GAZÂLİ’DE SEVGİ
Gazâli sevgiyi şöyle tanımlar: “ İnsanın kendisine mutluluk veren bir nesneye karşı meyletmesidir.” (İhya, 4, 312)
Bebeklik döneminde çocuk kendine en yakın olan ve onun tüm ihtiyaçlarını karşılayan annesine meyleder ve onu sever. Daha sonra oyuncaklara, oyuna, arkadaşlarına yönelir. Ergenlik döneminde karşı cinse yönelir. Gençlik döneminde aşk bacayı sarar. İnsan yaşlandıkça da bu sevgi yerini daha çok mal ve servet sevgisine bırakır.
Gazâli yine sorar: “ Biz başkalarını niçin severiz?”
İnsanın temelde beş sebepten dolayı başkalarını sevdiğini söyler:
Birinci sebep: İnsanın kendi varlığını ve varlığını sürdürmesine yardım eden unsurları sevmesidir. Bu sevgi fıtridir ve bütün canlıların tabiatında mevcuttur. Yaşama ve hayatta kalma sevgisidir. Aile, dostlar, servet ve sağlık gibi unsurlar yaşamın devamı ve kalitesi açısından sevilir; bunlar amaç değil birer araçtır.
İkinci sebep: İnsanın kendine iyilik yapanı sevmesidir. Bu, bencil bir sevgi çeşidi olup iyiliğin kesilmesiyle sona erer. Biz doktoru zatı için değil, hastalıktan kurtulmak için severiz. Para zatı için sevilmez, iş yapma gücü için sevilir. İnsan, sevdiğini ihtiyacı oranında sever.
Üçüncü sebep: İnsan menfaatsiz olarak da sevebilir. İnsan iyileri, kendine menfaati olmasa bile sever; bu da fıtri bir sevgi türüdür. Geçmişte yaşamış kahramanlar, günümüzde bize bir menfaati dokunmasa da iyi insanlar sevilir. Bunun tam zıddı olarak da zalimler asla sevilmez.
Dördüncü sebep: Güzellik ve iyilikten dolayı severiz. İnsan güzele ve iyiliğe meyleder. Güzel, gerek insan olsun, gerekse başka canlı ve cansız varlıklar, daima ilgi çekicidir. Bunun gibi iyilik de insan sevgisini celbeder.
Beşinci sebep: Seven ile sevilen arasındaki benzerlik ve yakınlıktır. Genç bir insan genç biriyle anlaşır, yaşlı yaşlıyla dostluk kurar. Hayvanlar bile kendi cinsleriyle ilişki kurar, farklı cinsler arasında saldırganlık baş gösterir. Siz hiç kargayla martının birlikte uçtuğunu gördünüz mü? İnsanları tanımanın biricik yolu, sevgilerini ve nefretlerini bilmektir.
Asıl sevgiye layık olan ise Allah’tır.
İnsanı yaratan O’dur. Yaklaşık yüz milyon sperm arasından insan olarak seni seçerek dünyaya getiren O’dur. Dünyada insana hayat sağlayan Allah’tır. Sevgiye de en layık Vedud (seven ve sevilen) olan Allah’tır.
İnsan kendine iyilik yapanı sever. Gazâli bunu şöyle örneklendirir: “ Varsayalım ki biri size bütün mal varlığını bağışladı. Bu şahsın size aslında bir iyilik yaptığını düşünmeniz doğru değildir. Bir kere bu şahsı ve onun servetini kim yarattı? Seni sevme duygusunu onun kalbine kim yerleştirdi? Veya iyilikte bulunanlara cenneti vaat ederek onları bu cömertliğe kim hazırladı? O zatın gönlüne bu iyiliğin kendisi için maddi ve manevi hayırlar getireceği düşüncesini kim getirdi? Bütün bunları şüphesiz Allah yerine getirdi ve gerçek iyilik sahibi yalnızca O’dur. Aslında kul sadece beşeri planda aracı olmuştur.”
Tarih boyunca iyi insanları yaratan O’dur. Varlıktaki güzellikleri yaratan O’dur. Leyla’yı sevip de onun yaratıcısını sevmemek cehalettir ve bedeli ağırdır.
Ne yazık ki, insanların birçoğu Rablerini menfaatleri için severler. Allah’ı zâtı ve cemali için sevenler azdır. Ya O’nu hayatlarında hiç devreye sokmayanlar, hep “ben” diyen benciller? İnsan çoğu zaman aldanan bir varlık! Öyleyse Rabbine secde et ve sevgini taçlandır!
Bu yaz döneminde Gazâli’nin meşhur eseri İHYA’yı okumaya çalışsak, belki de hayatımızın en önemli işini gerçekleştirmiş oluruz. Hatta okullarımıza İhya’dan seçme dersler konulsa ne güzel olurdu! İslam ahlâkını ve dolayısıyla insan ahlâkını nasıl gerçekleştireceğiz yoksa?
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT