BİZ KARADENİZ ÇOCUĞUYUZ!
Sevgili okurlarım; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Rizeli olmak” başlıklı yazısı; Rizeli olarak beni de çok duygulandırdı. Her cümlesine; aynen katılıyorum. Rizeli olmak, Karadenizli olmak bir ayrıcalıktır. Karadenizli olarak Türkiye’nin çimentosuyuz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yazısına bendenizde bir şeyler eklemek istedim.
***
Karadenizliyim ben.!
Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.
Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal.
Bazen yurt dışına göç eden emekçi.
Bazen milletvekili, bazen mühendis.
Patika yollarla doludur yaşadığım yer. Keçi yolu diye tabir edilen yolları hiç keleş ile dolaşmadım!
Senin gibi açlığı iyi bilirim. Beraber yüklendik ülkenin en ağır yükünü.
Emekçileri oynadık nesiller boyu.
***
Lazlar Kürt’ün deniz görmüşüdür der bilirsin.
Benziyor muyuz gerçekten?
Hem de çok, hem de hiç!
Benzemez miyiz?
Ülkenin en ağır işlerini beraber sırtlandık.
Kürtler, Lazların deniz görmemişidir!
Ne kadar doğru değil mi?
HİÇ BENZEMİYORUZ ASLINDA HEMDE HİÇ !
Ana dil hiç sorun olmadı benim için, bahane de olmadı.
Kültürel haklar gerekçesi ile hiç cana kıymadım ben.
Hiç pusu atıp mayın döşemedim körpe delikanlılara, yiğitlere. vatan için görev yapanlara.
***
Hiç işyeri yakmadım.
Hiç kepenk kapatmadım insanların yüzüne.
Hiç yollara düşüp caniliği, canileri savunmadım.
Hiç Mehmetçik ile teröristi bir tutmadım, yakıştıramadım vicdanıma.
Hiç benzemiyoruz hiç!
Çanakkale’de bende öldüm.
Yetmedi Pontus çeteleri ile mücadelede öldüm.
Ruslara karşı öldüm.
Yetmedi Kore de öldüm, Kıbrıs’ta öldüm.
Bunu iğrenç ayrılıkçılık anlayışına kılıf uydurmak için malzeme konusu yapmadım.
***
Nereden bilebilirim ki, Çanakkale’de ölen atalarımın şimdilerde yapmaya çalışacağım ayrılıkçılığa anlayış gösterebileceklerini ki!
Zafere ulaşmak için her yol mübah demedim, diyemedim.
Çocuklarımı sokaklarda taş atsınlar, barikat kursunlar diye yollamadım.
Bayrakları çiğnesinler, Milli Marşı söylemesinler diye öğütlemedim.
Lazlığımı Türklüğümün önünde görmedim hiç bir zaman.
Ben dağa çıkmadım.
Ülke ülke dolaşıp vahvahlarımı anlatmadım.
Bir oğlumu dağa bir oğlumu üniversiteye birini askere yollamadım.
Devlete vergiden kaçıp eşkıyaya haraç vermedim. Ekmeğine yağ sürmedim.
Gece dağda gündüz kurumda olmadım. Hastaneleri basmadım, okulları yakmadım, şantiyeleri havaya uçurmadım.
***
Biz Karadeniz çocuğuyuz.
Karadenizliler olarak, dosta düşmana mesajımızdır.
Türkiye’nin çimentosuyuz, çalışkan ve vatanperveriz.
Onurluyuz, gururluyuz, yardım severiz.
Dahası güzel insanlarız.
Memleketin en zor günlerinde bütün düşmanlar karşısında dimdik ayakta durarak;
Haksızlığa izin vermedik, Teröre asla karışmadık,
Uyuşturucuya bulaşmadık, yanlış işlere girmedik.
Devletimizi, bayrağımızı hep bildik. Saygıyı elden bırakmadık.
Hem dinimize bağlı, hem Cumhuriyetimize sevdalı kaldık
Demokrasiyi elden bırakmadan;
Hep lider, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı, Paşa, siyasetçi, bürokrat yetiştirdik.
Çocuklarımızın eğitimine önem verdik
Devletimizin bize verdiği hizmetlerle yetindik, eksiklerini kendimiz tamamlamaya çalıştık.
Karadeniz’in birçok köyünde asfalt yoktur.
Karadenizli bunu sorun yapmıyor, devletini suçlamıyor.
Bakabileceğimiz kadar çocuk yaptık..
Okul yakmadık, devlete karşı gelmedik
Hiçbir açılımın peşinden koşmadık, ayrıcalık istemedik.
Hiçbir Karadenizlinin yakını, dağda terörist olmadı.
Bizi bölmeye çalışanlara asla izin vermedik, barındırmadık.
Atatürk Cumhuriyetine gönülden bağlı kaldık
Çocuklarımızı asker ocağına davul- zurna ile gönderdik. Şehitlerimizi bağrımıza bastık.
”ÇÜNKÜ BEN YEDİĞİM EKMEĞE HİÇ İHANET ETMEDİM..
BİZİM İÇİN TEK BAYRAK, TEK DİL, TEK VATAN..
” BİZ KARADENİZ ÇOCUĞUYUZ!.
YAZIYA YORUM KAT