Cumhuriyet şimdi ne kadar bizimdir?
Cumhuriyetimiz ilan edileli tam 85 yıl oldu.
Geçen bu süre içerisinde nereden nereye geldiğimizi doğru bir şekilde tespit edebilmemiz için 85 yıl önce nerede ve hangi şartlar içerisinde idik? sorusunun cevabını vermemiz lazım.
Çıkış noktamızı tespit etmeliyiz ki bugün bulunduğumuz noktayı doğru ve objektif bir şekilde değerlendirebilme şansımız olsun.
Bundan tam 85 yıl önce dünyanın ne kadar vahşi ve yamyam milletleri varsa hepsi leş kargaları gibi üzerimize çullanmışlar ve bizleri tarihten silmek veya geldiğimiz yer olan Orta Asya bozkırlarına geri itmek için ülkemizi işgale yeltenmişlerdi.
Tarih sahnesine çıktığı ilk günden buyana mazlumlara yar, zalimlerin başına bela olmayı kendisine varoluş misyonu olarak seçmiş olan bu millet, ne yazık ki bu süreçte kahpeliklerin ve ihanetlerin hedefi olmuştu.
Düşmanlarımızın topluca üzerimize çullandıkları bu dönemde ne yazık ki asırlarca cihana hükmetmiş olan Osmanlı İmparatorluğunun idari mekanizmaları zaaflar içerisine düşmüş, saray zamanın işbirlikçilerince kirletilmiş, teslimiyetçi yaklaşımlar sebebiyle millet yok olma tehlikesi ile yüz yüze getirilmiştir.
Uzun yıllar süren Balkan ve Trablusgarp veya diğer cephelerdeki çetin savaşlar sonrasında elit ve yetişkin kadrolarımız cephelerde eritilmiş, her evde geri kalan birkaç tane dul gelin, kucağında aşsız ve ekmeksiz bekleşen yetim yavrular, bir kurtarıcı beklemektedir.
Yalan yazan tarihçiler utansınlar! Osmanlı ordularının Mekkeden, Trablusgarptan ve diğer cephelerden yenildiği için mi, yoksa saray öyle uygun gördüğü için mi çekildiğini elbette bir gün tarihi doğru yazanlar dile getireceklerdir.
Anadolu dört bir yandan işgale uğramış ve ülkenin zenginlik kaynaklarının envanterini çok önceden çıkaran işgalci güçler kendi aralarında ülke topraklarımızı paylaşmışlar ve gelip yerleşmeye başlamışlardır.
Anadolu coğrafyası tarihinin en utanç dolu dönemini yaşamakta, asırlar önce Haçlı Orduları olarak bu topraklara geldiklerinde çocukları şişlere geçirerek kızartıp yiyen yamyamlar bu defa da akla hayale sığmaz rezillikler ve vahşetler sergilemeye başlamışlardır.
Sergilenen vahşetlere örnek olsun diye tek bir hususu dikkatlere sunmadan geçemeyeceğim. Anadoluya ayak basan Yunan ordularının Ege bölgemizde birçok yerde oğlanlar kerhanesi açmaya teşebbüs edecek kadar insanlıktan çıktıklarını ifade etmek durumundayım.
O günlerde Yunan Orduları her türlü vahşeti sergileyerek Ankaraya 70 kilometre kalana kadar, yanı bugünkü Polatlıya kadar gelmişler ve her tarafı tarumar etmişlerdi. Anadolunun diğer tarafları da benzer katliamların hedefi olmuştu.
Düşmanlar koalisyonu, ordumuzun silahlarına el koymuş, demir yollarımızı ele geçirmiş, telgraf ve haberleşme merkezlerimize el koymuşlardı.
Bütün bu vahşetlerin son durağı Sakarya Medyan Muharebesidir. Sakarya Meydan Muharebesinin zaferinin tescil noktası Ankara Polatlı yakınlarındaki bir tepenin alınması olayıdır.
İşte biz bundan tam 85 yıl önce bu şartlarda düşmanlara bir kere daha dur diyerek Cumhuriyetimizi ilan etmiştik. Savaşı kazanmıştık ama bu savaş bitmemişti ve bu canice savaş insanlık var oldukça da devam edecek bir savaştı. Çünkü bu savaş hak ve batılın savaşıydı. Türk milleti de hakkın yanında ve hak yolda ömür tüketmiş ve Hazreti Peygamberin övgülerine mazhar olmuş kutlu bir milletti.
Aradan tam 85 yıl geçti ve şimdi neredeyiz acaba? Kurtuluş savaşında düşmanlara vermediğimiz Ankaranın 70 kilometre yakınındaki Polatlıda bugün kaç tane Yunanlı ve ne kadar arazileri vardır acaba? Polatlı bugün ne kadar bizimdir? Konyadaki askeri üslerimiz acaba kimlerin gözlem ve kontrolü altındadır veya Ankara bugün bizim ne kadar başkentimizdir?
Çanakkaledeki Marina Bar bugün kimler tarafından işletilmektedir. Balıkesir, İzmir, Mersin, Niğde, Urfada bugün yabancılara ne kadar toprak satmışız bilenlerimiz var mıdır?
Dün telgraf merkezimizi, demir yollarımızı bizden almak istemişlerdi de vermemiştik. Şimdi Karayollarımızın ne kadarı veya haberleşme merkezlerimizin ne kadarı bizimdir veya Telekom bugün Türkün müdür?
Özelleştirme adı altında neler elimizden çıkmıştır, ülke toprakları üzerinde ne kadar yabancı yaşamakta veya ne kadar mal mülk edinmiş durumdadırlar acaba?
Şimdi sıra ordumuza gelmiştir. Dün silahları elinden alınmak istenmişti, bugün ise etki ve tasarruf alanı daraltılarak ve teknolojik operasyonlarla tamamen devre dışı bırakılmaya çalışılmaktadır.
Savaş yöntem ve teknikleri değişmiş, düşmanların ülkemizi işgal stratejileri zamana ve şartlara göre yeniden uyarlanmış ve sözde dostane ilişkiler ve politik paketlerle milim milim işgal edilmekteyiz.
Savaşın bittiğini zanneden gafiller yanılmakta ve savaş son hızıyla değişik bir şekilde ne yazık ki sürmektedir. Bu şartlarda Cumhuriyet Bayramını kutlamak belki psikolojik boyutuyla yerinde ve anlamlıdır ama hiçbir zaman gerçek anlamda bağımsız olduğumuzun işareti maalesef değildir.
Bir Türk olarak, bu bayramı kutlamaya ne kadar hakkımın olduğunu düşündüğümde gözlerimden akan yaşlarım içinde bulunduğum ruh halimi en iyi şekilde ifade etmekte ve ortaya koymaktadır.
Düşe kalka da olsa, 85 yıldır Cumhuriyeti ayakta tutan iradeyi yaşatabildiğimiz ve bu iradeyi ikinci Cumhuriyetçilerden, akıl ve ruh kırılması yaşayan teslimiyetçilerden koruyabildiğimiz müddetçe bu Cumhuriyeti yaşatma şansına sahip olabileceğimizi bir saniye dahi aklımızdan çıkarmamalıyız.
85 yıl sonra Cumhuriyet şimdi ne kadar bizimdir veya biz bu süre içerisinde ne kadar biz olarak kalabildik sorularını vicdan ve akıl aynasının önüne geçerek yeniden tespit etmek ve yeni bir duruş belirlemek zorundayız sanırım.
Her işiniz Türk için ve Türkçe olsun dileklerimle...
YAZIYA YORUM KAT
Kendini daha muhafazakâr, daha dindar zanneden ya da öyle göstermeye çalışan bazı guruplara mensup insanlar Cumhuriyet & Atatürk denince mutlaka bir olumsuzluk izafe etmeye özel gayret gösteriyorlar. Referansları da Akif veya N.F.K. vs. dır. Bunları dahi doğru dürüst okumuşlar mı? Hayır. Kulaktan dolma, cemaat halkalarındaki aslı astarı olmayan nutuklardan kapılmış bilgilerle bu işi yapmaya kalkıyorlar.
Yanıtla (0) (0)Öncelikle şunu açıkça söylemeliyim: Bu iki değer aleyhinde konuşacaklar önce bunların aleyhinde yazılmış birkaç eser okumalıdırlar. Tamamen desteksiz karavana atışlar bilenlere ayıp oluyor.
Akif: "Zannetme ecdadın asırlardır uyurdu. Nerde bulacaktın bu hazır yurdu" demiş. Ama şunu da demiş: Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk, Bak, nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrinden kalk!
Dedemin sürdüğü, can ektiği toprak gitti Öyle bir gitti ki hem; Bir daha gelmez ebedi!
Ne zaman demiş bunları Cumhuriyet döneminde mi? Hayır hayır. (28.Rebiülevvel.1331) 21.Şubat.1913 de. Yalnız Balkan savaşında ve 15 günde, 400 yılda ecdadımızın aldığı topraklar elden çıktı. 130 bin kişilik ordu 30 bine indi düşman Yeşilköye gelip dayandı. Daha neler oldu. Onu da Akiften dinleyelim.(aynı şiir)
Karadağ haydudu, Sırp eşeği, Bulgar yılanı, Sonra Yunan iti, çepçevre kuşatsın vatanı
Tarumar eyleyiversin de bütün ordumuzu, Bizi kovsun elimizden alarak yurdumuzu
Kimsesiz ailelerin kimi gitsin bıçağa; Kimi bin türlü fecaatle çekilsin kucağa
Bu çöküş nasıl başlamıştı: Alman imparatorluğundan alınan 5 milyon altın ile ordu teçhiz edilmemiş Feriye sarayları yapılmıştı! (Günümüz insanının bilgisine sunulur)
Demem o ki: Akif i, Osmanlıyı, Cumhuriyeti, Atatürkü doğru anlamak için, Akifin şiirlerini cımbızlamak değil doğru düzgün okumak gerekir. Mısırdan yazdığı mektupların da tamamı okunmalı. Bir kısmı değil.
Ecdadımızın kültürünü, maneviyatını öğrenmemizi Cumhuriyet mi engelledi? Cumhuriyetin kaldırdığı Arap kültürü ve hurafelerdir. (Yazarın Korku İmparatorluğu kuramayacaksınız başlıklı yazısına gönderdiğim Arap ırkı üstün mü başlıklı yorumumun okunmasını öneririm) 58,5 yıldır iktidar erkini elinde tutanlar, seçim meydanlarında Kuran öpüp eşine verenler, din iman istismarı yapanlar bu konuda nede masum insanlardır! "hoş geldin boş geldin " demediler se bu iktidar sahiplerine ve 50 yıl onlara oy verenlere bir sitem göndermek gerekmez mi?
ŞEYH VEFA, BEYAZİTİ BESTAMI, Olmak içi önce dürüst, ahlaklı, helal lokma ile büyümüş olmak gerekir. Doğrudur. Aslında bugün Müslümanın en önemli sorunu helal lokmadır. Ama utanarak, sıkılarak söylemeliyiz ki normal insanlar değil tarikat, cemaat diye geçinen oluşumlar dahi bugün gırtlağa kadar para ve siyasete bulaşmışlardır. Ve ne yazık ki bu paraların çoğunda kul hakkı ve haram vardır. Bunun da sorumlusu Cumhuriyet mi?
Son olarak: Üç katlı ahşap evinin yaratıcısı bu anlatımı yolumuz halımız çaremiz isimli konferanslarında anlatmaya başlamıştır. Ben âcizane bu konferansın Ümraniye, Çorum ve Rize deki tertip komitesinde görev aldım ve şahsi çok iyi tanırım. Söylenen nadir bir örnektir. Kitleyi etrafında tutmak, galeyana getirmek, bir yere kanalize etmek için kullanılmıştır. Şevki YILMAZ varı bir konuşmadır. Üç bir örnektir. Cumhuriyetin amaçladığı aile asla bu aile değildir. Kendisi de anlattığı kadar dürüst değildir. Hamasi nutuklarla kitleyi yönlendirdiği siyasi parti iktidarı döneminde Örtülü ödenekten (Büyük Doğu için) aldığı paraları kumar da kaybettiği mahkeme tutanaklarında vardır.
Cumhuriyet in topluma kazandırdığı erdemlerle ilgili bir yorum yazmayı düşünüyordum ama bu nasıp oldu. Saygılarımla.
Sevgili Yılmaz Kardeşim; diline, gönlüne sağlıklar olsun. Hiçte lüzümsüz şeyler yazmamışsınız. Çok lüzümlü konulara değindiniz. Allah razı olsun. Saygı ve dualarım sizinle kardaşım.
Yanıtla (0) (0)M.A.ERSOY".."Zannetme ecdadın asırlardır uyurdu
Yanıtla (0) (0)Nerde bulacaktın bu hazır yurdu"
"cumhuriyet özgürlük insanca varlık yolu ,
ATATÜRKÜN çizdiği çağdaş uygarlık yolu"
"geçmişine taş atanın geleceğine gülle atarlar"
"ATATÜRK:"Yetişecek çocuklarımıza tahsilin hududu
ne olursa olsun ....mili benliğimize ters unsurlarla
mücadele etme lüzümü öğretilmelidir"
"Her işimiz TÜRK OLSUN "derken japonlar gibi kültürümüzden taviz vermeden ecdadımızın bir nebze
maneviyatını alarak gelecek nesillere aktaralım.
N.FAZIL K."Üç katlı ahşap evin her yanı ayrı alem
üst kat elinde tesbih ağlıyor baba annem ,
orta kat mavs annem ve aşıkları
alt katta kız kardeşimin tamtamda çığlıkları..
...kökü iffet dalları taklit , meyvesi fuhuş.."
Kültür emperyalizmi ile o kadar bozulduk ki sn.
Seyfullah Bey ,hep TÜRK ve olasılık ve yanıt ,kanıt
larla olacaksa Tütkçemiz..
kültür pardon kütük emperyalizmine direnenler ve moda
kültürü ile benliğinden çıkmaya çalışanlar, osm. de-
nince midesi ekşiyenler ,avrupa denince gözü açılan
insanlarımızın olduğu coğrafyada mili birlik içinde
yaşamak zorundayız .
Hiç kimse yeni nesilden memnun değil ,bayramda teyzemin evine gitmiştim 7-15 yaş arası teyzemin
torunları bilgisayarın başından kalkıpta "hoş geldin
boş geldin " demediler .Hep Türk kalacağız bekle ...
"Rüzgar eken fırtına biçer ".
ŞEYH VEFA yı duymuşsun ;çocuğu sucuların su tulumlarını delince doğru hanımının yanına gidip "
hanım !hangimizde kabahat,der .sonuçta hanım ;kom-şu
da çocuğa hamile iken nar veya limon emiyor ,çocukta
tulumları deliyor . helallık alınca çocuk düzeliyor.
Lüzümsüz bir şey daha yazayım ;Beyaziti bestaminin
babası evlenince hanımına diyor ki"40 gün gerdeğe
girmeyeceğiz belki haram bir lokma vücüdumuzda
kalmış olabilir , işte BEYAZİTİ BESTAMI öyle dünyaya
geldi .bizdede bayramda bile bilgisayar başından kalkmayan nesil geliyor . yalandan birbirimizi kandırmayalım.DEDEM çanakkale şehididir .hepimiz den
şehit vardır , ne hale geldik ..
finlandiya yı idare eden franklin mi neyse kimse
demiş ki bizim futbola değil ülkemizin çalışmaya ihtiyacı var ."hep cumhuriyet çocuğuyuz ,aydan
gelmedik .Çanakkale ruhu nerde.?
Kurtuluş savaşndaki o ruh nerde ?
belki ben yanılıyorum .neden ecdadımız bize sevdiril miyor ?
yinede bayramlardaki "toplu vurdukça sineler onu top
sindiremez "anısını tazeleyip ümit var olalım.
10 kasım,24kasım öğretm. günü ve kurban bayramı
heyecanımızı yaşamak ümidi ile hoşça kalın..