aykırı düzenler. “Dünya nimetlerini hakkaniyet içerisinde birlikte paylaşalım” diyenler, yarının insanlarına bir umut olacaktır.
Nefs, yani bencillik üzerine kurulu bir sistem; kapitalizm. İnsan iradesini ve bilincini egosuna kurban ediyor. Üretmeden tüketmeyi kamçılıyor. Faiz ve tüketim sarhoşluğu bu sistemin kanseri. Şimdi bu kanser metastaz yaptı, olan budur.
Dünya ekonomisini ve dolayısıyla dünya dengelerini alt üst eden en baş amil, faizdir. Faiz, üretilen malı değil, para satarak haksız kazanç elde etmenin ve işsizliği çoğaltmanın adıdır. Üstelik ABD, haksız ve hesapsız bir biçimde karşılıksız para basmıştır. Dünyayı kâğıtla yönetmeye kalkışmıştır. Bunun hesabını da soran olmamış, olamamıştır.
Faizli toplumlarda önce dengeler bozulur, ardından da ahlâk uçup gider. Amerika, aynı zamanda dünyadaki ahlâksızlığın da merkezi olmuştur.
Şimdi insanlık yeni bir oluşumun arayışına girmek zorundadır. Komünizm çöktü, kapitalizm hırlıyor; öyleyse dünyanın nefes alması gerekiyor. Bunun için de yeni bir sistem denenmelidir.
Bu sistem adil bir sistem olmalıdır. İsrafı değil, tasarrufu ve paylaşımı hedef almalıdır. Faizi değil, ticareti ve üretimi öncelemelidir. Bütün bunların yanında, bu sistemi uygulayacak insan unsuruna ihtiyaç vardır. Kendisi kadar komşusunu düşünen, bencil değil, paylaşan ve dayanışan insan modelini geliştirmek gerekmektedir.
Hani hepimiz duyarız; fakat benim pek anlam veremediğim bir klişe cümle vardır: “ Devletlerarasında dostluk olmaz, menfaatler vardır.” diye. Yahu, bu ne biçim iştir, dünyadan dostluğu kazıyorsunuz. Hz. Ali’nin, Mısır’a vali olarak atadığı Malik b. Ejder’e bir sözü vardır: “Gittiğin yerdeki insanlar iki türdedir: Müslüman olanlar kardeşin, Müslüman olmayanlar da eşindir.” diye. Bu sözün içeriğine muhtaç bugün dünya insanlığı.
Dayanışma, işbirliği, bölüşme, paylaşma niçin olmazmış? Sonuçta hepimiz Allah’ın kulları değil miyiz? Allah, kâfirin de rızkını vermiyor mu? Onları yaşatan Allah değil mi? Bu ne biçim asabiyettir ki, sürekli kanla beslenmekten zevk alıyor?
Dünya bir bütünleşmeye gitmiyor mu? Son iki asırdır çekilen çileler, Fransız İhtilâlı’nın “ulus devlet” anlayışı değil midir? Batı, bu mikrobu gördüğü için birleşiyor. Biz ne yapıyoruz? Cevaba gerek var mı, “irtica”yla uğraşıyoruz. Batı, yüzlerce parçayı bir yapmaya çalışıyor, biz de bir bütünden yüzlerce parça çıkardık. Birinci meselemiz şu-bu değil, insan meselesidir.
Kapitalizm, önce parayla gelmez; insanı bozar ve ardından bozulan insana parayı tanrı yapar.
Akan suların denize gitmediğini kimse söyleyebilir mi? Dünya suyunun ahiret denizine gitmediğini varsın söyleyenler söylesin, ama kapitalizmin öldürücü sel sularını da görmüyorlar mı? İnsan, fıtratından uzaklaşınca ne kadar zalim olabiliyor!
Muhammed İkbal, “Cavidname” adlı eserinde şöyle der: “ Doğu, Hakk’ı görüp dünyayı görmemiştir; Batı, dünyada kalıp Hakk’tan kaçmıştır.” Şimdi, her ikisini aynı anda gören sisteme ihtiyacı vardır, dünyanın. Ve devam ediyor İkbal:
“Aklın ölümü fikri terk etmektir, kalbin ölümü zikri terk etmektir.”
Evet, zikirsiz dünyada kalpler çamur (dünya) dolu, fikirsiz dünyada beyinler tepiniyor ve bu tepinişler ödüllendiriliyor!
Akılla kalbin evliliğinden doğacak yirmi birinci asrın “Hakikat” denen çocuğu, inşallah!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
4 Yorum