1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. BİR KIVILCIM
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

BİR KIVILCIM

A+A-

 

            Okumalarım esnasında nerede rastladığımı bilemediğim, kimin söylediğini de notlarımın arasında bulamadığım bir cümle beni hâlâ etkileyip durur. Cümle şöyle:

            “Tevhid; iki ayna arasında bir elmadır.”

            (Tevhid; birleme, bir Allah’tan başka ilah olmadığına inanma.)

            Anlamlı sözlerin çarpıcılığını, etkileşimini başka yerlerde bulmak mümkün değildir. Her insanın bir anlama nasibi vardır; birçok şeyleri okur geçersiniz, çünkü anlam kapasitenizin içine düşmemektedir. Fakat anlam dağarcığınıza uygun sözler sizi etkiler ve oradan yeni açılımlara kulaç atarsınız. Tabir caizse insan olma serüveniniz başlar.

             İnsan; okuduklarının, duyduklarının, gördüklerinin kendisinde demlenip yeni bir kıvamla ortaya çıkmış orijinal bir varlıktır. Bir insan, ne fiziken ne de ruhen ve ahlâken hiç kimseye benzemez. İnsanı yaratan Allah’tır ve Allah’ın yaratışta tekrarı yoktur. Bu nedenle hiç kimseye kendi fikir ve davranışlarınızın motomot aynısını uygulayamazsınız; esasen böyle bir hakkınız da yoktur, gücünüz de yoktur.

            İnsanlar ancak ortak bir paydada birleşir ve toplumsal hayatlarını (devlet) kurarlar. İnsanın ortak paydalarını bilen ise, onu Yaratan Allah’tır. Allah’ın oluşturmadığı ortak paydanın dışında oluşmuş hiçbir sistem, insanlık işlemini devam ettiremez ve çözüme kavuşturamaz.

            “Tevhid; iki ayna arasında bir elmadır.” sözü, uzun zaman içimde demlenip durdu.

            Bir gün berberdeyim ve koltuğa oturmuş traş olmayı bekliyorum. Karşımdaki aynaya baktım, kendime çekidüzen verdim. Sonra ensemdeki aynadan ense saçlarımın uzayıp uzamadığını görmek için odaklandım. Fakat!.. İki ayna arasında ben çoğalmışım! O kadar çok çoğalmışım ki, sonsuz derecede, ama hepsini göremiyorum. Ben bir tane iken, aynadaki siluetlerim sonsuza çıkıyor!

            “Tevhid; iki ayna arasında bir elmadır.”

            Bu ne muhteşem bir söz! Adeta kendimden geçercesine orada dilimden bir beyit dökülüverdi:

            Önümde duran ayna saplar durur okunu,

            Gör ense aynasından Tevhid’in yokuşunu!

            İçimde demlenen mânâ şekle büründü ve karşıma geldi.

            Kâinat O’nun tecellisi değil mi? görünen görünmeyen, bilinen bilinmeyen her şey O’ndan bir yansıma değil mi? Ama O değil. İmanının tadını alan bir mümin, nereye baksa O’nun iziyle karşılaşmaz mı? Bir taşa baksa, taşı taş olarak değil de O’nun yansıması olarak görür. Bir ağaca, bir çiçeğe, bir ota.. baksa, onları oldukları gibi değil de, olduranın kudreti olarak görür. Onlarla bütünleşir ve varlık mutluluğunu tadar. Çokluk içinde birliğin sonsuz zevkiyle mest olur. Dünyada yaşarken cennet kokusunu alır.

            Terbiye (eğitim), her insanın nasibinde, fıtratında var olan ubudiyet (kulluk) bilincinin yaratılış kodları doğrultusunda uyandırılmasıdır. Bu uyanış gerçekleştikten sonra kul, kendini tanır ve kendisi olarak ortak paydanın içine girer ve hem kendine hem de topluma yararlı olur. Kendini tanıyan insan, eğitilmiş insandır.

            İnsanı tanımayanların, insanların karşısına geçerek onları eğitmeye kalkışmaları en büyük cinayettir. Öyleyse ilk iş,  “insanı tanıma okulları” açmak olmalıdır. Bu çağın en büyük hayır işi budur. Genç nesillerin bağrından Tevhid’in filizlendiği gün, firavun sarayları kökünden yıkılacak ve insanlık derin bir nefes alacaktır.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız