CHP, kayıp trilyonların kıskacında
İşte CHP'yi kapattırabilecek, Baykal'ın yakacak ayrıntılar...
CHP'nin Kanaltürk'e yaptığı yaptığı yardımların, Siyasi Partiler Kanunu'nun 67, 70 ve 72. maddeleriyle ters düştüğü için partinin kapatılması gündede.
KAYIP TRİLYONLAR
Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt CHP'yi kapanma riskiyle karşı karşıya getiren olay geçen yıl patlak verdi. Maliye Bakanlığı incelemesinde CHP'nin Kanal Türk'e 3 milyon dolar aktardığı tespit edildi. CHP yönetimi bu iddia karşısında bir süre sessiz kaldı. Olayın büyümesi üzerine CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, bir basın toplantısı düzenleyerek sözkonusu paranın 'hibe' değil 'avans' olarak verildiğini ileri sürdü. 'Kanalım CHP'nin emrinde' diyen Tuncay Özkan ise Özyürek'i açığa düşüren bir açıklama yaptı. Özkan, "Bir kişi çıkıp da (biz reklam dışında Kanal Türk'e para verdik) der ve bunu belgelerse intihar ederim." dedi. Maliye'nin derinleştirdiği araştırma olayın gerçek yüzünü ortaya koydu. Buna göre CHP Kanal Türk'e tam 4.102.109,86 YTL aktardı. Bu paranın sadece 1.180.000 YTL'sine fatura kesildiği, geriye kalan kısmın ise açıktan verildiği belirlendi.
Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, durumu 9 Mayıs 2007'de Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Yüksek Mahkeme, dosyayı CHP'nin 2004 - 2005 muhasebe kayıtlarıyla birlikte incelenmek üzere raportöre teslim ederken, başvuru sırası dikkate alındığında CHP davasının önümüzdeki günlerde sonuçlanası gerekiyor. Konuyla ilgili detaylı belgelerin yer aldığı dosya ise 20 Mart 2008 itibarıyla siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya gönderildi. Yazıda, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı Yalçınkaya'nın konuyu değerlendirmesi istendi.
FATURASI KESİLMEDİ
2075 sayılı evrakta "SPK'nın 74. maddesinde 'Siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesi'nce yapılır. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunu denetler. Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan kesin hesap ile merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesi'ne ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermek zorundadırlar.' hükmü vardır. Bu itibarla Başsavcılığın bilgilendirilmesi ile konunun (Anayasa ve yasada yer alan) hükümler açısından Başsavcılığınızca değerlendirilmesi hususunda bilgi ve gereğini arz ederim" denildi.
Bu arada CHP ile Kanaltürk arasındaki yasa dışı ilişki, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na da "resmi" bir yazıyla bildirildi. Partinin kapatılmasını gündeme getiren yasadışı yardımın 3 milyon YTL'lik kısmının faturası bulunmuyor. Kanaltürk'ün muhasebe kayıtlarında ise, başka kişi ve kurumlardan alınan avans olarak belirtiliyor ve borç halen devam ediyor.
İŞTE CHP'Yİ YAKACAK MADDELER
Radyo ve Televizyona gizli ortaklık:
Belgeler kurulma aşamasında Kanaltürk'e gönderilen paraların CHP'yi TV'nin gizli ortağı yaptığına işaret ediyor. 'Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun'un 29. maddesine göre siyasi partiler radyo ve televizyon yayın izni almış şirketlere ortak olamıyor. CHP'nin bu hükme aykırı davrandığına dikkat çekiliyor.
Ticari faaliyette bulunma yasağı
Siyasi Partiler Kanunu'nun 67, Anayasa'nın 69. maddesindeki 'ticarî faaliyette bulunma' yasağı da çiğnenmiş durumda.
Kanun dışı gider yapma
Yine Siyasi Partiler Kanunu'nun 70. maddesinde yer alan 'bir siyasi partinin amacına aykırı şekilde gider yapma yasağı' yok sayılıyor.
Borç verme yasağını çiğneme
SPK'nın 72. maddesine göre 'parti üyelerine, diğer gerçek ve tüzel kişilere' hiçbir şekilde borç verilemiyor. Ancak CHP yönetimi bu maddeyi görmezden gelmiş.
CHP'nin Kanaltürk'e yasadışı yollardan aktardığı 3 milyon YTL'nin parti yöneticilerini siyasî yasaklı duruma düşürebileceği belirtiliyor. Hukukçular, bir yıl önce Anayasa Mahkemesi'ne gönderilen dosya ile Refah Partisi'nin 'kayıp trilyon' davası arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Söz konusu davada Erbakan'a siyaset yasağı gelmişti.
Anayasa Mahkemesi'nde görüşülmeyi bekleyen CHP'nin 'kayıp trilyon' dosyasıyla ilgili parti kapatma ve siyasî yasaklar dahil pek çok hukukî sonucun doğabileceği belirtiliyor. Yargıya intikal eden belgeler CHP açısından kritik gelişmelere gebe. Konunun, Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu (SPK) ve Türk Ceza Kanunu'nu (TCK) ilgilendiren yönleri var. Anayasa Mahkemesi, belgelendirilmeyen hesaplarla ilgili işlem yapılmasını isteyebilir. CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 trilyonun yaklaşık 3 trilyonuna ait fatura yok. Yani Türkiye ikinci 'kayıp trilyon' vakasıyla da karşı karşıya. CHP hakkında kapatma davasının yanı sıra geçmişte Refah Partisi (RP) yöneticilerinin yargılandığı "kayıp trilyon davası"na benzer bir dava açılabilir. TCK hükümleri gereğince resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabiliyor. Bu suçlara, 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörülüyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde CHP lideri Deniz Baykal, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan gibi siyasî yasaklı hale gelecek. Yüksek Seçim Kurulu, 'kayıp trilyon' davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza sebebiyle Erbakan'ın milletvekilliği adaylığına izin vermemişti. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kamalak, Refah Partisi'ne açılan kayıp trilyon davası ile CHP'nin yasadışı yollardan Kanaltürk'e aktardığı paralar arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Doç. Dr. Mustafa Şentop da malî işlemlerde kanuna aykırılığın kapatma sebebi olabileceğini belirterek, "Malî konularda yoruma ve Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok." diyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek ise olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürerek kapatma davasında AK Parti'ye 'ortak ara- ma çabası' güdüldüğünü savundu.
Dosya 1 aydır Başsavcı'nın önünde: Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun birçok maddesine aykırılık taşıyan para aktarımı bir yıl önce Anayasa Mahkemesi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirildi. Dosya, bir aydır da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önünde. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yazısında Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı'nın konuyu değerlendirmesi istendi.
Tüm hesap hareketleri belgelendi: Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dosyada, Kanaltürk'e aktarılan 4 milyon YTL'nin tüm ayrıntıları yer alıyor. Buna göre para aktarımı İş Bankası kanalıyla CHP Genel Merkezi adına yapıldı. Yaşam Televizyon Yayın Hizmetleri Anonim Şirketi'nin Finansbank'taki hesabına EFT yoluyla gönderilen paraların miktarları farklı. Aralık 2004'te önce 500 milyar lira, ardından 2 trilyon 245 milyon lira havale edildi. 2005 yılında 685 milyar 500 milyon, 268 milyar 200 milyon ve 403 milyar 230 milyon lira olmak üzere üç ayrı ödeme daha yapıldı.
CHP yöneticileri de hapis cezası ile karşı karşıya. Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'na göre, amacı dışında faaliyet göstererek 'yasak fiil' işleyenler en az 6 ay hapisle cezalandırılıyor. SPK'nın dördüncü kısmı, siyasi partilerle ilgili yasaklara ayrılmış. Bu bölümde siyasi partilerin amaç ve faaliyetleriyle ilgili yasakların sınırı çiziliyor. Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetlerinin Anayasa ve SPK hükümlerine aykırı olamayacağı ve partilerin tüzük ve programları dışında faaliyetlerde bulunmayacakları vurgulanıyor. Siyasi partilerin faaliyetlerinin Anayasa ve SPK'ya aykırı olması durumunda ne gibi müeyyide uygulanacağına SPK 116. ve 117'nci maddede yer verilmiş. SPK 116. madde 'Kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi' başlığını taşıyor. Bu hükümlere aykırı olarak bağışta bulunan kimse ve bağışı kabul eden parti sorumlusu hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası isteniyor. "Kanuna aykırı sair davranışları" başlıklı SPK 117. maddede ise şöyle deniliyor: "Bu kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiilleri işleyenler, fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılırlar."
Olay, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 milyon YTL'lik paranın yaklaşık 3 milyon YTL'lik bölümünü faturalandıramadığının ortaya çıkmasıyla gündeme geldi. Kanaltürk'ün de bu parayı başka kurum ve kişilerden almış gibi gösterdiği belirlendi. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa'nın siyasi partilerin durumunu düzenleyen 69., SPK'nın 67. ve 70. maddelerine aykırılık gördüğü için konuyu Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Mahkemenin incelemesi 9 Mayıs 2007'den beri sürüyor. CHP ile söz konusu kanal arasındaki parasal ilişki resmî yazıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Dosya, 20 Mart 2008 tarihi itibarıyla, siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da önünde duruyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili dosyayı incelemesi için raportör Selim Erdem'i görevlendirdi. Raportörün SPK'nın 67., 70., 72., 74., 75. ve 76'ncı maddeleri uyarınca değerlendirme yapacağı ifade ediliyor. Maliye'nin başvurusunun ardından bir yıl geçmesine rağmen mahkeme konuyu henüz gündemine almadı. Alınan bilgiye göre, süreç siyasi partilerin her yıl yapılan mali denetim raporlarının birikmesi sebebiyle uzadı. Mali denetimler sırasıyla inceleniyor. Ancak Kılıç'ın talimat vermesi durumunda rapor, önümüzdeki günlerde görüşülebilecek.
Mahkemenin vereceği karar CHP açısından önemli sonuçlar doğurabilecek. Belgelendirilmeyen parti giderleri miktarınca CHP'nin mal varlığına Hazine'ye irad (gelir ya da alacak) yazma kararı verilebilecek. Olayın mali boyutunun yanı sıra TCK yönü de bulunuyor. Buna göre, CHP'ye Refah Partisi yöneticilerine açılan "kayıp trilyon davası" benzeri dava açılabilecek. Savcıların, TCK'ya aykırı usulsüzlük tespit etmesi halinde, resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabilecek. Kanun, bu suçlara 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörüyor. Usulsüzlüğün birden fazla gerçekleştiğinin tespiti halinde ceza artıyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde Baykal, Erbakan gibi milletvekili adayı olamayacak. YSK, "kayıp trilyon" davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza nedeniyle Erbakan'ın milletvekili olmasına izin vermemişti. Kayıp trilyon davası, kapatılan RP'nin 1997 yılı Hazine yardımlarıyla ilgili harcamalarında usulsüzlük tespit edildiği iddiaları üzerine gündeme gelmişti. Harcamaların faturalandırılamadığı suçlamasıyla çok sayıda parti yöneticisi yargılanmıştı. Erbakan, bu davadan aldığı hapis cezasını yaşı ilerlediği için ev hapsi şeklinde çekiyor. Dava kapsamında, RP'nin çok sayıda il yöneticisi hapis yatmıştı.
HABERE YORUM KAT