Bu çocukları ağlatmayalım
Şartlar her ne olursa olsun hukukun üstünlüğüne inanmak, mahkeme kararlarına saygılı olmak, devleti de milleti de yaşatmanın vazgeçilmez ilk şartıdır. Biz bundan dolayıdır ki, mahkeme kararları karşısında boynumuzu kıldan ince hissederiz.
Anayasa mahkemesi son günlerde iki tane gerekçeli karar açıklamıştır. Bir tanesi AKP kapatma davası ve diğeri de türban meselesi ile ilgi olmuştur.
Mahkeme kararlarını eleştirecek değiliz. Ancak, türban sancısı bir şekilde mutlaka çözülmelidir şeklindeki inancımızı koruyoruz ve sürdürüyoruz.
Dünyanın neresinde veya hangi ülkesinde kız çocuklarının okuması, tahsil yapması yasaktır?
Kız çocukları geleceğimizin nesillerini doğuracak ve şekillendirecek anne adayları değiller midir?
Başındaki türbanından dolayı okuma hakkı elinden alınan bu yavrularımızı daha fazla incitmek, onların hayatlarını karatmak hiç de insani ve demokratik bir yaklaşım değildir.
Bu gençler eğer iddia edildiği gibi bir takım karanlık düşünceli kimseler iseler, bunların aydınlığa taşınacağı yerler üniversitelerimiz değil midir?
Bu işin istismarını yapanlarla bu işin mağdurlarını ayırmanın bir yolu mutlaka bulunmalıdır.
İnsanların statü hakları üzerindeki baskı ve dayatmalardan artık vazgeçilmelidir.
Merkezi otorite dünyanın her ülkesinde insanların liyakat haklarına müdahale edebilir belki ama insanları insan yapan temel hakları diye adlandırdığımız doğuştan getirdikleri statü haklarına müdahale edilmemelidir.
Turban konusu toplumsal uzlaşma kültürümüzün oturması, siyasette hak etmeden siyası rant elde etme gibi konularda da birilerinin malzemesi olmaktan artık çıkarılmalıdır.
Türban topu, ayaktan ayağa dolaştırılırken bu ülkede çok sinsi işler kotarılmış, türbanı istismar edenlerin facia denebilecek sahnelerine bu ülkede göz yumulmuştur.
İnsan denilen canlının inandığı gibi yaşama özgürlüğüne sahip olduğu toplumlarda bu tür konuları bolca istismar edenlerin canına ot tıkılmış ve istismarcıların istismar argümanları ellerinden alınmıştır.
Türkiye bu konuda mutlaka ortak bir yol bulmalı ve bu konu ideolojik bir silah olmaktan mutlaka kurtarılmalıdır.
Başörtüsünü dinin tek kıstası haline getirenler esasen İslam dinine çok büyük zararlar vermektedirler.
Durum öylesi bir anlam çizgisine taşınmış ki, sanki başı açık olanların hepsi inançsız, başı kapalı olanların hepsi de cennet meleği imiş gibi düşünceler dinsel ayrım çizgisi haline gelebilmiştir.
Başörtüsüne karşı çıkanlarla, kızlarımızın başındaki örtüyü istismar vesilesi kılanlar bu ülkeyi sürekli bir şekilde germekte ve bu konularda birilerinin dümen suyunda gitmektedirler.
Çocuklarımızı artık oyuncak olarak kullanmaktan vazgeçin. Nur yüzlü yavrularımızı ağlatmaya ve devlete küstürmeye hakkınız yoktur. Korkarım ki, bu çocukları ağlatanlar bir gün ortak huzurumuz ve kendi gelecekleri için de fazlasıyla ağlamaya mahkûm düşecekler.
İnsan onuruna saygının azaldığı, insanların statü haklarına müdahalelerin yapıldığı toplumlarda; demokrasinin cıvataları yerinden oynar ve ortak paydalarımızın hepsi birer birer çözülme riski ile karşı karşıya kalır.
Böylesi bir sancıyla karşılaşmamamız için mutlaka insan onuruna saygıyı her şeyin önünde almalıyız.
Türban konusundaki katı ve anlaşılması zor inattan mutlaka kurtulmalıyız.
YAZIYA YORUM KAT