1. HABERLER

  2. YURT VE DÜNYA

  3. Dink mi zarar verdi öldürenler mi?
Dink mi zarar verdi öldürenler mi?

Dink mi zarar verdi öldürenler mi?

Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olan ünlü müzisyen Arto Tunç, "Bu ülkeye Hrant mı çok zarar verdi, onu öldürenler mi?" diye sordu.

A+A-

Ali Pektaş'ın röportajı

Nitelikli müziği sevenler Arto Tunçboyacıyan'ın adını mutlaka bilir. Sanatçının özellikle Sezen Aksu'yla birlikte yaptığı çalışmalar Türk müziğinin unutulmazları arasındadır. Ermeni asıllı bir Türk vatandaşı olan Tunçboyacıyan, uçak kazasında kaybettiğimiz ünlü müzisyen Onno Tunç'un da kardeşi.

Tunçboyacıyan, Türkiye'de sürdürdüğü müzik çalışmalarına şimdilerde Amerika'da devam ediyor. Miles Davis, Jeff Baker, Al di Meola gibi dünyaca ünlü müzisyenlerle çalışan Tunçboyacıyan, müziğin yanısıra dünya meselelerine de kafa yoruyor. Son olarak Sezen Aksu'nun 'Deniz Yıldızı' albümünde adını gördüğümüz Tunçboyacıyan'la müziğini ve Türkiye'nin gündemindeki konuları konuştuk. Deniz Yıldızı albümünün anlaşılamadığını söyleyen sanatçı, albümle ilgili Sezen Aksu hakkında yapılan eleştirileri acımasız buluyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Ermenistan ziyaretini çok önemli bir adım olarak niteleyen Tunçboyacıyan, bir gün bu sıkıntıların biteceğinden ve kapıların açılacağından son derece ümitli.

Müziğe nasıl adım attınız?
Müzik her zaman bizim ailemizin içinde vardı. Anadolu'daki ailelerin içinde daima sanatla ilgili bir olay vardır. Bizim oturduğumuz yer Anadolu'dan gelen Ermenilerden oluşuyordu. Yaşadığım mahallede, her evde müzikle ilgilenen birileri vardı. Fakat ailemizde meslek olarak müziği seçen ilk kişi ağabeyimdi. Onno'dan (Onno Tunç) öğrendik ki hayatımızın ve ailemizin içinde her daim yer alan müzik olarak da yapılabilir. Ondan önce müzikle ilgili bir çalışmam yoktu.

Ağabeyiniz müzik yaşantınızı nasıl etkiledi?
Müziğin kapısını o açtı bana. 10-11 yaşlarındaydım. Onno beni matineye götürdü. Lalezar'da iki tane orkestra vardı; İsmet Sıral ve Durul Genceon. Müzik hoşuma gitmişti. Elime bir davul alıp ben de çalmaya başladım. Boyum zor yetiştiği için herkes gülüyordu, ben de gülüyordum. Orkestranın Burhan isminde davulcusu vardı. Ağabeyimden beni yanlarına vermesini istedi. Onun yanına gitmeye başladım. Onların tecrübelerine bakarak bir şeyler öğreniyordum. Onno ve onların kıymetini dünyaya açılınca anladım.

Müziğinizin temelinden, hangi duygulara vurgu yaptığınızdan bahseder misiniz?
Ben müziği ikiye ayırıyorum; iş ve hobi. Üzerine emek verdiğin şey senin gururun olmalı. Çünkü, kendini temsil ediyorsun, aileni temsil ediyorsun, yaşadığın toprakları temsil ediyorsun. Ben ailemden, yaptığım sanata karşı dürüst olmayı öğrendim. Bu da kalite olarak müziğime yansıyor. Bu çok önemli bir şey; çünkü bunu insanlarla paylaşıyorsun. Bir yalan er ya da geç ortaya çıkıyor. Müziğimin temelinde samimiyet ve dürüstlük var diye düşünüyorum.

Yurtdışına çıkıp orada yaşamanız müzik serüveninizi nasıl etkiledi?
Yurtdışına çıkınca Türkiye'de olmaz dediğin şeylerin olma ümitleri görünüyor. Bir şeyleri burada yapamayıp orada yapmanın temelinde mantalite problemi var. Mantalitenin belli bir ayara gelmesi lazım ki, kalitenin değeri çıksın ortaya. Orada anladım ki buradaki sistem sana azıcık bir yer vermiş. Orada sistemle insanların arasına bir mesafe koymuşlar, o da çok çok yetiyor insanlara. Buradaki gibi değil. Burada nefes alamıyorsun. Burada da bir şeyler yapmak için birçok engeli geçmen lazım. Problem, özellikle gençlere nefes alacakları imkanın verilmemesi. Benim orada ilk öğrendiğim şey, müziğin sahibi ben değilim. O kimsenin değil, hepimiz servis yapıyoruz. Mukayese olsun diye değil ama, mesela Çaykovski başka türlü söylüyor, öbürü başka türlü. Müziğin güzelliği burada. Herkes aynı türlü söylese ne olurdu? Irk olarak din olarak da baktığın zaman, manası bu. Baharatlar olması lazım. Biz dini, dili, ırkı temel haline getirmişiz.

Dışarıdan bakınca nasıl bir Türkiye imajı var?
Bambaşka bir Türk dünyası, imajı var oradan bakınca. Birileri laf söylüyor, bir Türk olarak daha çok dikkat etmek gerekirken şiddetle cevap veriliyor. Zaten senin dışarıda barbar imajın var. Hrant sadece fikrini söyledi, birileri de buna şiddetle cevap verdi. Şimdi Hrant'ın sözü mü daha çok zarar verdi Türkiye'ye yoksa o çocuğun yaptığı mı? Böyle bakmak lazım. Benim için çocuğun yaptığı daha çok zarar verdi. Çocuğa da bir şey demiyorum ben, onu kullananlar var. Hrant fikrini söyledi, beğenmiyorsan sen de ona fikrini söyle. Ben bütün bunları düşünerek yaşadığım hayatı ses haline getimeye başladım. Hani bazen diyorlar müzik nedir, işte bunlar müzik.

Abdullah Gül önemli bir adım attı. Bu Türkiye-Ermenistan ilişkilerine nasıl yansır?
Çok güzel şeyler bunlar. Bunların hepsi olacak. Sınırlar açılacak. Hazırlık yapıyorlar. Şimdi konuştuğumuz şeyler elli sene sonra mantıksız olacak. Çünkü Avrupa'da görüyoruz. Yarın bir gün Gürcüler, Azerler, Ermeniler kendi aralarında, Türkmenler, Kazaklar kendi aralarında sınırları kaldıracak. En mantıklısı masanın altında problem varsa masanın üstüne çıkarmaktır. Onun masanın üstüne gelmesini istemeyenler de var. Cumhurbaşkanı'nın ziyareti benim için çok güzel bir adım. Zaten iki tarafın da çözümden başka şansı yok.

Şu an üzerinde çalıştığınız projelerden bahseder misiniz?
1 Kasım'da burada Afrikalılarla Cemal Reşit Rey'de bir konserimiz var. Balyant ailesiyle ilgili bir belgesel hazırlanıyor onun müzikleriyle ilgileniyorum. Kasımda Rusya'da vizyona girecek bir film var, Platon diye. Bunun dışında konserler var, birkaç yeni albüm projem var.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız