Cep telefonu kullanamayanlar!
Son yaşanan dinleme fiyaskosu, SOL yazarları bile çileden çıkarttı...
Ergun Babahan/Sabah
Dinleme ve CHP medyası
CHP medyası, Önder Sav'ın "Telefonum dinleniyor" iddiasına sorgulamadan sahip çıktı.
Yeniçağ, Tercüman, Hürriyet, Vatan gibi gazeteler Sav'ın iddiasını kafadan doğru kabul etti.
Öyle ki, bu iddiaları sorgulayanları "yalaka" ilan ettiler (ki bu muhataplar arasında Sabah yoktu).
Kimileri nasıl dinlendiğine ilişkin sürmanşetler yapıp "Böyle dinliyorlar" dedi, kimileri ise dinleme üzerine yazı dizileri hazırladı.
Evet, Türkiye'de bir örtülü faşizm tehdidi var. Telefon dinleyerek, aykırı sesleri gerekirse öldürerek tasfiye eden anlayış bunu temsil ediyor.
Türkiye bu anlayışla er veya geç hesaplaşmak zorunda.
Konumuza dönersek, bu ülkede AK Parti yokken, muhafazakâr temele dayalı bir parti iktidar değilken, işkence vardı, izinsiz telefon vardı, yasadışı sorgu vardı, gözaltı süresi çok uzundu, gözaltındaki sorgu sırasında avukat yoktu.
Evet, her iktidar bozar.
Mutlaka AK Parti'yi de bozuyordur, bunun örneklerine rastladığımız, iktidarın yerleşik düzenle uzlaşma çabası uğruna kimi zaman kendisine farklı umutlarla oy veren kesimleri hayal kırıklığına uğrattığına tanıklık ediyoruz.
Ama yine de Türkiye'de yukarıda saydığımız olumsuz gelişmelerin önüne set çekilmesi sivil iktidarlar sayesinde oldu.
Ecevit'in başbakanlığı dönemindeki üçlü koalisyondan başlayarak sivil siyaset, "vesayet sisteminin" işlemediğini gördü.
Bugün Türkiye'de idam cezası yok, gözaltı süresi kısıtlı, işkence iddiaları var olmasına rağmen geçmişe kıyasla çok azaldı (Güneydoğu istisna), sorguda avukat şartı geldi vs.
Bunları iç dinamikler kendiliğinden yapmadı, AB havucu sayesinde gerçekleşti bu değişimler.
(ANAP ve DYP'nin üçüncü nesil idarecileri vesayet yönetimiyle işbirliğine gidip cumhurbaşkanlığı seçiminde Meclis'e girmedi ve bunun bedelini sandıkta çok ağır bir şekilde ödedi.)
Bugün geldiğimiz noktada muhafazakâr kökenden gelen bir isim Çankaya'da oturuyor, muhafazakâr değerleri savunan bir parti de büyük çoğunlukla iktidarda.
Ben hayatımın hiçbir döneminde muhafazakâr olmadım, bu yaştan sonra da olamam.
Ama son kertede faşist olamam, insanlara yaşam tarzı, değer zorlatamam.
Her insanın hukukun çizdiği çerçeve içinde, bireysel değerlerini koruyarak yaşama hakkına sahip olduğuna inanırım.
Hukukun devletin değil, yurttaşın yanında olması gerektiğine inanırım.
O yüzden devletçi anlayışı savunan, kendi değerlerini tek ölçü kabul eden, "öteki"ni anlama çabası göstermeyen insanları ve görüşlerini anlamakta zorlanırım.
Türkiye'nin CHP'nin ortaya attığı dinleme olayıyla yaşadıkları bir turnusol kâğıdı olmuştur.
Siz ya cep telefonunu kullanmayı bile bilmeyen bir neslin değerlerine sahip çıkacaksınız ya da bir medeniyet projesi olduğuna inandığınız AB değerlerine inanıp bu yolda mücadele edeceksiniz.
Ben kişisel olarak ikinci yolu seçiyorum.
HABERE YORUM KAT