Çağımızın kurtarıcı meleği Obama!
Soğuk savaş dönemi öncesinde çok kutuplu bir dünya vardı. O günkü şartlar gölgesinde dünya ağlarını değerlendiren bazı toplumlar, özellikle Sovyet tehdidinin kolayca ulaşabileceği stratejik çember içerisinde yer alan bizimle aynı coğrafi kaderi paylaşan milletlerden, İran ve Suriye hariç olmak üzere bütün Ortadoğu toplumları veya halkları nezdinde, Amerika Birleşik Devletleri sığınılabilecek bir merhamet limanı gibiydi.
Çeşitli endişe ve korkularla, Ortadoğu toplumları bünyesinde, Sovyet yayılmacılığı karşında bir takım stratejik hesaplar devreye sokulurken, ne anlaşılmaz durumdur ki, bizimle aynı coğrafi kaderi paylaşan toplumların hemen hemen hepsi de, Amerika Birleşik Devletlerinin veya büyük oynamaya çalışan batılı diğer emperyalist güçlerin sinsi hesapları karşısında korkunç bir körlük yaşadılar.
Bu körlüğün sebebini yalnız bir takım suni korku ve endişelere veya bir takım ideolojik vehimlere bağlamak çok yanlış olur. Söz konusu körlüğün ardına Amerikanın veya batı dünyasının kirli ve aldatıcı akıl oyunlarını da yerleştirmek isabetli bir yaklaşımdır diye düşünüyoruz.
Başka bir ifadeyle ifade etmek gerekirse, şöyle diyebilmemiz mümkündür. Propaganda alanında veya gri kuşatma çizgisinde Amerika ve batı dünyası o günlerde Sovyetlerden çok daha ileri noktalara ulaşmış ve insanlığın belleğini Sovyetlerden çok daha başarılı bir şekilde kuşatmayı başarmıştır.
Soğuk savaş döneminde Amerika kurtarıcı melek, Sovyetler ise dünyayı yutmaya niyetlenmiş bir ejderha gibi insanlığın önüne konulmuştu. Bu fotoğraf sahte ve uydurmaca bir fotoğraftı. Birisi melek diğeri ejderha değil, esasen her ikisi de birer canavardı.
Afganistan ve Irak olaylarından sonra bu fotoğraf çok değişmiş ve bizzat Ortadoğu halkları için artık Amerikanın kurtarıcı bir melek olmadığı gerçeği kafalara dank etmişti.
Amerikanın kurtarıcı bir melek olmadığı kafalara ve zihinlere bir bomba gibi düşerken, Sovyetlerde kıs kıs gülerek koruyucu liman havasına girmeye gayret ediyor ve dünya kamuoyunu veya Amerikan karşıtlığını kendi lehine dönüştürmeye özel bir önem veriyordu.
Bu karşılıklı atakların cereyan ettiği süreçte Amerikanın barış ve özgürlük şarkılarıyla dünyanın çeşitli bölgelerinde boy göstermesi karşısında çoğu kez sessiz kalan Sovyetlerle Amerika, dünya kamuoyu nezdinde adeta rol değiştirerek bu defa da Amerikanın yerine Sovyetler kurtarıcı bir melek görüntüsü kazandı.
Amerika bu görüntüden bir hayli rahatsızlık duydu ve yeni bir takım akıl oyunları geliştirme yoluna girdi. Sayın Obama Amerikanın bu yeni stratejilerine uygun düşecek şekilde dizayn edildi ve insanlığın önüne yeni bir melek olarak konuldu.
Amerika Obama sayesinde kaybetmiş olduğu dünya kamuoyunu kazanmayı hedeflemekte, özellikle Ortadoğu toplumlarını ve Ortadoğu bölgesinin gelecekteki horozu olan Türkiyedeki Amerikan karşıtlığını da nötralize etmek istemektedirler.
Son Obama ziyareti ve bizim küreselci zevatın ve teslimiyetçi medyanın da gayretleriyle bu iş beklenenden de kolay oldu. Obama artık Türk milletinin sevgilisi olan siyah bir melekti. Amerika bu fotoğrafı çizerken tıpkı soğuk savaş dönemi öncesinde olduğu gibi çok başarılı bir şekilde akıl oyunları kurguladılar.
Şimdi artık dünyanın yeni bir kurtarıcı meleği var. Bu meleğin etrafında bir sürü de siyaset hurisi var. İşaret ettiğimiz siyaset hurilerinin en etkinleri de şimdi Türk milletinin mukadderatına hükmedecek zirve noktalarda yoğunlaşmışlar.
Güneydoğumuzda Belediye başkanı olan biri, şimdi uçaklarımızın bölge üzerinde uçmamasını talep edebiliyor. Siyah Obama da Türkiyeden çok can sıkıcı taleplerde bulunuyor.
Azerbaycanla damarlarımız resmen koparılmış durumda. Çünkü Amerikanın hesapları öyle gerektiriyor. Türk dünyası ve Hazar havzası zenginlik kaynakları Amerikanın iştahını kabartıyor.
Birileri diyalog çağrılarıyla Türk milletinin zihnini kemirirken, emperyalizm çok aldatıcı bir renk ve görüntü değişikliğine gidiyor. Aynı zamanda emperyalistler gelecekte kullanacakları kadroları da şimdiden hazırlıyorlar.
Güneydoğumuzda yeni sancılar bizi bekliyor. Bir belediye başkanı bu devlete ve bu devletin ordusuna başkaldırıyorsa, bu adam bir yerlerden cesaret alıyor demektir.
Biz şimdi soruyoruz ve diyoruz ki, Davosta kükreyen Sayın Başbakanımızın Diyarbakır Belediye Başkanına söyleyecek sözleri var mı acaba?
Diyarbakır bu ülkenin bir ili midir veya değil midir? Bu adam bu cesareti nereden alıyor acaba? Yoksa çok yakında Ermenistan kapısını açacağımız gibi Güneydoğu bölgesindeki jetlerimizin uçuşlarına da ambargo mu koyacağız?
Obama denilen sahte meleğin iç dünyasının dış dünyasından daha ak olduğunu iddia edenlerin haklılık veya haksızlıkları önümüzdeki süreçte ortaya çıkacak.
Bizim insanımıza son tavsiyemiz Türkçe düşünmeye ve Türkçe okumaya devam etmemizden ibarettir. İnşallah hayırlısı olur dualarımızla Müslüman Türk milletine uyanıklık ve tüm insanlığa da esenlikler diliyoruz.
YAZIYA YORUM KAT