DÜN NE İDİK BUGÜN NE DURUMDAYIZ?
Çirkinlerin güzellere çalım sattığı, yalanların doğruları kuşattığı yaşlanmış bir dünyanın ortak kaderini paylaşıyoruz. Tarih sahnesinin biz Türklere kapılarını açtığı ilk günden beri biz hep hakkın yanında ve batılın karşısında olduk.
Üzerlerinde at koşturduğumuz vahşi coğrafyaların amansız yamaçları bize vız geldi, hiçbir zorluk bizi dize getiremedi, gün oldu Volga gün oldu Tuna, gün oldu Nil kıyılarında suladık yağız atlarımızı. Gık dahi demedik hiçbir zorluğa ama bugün yorgun ve bitkin düştük dost bildiğimiz dünkü beslemelerimizin ihanetlerine.
Henüz daha İslam’ın güneşinin sıcaklığını bile hissetmeden hak çizgide ilahi mesajla buluşmuş olmakla nasiplenmiş olan şanlı ecdadımız, bilahare İslam’la müşerref olma şerefine nail olduktan sonra da yeni bir biçime ve şekle girerek gerçek millet şeklimizi almışız.
Orta Asya bozkırlarında bir yanda Moskof gâvuruyla vuruşan atalarımız diğer bir tarafta da nüfusça onlarca katımıza varan kalabalık Çin milletine karşı var olma savaşları vermişiz. Bire yüz katımıza varan düşman ordularına diz çökertip üç kıtaya Türk-İslam mührünü vurmuşuz.
Şimdi neler oldu ki; koskocaman o muhteşem milletin yenilmez, el etek öpmez yetimleri yerlere süründürülür olduk ve tutsaklık zincirini bükülmemiş bileklerimizle kendi aldatılmışlığımızla ha vurduk ha vuruyoruz. Tarih denilen şaşmaz aynanın önüne geçip en son resmimize baktığımız zaman ne yazık ki kendimizi tanıyamayacak kadar kendimize yabancılaştığımıza yaşlı gözlerimizle şahit oluyoruz.
Tarihin her döneminde düşmanların en kahpece ve en şeytanca saldırılarına hedef olan bu millet kendisine saldıran düşmanlarına karşı hiçbir zaman aynı yöntemlerle mukabele etmemiştir.
Şanlı ecdadımızın medeni ve insanca anlayışına göre savaşların da bir namusu olmalıdır diyerek savaştığımız düşmanlara bile merhamet etmişiz. İnsanlığın ortak penceresi olan tarihin penceresinden muhteşem geçmişimize baktığımız zaman bu milletin kölelere efendilik yapmadığı gibi efendilere de kölelik yapmadığını gurur duyarak tespite gidiyoruz.
Her zaman hakkın ve haklının yanında yerini alan milletimiz, en zayıf zamanlarında bile insanlık adına yüklendiği büyük davalardan asla kopmamıştır. Nerede bir zalim olmuşsa derhal tepesine inmiş ve nerede bir mazlum görmüşse onu da elinden tutup kaldırmıştır.
Tarihi kayıtların gösterdiğine göre ne anlaşılmaz ve tuhaf bir durumdur ki, Türk milletinin bunca iyi niyetinin ve fedakârlığının mükâfatı her zaman ne yazık ki kalleşlik ve sırtımızdan hançerlenmek olmuştur.
Tarih sahnesine rol aldığımız günden buyana asırlar geçmesine rağmen düşmanlarımızın Türk olan düşmanlıkları hiç değişmemiş ve bugünlere kadar da yaşatıla gelmiştir. Türk’e düşman olan unsurlar kurmuş oldukları bin bir çeşit akıl oyunları ve uydurdukları akla hayale sığmaz yalanlarla insanlığı kandırarak tarihin en büyük duygu ve düşünce hırsızlığını yapmışlardır.
Batılıların hedefi Türk milletini Anadolu’dan kovarak geldiğimiz Orta Asya bozkırlarına doğru bizi itelemek ve gerekirse tarihten silmektir. Haçlı ordularının saldırılarıyla başlayan Türk milletini çökertme ve tarihten silme savaşları hiçbir zaman dinmemiş ve zamanın şartlarına göre değişen çeşitli savaş taktikleriyle yürütüle gelmiştir.
Nüfus kalabalığı ve silah üstünlüğü gücünü kullanarak Türkleri imha etmenin mümkün olamadığını gören ve idrak eden düşmanlarımız daha sonraları işin içine iktisadi ve sosyal savaş yöntemlerini de sokarak bizi iç saldırılarla tutsak etmeyi denemişler ve bu iğrenç oyunlarında bir hayli da başarılı olmuşlardır.
Birinci Viyana kuşatmasından sonra bizden bir adım öne geçmeyi başaran batılı saldırganlar o gün bugündür saldırılarını hiç kesintiye uğratmadan hızla sürdürmüşler ve bugün de insanımızı zihinsel olarak kuşatabilmek için bütün güçlerini seferber etmişlerdir.
Türk insanını zihinsel olarak işgal etmeyi en isabetli yöntem olarak seçenler, yürütmüş oldukları sinsi saldırılar sonucu milletimizin düşünce ve gönül dünyasında ciddi gedikler açmayı maalesef başarmış bulunuyorlar.
Bugün batı veya AB diye yırtınıp duran, dinler arası diyalog hikayeleri ile inanan insanların inanç kimyasını bozmaya uğraşanların, ilimli İslam ve yeşil kuşak projesi gölgesinde Türkiye’yi bölmeye çalışanların şeytan değirmenlerine su taşıyan aldatılmış ve kandırılmış zevat düşmanlarımızın yapmış oldukları sinsi gayretlerin acı meyveleridir.
Arap dünyasını Vehhabilik ile perişan eden karanlık odaklar şimdi de bizi dinler arası diyalog safsatalarıyla inanç dünyamızdan ve doğru yolumuzdan sapıtmaya çalışmaktadırlar. İşin en acı tarafı ise, inanan kesimlerin bu din palyaçoları karşısında suspus olmaları ve batının Truva atı olan diyalogculara pirim vermiş olmalarıdır.
Bu perspektiften olaya baktığımız zaman adamların çok ciddi mesafeler aldıklarını kabul etmeye mecbur olurken diğer bir taraftan da düşmanlarımız bizi diledikleri gibi yönetmek için üstümüze gelirlerken içimizdeki yandaş takımını da en isabetli şekilde kullanmaktadırlar.
İslam peygamberinden, onun sünnetinden tavız verebilecek kadar küfre cömert davrananların bu millete yapamayacakları kötülük düşünemiyoruz. Vatikan’ın ayaklığını yapan yerli şövalye takımı bana göre gelip geçmiş birçok İslam alimini de ciddi anlamda istismar ederek günahların belki de en büyüklerinden birisini işlemektedirler.
Türk milleti bugün çok tehlikeli bir dönemeçte patinaj etmektedir. İktisaden bloke edilmiş durumda olan ülke aynı zamanda yabancı kültürlerin çöplüğüne dönmüş ve insanımızın geniş bir ekseriyeti din adına veya çağdaşlık adına zihinsel olarak işgale uğramış bulunmaktadır.
Türk milletinin düşmüş olduğu bu tuzaktan kurtulabilmesi için yapması gereken ilk iş zihinsel kuşatmayı kırmak olmalıdır. Bu kuşatma kırılmadan ne iktisadı ne de sosyal kuşatmaları kırma şansımız yoktur. Çünkü bütün sancılarımızın ve kayıplarımızın arka planında gönül ve inanç sapmaları yatmaktadır.
Millet olarak üzerimize serpilmiş bulunan ölü toprağı altından silkelenerek uzak düşürüldüğümüz tarihi ülkümüzle yeniden buluşmak ve yeni bir heyecanla yeni ufuklara yeniden kanat çırpmalıyız.
Unutmayalım ki yeni bir uçuşa geçerken depomuzdaki tükenmez yakıtımız Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti olmalıdır. Başka pusula ve rotalar üzerinden yola çıkanlar er geç yere çakılacaklar ve tarih tekerrür edecektir
YAZIYA YORUM KAT
.. ne söylesek para etmez. Birileri halen utanıp arlanmadan Medeniyetler ıttıfakından bahsedebilmektedir. Kuranı kerimde şöyle buyruluyor. Bir Müslüman yasta iken başka bir Müslüman gülemez. Bir Müslüman tutsak iken diğer Müslümanlar kendilerini özgür sayamazlar. Ummet bir bütündür. Ya hep birlikte ayakta duru yada yerlere düşer. Bugünkü fotoğrafımıza baktığımız zaman özgür olduğumuzu, dünyada MEDENİYETLER ITTIFAKININ UYDURULMUŞ YALANLARDAN İBARET OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ. Her nedense birileri dünyada medeniyetlerin kardeşliğinden bahsederek inananinsanları oyalamaya devam etmek istiyorlar. Sayın dark-look yine yattığı pusudan çıkarak bize saldırmaya başladılar. Bizi vurup kırmakla, Türk milletinin ve Türk milliyetçilerinin muhteşem geçmişlerini barbarlıkla suçlamakla bir şeyler yaptığını zannetmektedir. Sayın dark-look. Biz hiç bir zaman kavganın veya vurup kırmanın taraftarı olmadık. Biz her ne yaptıysak küresel Tanrıların kiralık askerlerinin saldırıları karşısında nefsi müdafaa yaparak kafası kırılması gereken düşmanların, satılmışların, Türke kefen biçmeye kalkan hayasızların kafalarını kırdık ve kırmayada devam edeceğiz. zihinserl veya karakter olarak kuşatılmış veya bir şekilde kirletilmiş kimselere göre bugün Afganıstanda, Venezüelada, Pakistanda, Keşmirde, Endonezya da, Irakta, Çeçenistanda, Yugoslavya da ve kan akan diğer bölgelerde Medeniyetler ıttıfakı kurulmaktadır. Ne diyelim arkadaş, başka ne söyleyelim. Bu adamları, bu densizleri Allaha havale etmektenbaşka bir çaremiz kaldı mı? Allah sizide bizide bildiği gibi eylesin diyerek sığınılması gereken gerçek adrese sığınalım. Allahın huzurunda yemin ediyorum ki, bu gibi kimselere acıyorum ve dua ediyorum. Bunlar inanan insanların, hak cephede savaşanların en büyük ve en sinsi düşmanlarıdırlar. ÇÜNKÜ BUNLAR BİZİM ELBİSELERİMİZİ GİYMİŞ VE BİZE KARŞI SAVAŞAN KÜRESEL ODAKLARIN İŞBİRLİKÇİSİ OLAN ŞÖVALYE TAKIMIDIRLAR. ALLAH BİLDİĞİ GİBİ EYLESİN.
Yanıtla (0) (0)Evet degisik nedenlerden dolayi yorum icin geciktim bende kendi goruslerimi paylasmak istiyorum. Nasilsa adimiz asiri miiliyetciye cikmis varsin olsun.
Yanıtla (0) (0)Bir zamanlar Turkiye Cumhuriyeti en zor sartlarda, silah yokken ,erzak yokken, nufusunun buyuk bir bolumu (yetiskin erkekler) cephelerde savasirken olmus olmasina ragmen o devirde yedi duvele rahatlikla bas kaldirabiliyordu.Peki simdi neden ayni durumda degiliz? Cunku milletlerin veya devletlerin digerlerine karsi ustunlugu sadece ve sadece ekonomik gucleriyle orantilidir. Hani bizde bir deyim vardir (paran kadar konus) aynen oyle.
Simdi goruyoruzki etrafimiz maalesef bir korku cemberiyle kusatilmis (gormemek isteyen gormek zorunda degil).Muslumaniz denince maalesef karsi taraf aninda bize terorist gozuyle bakiyor yani musluman esittir terorist.Hadi simdi dinlerarasi diyalog yapalim ama nasil yapalim .Bir konuda tartisma yapilacaksa ,bir masanin karsisinda tartisma yapilacaksa ,iki tarafta ayni pozisyonda masaya oturmalidir. Eger bir taraf daha fazla bir gucle o masaya oturursa ordan birsey cikmaz.Mesela basit ornekler...Avrupada bir devlet parcalanma durumuna girince aninda diger ulkeler tarafindan taniniyor, aninda birlige aliniyor. Ama is Kibrisa gelince...ayri millet ,ayri irk, ayri din olmasina karsin ne yazikki KTTC su ana kadar taninmadi, taninmayada niyet yok.Veya bir diger ornek...Yukari karabagda soykirim diyemeyiz ama inanilmaz bir katliam sonucu Binlerce azeri oldurulmus, adeta surgune gonderilmisler ve su ana kadar hic kimse birsey yapmadi, yapamadi.Tam tersini dusunsek ayni olaylari Azeriler yapmis olsaydi acaba su anda butun dunya Azerilerin uzerine cullanmazmiydilar?
Butun iyi niyetimle dusunmeme ragmen goruyorumki muslumanlara karsi maalesef Hiristiyan aleminde buyuk bir karsitlik var (tabii bu butun Hiristiyanlar boyle dusunuyor anlamina gelmez).Peki ne yapmali bu durumda ? VER KURTUL'mu yapmali bazilarinin yaptigi gibi? Kibris bize ayakbagi verelim gitsin , nasilsa AB'ye girecekler veya malum bir sahsin aldigi gibi Nobel odulu almak icin atalarimiz soykirim yapmistirmi diyecegiz?Yani icimizdeki Truva atlarinin ne yapacagiz.
Tamam kabul edelim atalarimizinda bazi kusurlari olmus ama kim ne derse desin bizim yuzumuzu kizartacak suclar yok ortada. Soykirim yapmissiniz kabul edin deniyor. Bizde diyoruzki belgelere gore soykirim degil sadece techir olmus , ama kabul etmiyorlar.Gelin butun belgeleri ortaya koyup herseyi aydinlatalim diyoruz diyorlarki olmaz...once soykirimi kabul edin ondan sonra tartismaya baslayalim.Bu zihniyetle neyi tartisacagiz bende bilmiyorum.
Ama kimseye suc bulamiyorum biz kendi icimizde boyle tartisirsak, sen ben kavgasindan kurtulamazsak, daha cok malum bir devletin Filistinli muslumanlara eziyet ettigini goruruz , daha cok asagilandigimizi goruruz.Tamam sorunlari cozmenin en iyi yolu diyalog ama dedigim gibi karsi tarafta iyiniyetli olmali.
yazarın korkusunu görünce bende korkmaya başladım, yanlış anlamayın korkularımız aynı değil, yazarın lay lay lom yazısını okuyunca hakkaten korktum, yazar adına korktum... görünen köy kılavuz istemez, aşırı milliyetçilik bencilliktir, yozlaşmadır, kindir, nefrettir, kendinden başka kimseyi tanımamaktır, hal böyle olunca yazar ve ahalisi için medeniyetler arası çatışmanın hiçbir önemi yoktur, bunların anladığı tek dil; vurmak ve kırmaktır, yıllarca puslu havalarda cirit atanlardan başka bir eylem beklemek hayalcilik olurdu, dünya medeniyetleri böyle bir diyaloğun olası bir çatışmanın önüne geçecek tek alternatif yol olduğunu kabul ediyor ve bunun uğraşını veriyorlar ama bizim sırtında milliyetçilik kamburu bulunanlar kan görememenin korkusunu yaşıyorlar, işte aşırı milliyetçiliğin içi boş bir kavram olduğu daha iyi anlaşılıyor ve bu düşünce artık bir fikir çöplüğü haline gelmiştir...
Yanıtla (0) (0)Evet Sayın MAVORTI, çok doğru anlamışsınız. İnsanlık tarihinin sınıflar veya akrabalar arası ilişkilerden ibaret olduüu fikrine karşı insanlık tarihinin milletler arası ilişkilerden yanı savaşlardan ibaret olduğunu işaret etmiştim. İnsanlık tarihinin veya milletler arası munasebetlerin arka planında topyekün milletlerin mücadelesinin yattığını söyledim. Bu pencereden baktığınız zaman medeniyetler veya sınıflar arasında ki barıştan söz edenlerin ne kadar yanıldıklarını ve yanlış adreslerde barışı aradıklarını sizlerde anlayabileceksiniz. İnsanlık tarihi hak ve batil diye iki çeşit milletin savaşından ibarettir. Hakkı temsil eden Türk milleti dün olduğu gibi bugünde batılın hedefindedir. Gelecektede hak ve batil arasında ki savaşın devam edeceğini ve ona göre hazırlıklı olmamız gerektiğini söylüyoruz. Birileri de bize inat hak ve batil arasında barış köprüsü olduklarını iddia ediyorlar. İşte biz bu iddia sahiplerine batilin en ileri karakolu olan Vatikanın Şövalyeleri diyoruz. Sanırım şimdi ne demek istediğimi birazda olsa anlamışsınızdır.
Yanıtla (0) (0)Sayın Fırat;
Yanıtla (0) (0)'İnsanlık tarihi, milletler arası savaşlardan ibarettir' demek, aynı zamanda tarihin 'sadece ve sadece savaşlardan ibaret' olduğu anlamına gelir. Siz gerçekten bunu mu kastettiniz yoksa bu, düşünmeden ve tartmadan öylesine yazılmış bir cümle midir merak ettim. Aydınlatırsanız sevinirim. ' Yine zatıalinize yakışan harika bir yazı yazmışsınız' türünden yorumlarla sizi 'gazlayan' kişileri 'yağlamaktan' vakit bulduğunuz bir zamanda sizden güzel bir açıklama bekliyorum. Saygılar, sevgiler.