Bu kavga hiç bitmeyecek mi?
Demokrasi insan onuruna saygı, millet iradesine itaati gerektirir.
Parlamenter Demokrasi Milletin temsil aracıdır.
Bu aracı doğru kullanamazsanız trafik kazasına sebebiyet verirsiniz.
Millet iradesinin tecelli ediş şeklinin adı olan Parlamenter Demokrasi çoğunluğun azınlığa hükmetmesi değil. Parlamenter Demokrasilerde siyasi iktidarların sahip oldukları çoğunluğun azınlığı da kucaklayacak şekilde siyaset üretmeleri söz konusu trafik kazalarını önler.
Demokratik ülkelerde millet iradesi üzerinde başka bir iradenin tesisi millet hâkimiyeti prensibine gölge düşürür. Millet Hâkimiyetine gölgenin düştüğü yerlerde de, Demokrasi göstermelik olmanın ötelerine gidemez ve bugünkü hoş olmayan çelişkili tablo ortaya çıkar.
Türkiye Parlamenter Demokrasiye yıllar önce adım attı. Ogün bugündür bir türlü istenilen Demokratik olgunluğa ulaşamadık. İstenilen ve arzu edilen toplumsal uzlaşma kültürünün inşa edilememesinin en önemli sebebi belki de, Ankara parkını bir şekilde ele geçiren egemen çevrelerin Ankarayı kendilerinden başkalarıyla paylaşmaya rıza gösterememeleridir.
Bir de işin içerisine, Türk olmayanlar, bu millete muhabbet duymayıp da Ankaranın köşe başlarına kadar sızan ikiyüzlü münafıklar devreye girince işler büsbütün içinden çıkılmaz hallere gelmektedir. Ben bundan dolayı biraz Türkçüyümdür. Ben insanların cebinde taşıdıkları kimliklerden veya temsil ettikleri makamlardan daha çok yüreğindeki samimiyetine ve damarında dolaşan kanına bakmak isterim. Bu devlet ve millet hep yılan yürüyüşüyle belli önemli noktalara sızan hainlerden zarar görmüştür.
Demokrasilerde parti kapatma işi millete bırakılmalıdır. Sandık hakem olduğuna göre herkes sandıktan çıkan neticelere saygı duymak durumundadır. Sandıktan çıkanların da hadlerini bilmeleri, ben veya biz deme yerine hepimiz demelerinin şart olduğunu artık anlamalarının zamanıdır. Demokrasiler şahsi kaprislerin, kişisel öngörülerin hâkim unsur haline gelmesini hazmedemez. Demokrasiler paylaşma ve toplumun ortak paydalarında buluşup kenetleşme rejimleridir. Demokrasilerde kavgadan çok uzlaşma öne çıkmalıdır. Uzlaşmanın adresi ise bugün olduğu gibi ben, sen o sözcüklerinden oluşmamalıdır. Uzlaşmanın adresi biz veya hepimiz olmalıdır. İşte bu adres milletin bütünüdür.
Sayın Başsavcı yeni bir kahraman peyda edecek yolu açmıştır. Küresel krizin kapımızı zorladığı bir dönemde Sayın Başsavcı AK Partiye can simidi olmakla kalmamış dava açma zamanlamasıyla söz konusu krizin hızını ve dozunu arttırmıştır. Bu ülkeye ihanetin ne olduğunu artık yeniden düşünmenin zamanıdır. Herkes her davranışından sorumludur. Bu ülkede Başsavcıların da sorumlulukları vardır. Bu ülkede bugüne kadar bunca işler kotarılırken Sayın Başsavcımız nerelerdeydi? AK Partinin iktidara geldiği günden beri uyguladığı politikaları tasvip etmediğim gibi Sayın Başsavcının bu davayı açmasını zamanlama bakımından da tasvip etmiyorum.
Devleti zora sokmaya, milleti umutsuzluğa taşımaya, ülkenin önünü tıkamaya, yeni kahramanlar peyda etmeye kimselerin hakkı olmamalıdır. Bu işler bana bir duvar pası gibi geldi. Sanki birilerinin ekmeğine yağla bal çalınmış oldu. Toplum barışını tesis etmek Türkiyenin en can alıcı meselesidir. Huzura ve birlikteliğe ihtiyacımız vardır.
Ne yazık ki biz bu istendik çizgiyi bir türlü yakalayamıyoruz. İstendik çizgiyi yakalayamayışımızın en önemli sebebi Ankara parkını ele geçirmek veya elinde tutmak bencilliğinde yatmaktadır. Bu aşırı bencillik hırsı bu ülkede darbelerin önünü açmış, kurumlar arası eş güdümün bozulmasına sebep olmuştur. Bu kısır çekişmeler yüzünden bu fakir millet çok büyük acılar çekmiş ve çok büyük bedeller ödemeye mahkûm edilmiştir.
Bu zıtlaşmalar veya siz biz kavgası mutlaka ama mutlaka bir son bulmalıdır. Kendilerini millet üstü görenlerle, milleti koyun yerine koyup milletin iradesini yandaşlarına peşkeş çekenler vakit geçirmeden akıllarını başlarına toplamalıdırlar. Bu iki zümrenin kaprisleri ve siyaset oyunları milleti canından bezdirdi artık. Yetsin bu ayaklar ve bitsin bu kirli oyunlar. Bu millet kavga değil barış, tezgâh değil dobralık bekliyor.
AK Parti iktidarına karşı haklı veya haksız muhalefet edenler lütfen bir kez düşünsünler. AK Partiyi bu noktalara kimler taşıdı ve milleti kimler bu adrese kilitledi?
Millet kimlerden kaçarken kimlerin eteklerine sarıldı?
Millet ne beklemişti ve ne buldu?
Millet adına ahkâm kesenler acaba milletin ortak değerleriyle ne kadar barışık olduklarını hiç düşündüler mi?
Her şeyden önce bunu sorgulasınlar ve bu millete bunu bir anlatsınlar.
Siz millete uzak durursanız millet de sizden uzak düşer ve adeta kurtarıcı arar hallere gelir.
İşte bu noktada da doktorun yerini acemi kasaplar alır ve bu hastaya da yazık olur.
YAZIYA YORUM KAT