GENÇ KIZLAR, TRAFİĞE ÇIKMADAN EVLENMEYİN!
Siyasetin yoğun havasından çıkıp biraz da sosyal hayatımıza bakalım. Elbette siyasete de kayıtsız kalamayız; çünkü hayatımızın her boyutunu düzenleyen odur.
Bugün sizlerle “trafik kuralları ve insanlık” adına sohbet etmek istiyorum:
Bir insanın, bir toplumun seviyesini anlamak istiyorsanız, trafiğe çıkın; bu meydan size bütün açıklığıyla insan ve toplum adına çok şeyler söyleyecektir. Okullarınızın eğitim durumu, ailelerdeki kültürel ve medeni algı, toplumun ahlak seviyesi, bireyin psikolojik duruşu… her şey trafikte ortaya çıkıyor, desem inanınız.
Arabası son model, üstü başı marka ile donatılmış, bakışları daima yukarılarda, sigarası püfür püfür bir genç, arabasını sürüyor. Siz de “enayiler” gibi kurallara uyarak direksiyondasınız. O genç öyle bir manevra yapıyor ki, bütün kuralları ihlal ederek önünüze geçiyor ya da arabanıza tosluyor. Önünüze geçerken bir de size bakışı var ki, firavunları bile ben böyle hayal edemiyorum! Ya size toslamışsa, yandınız demektir; haklı da olsanız fark etmez; çünkü o tapındığı lüks otomobil hasar görmüştür. Bela kaynıyor yani yollarda. (Aman ha, yolda haklı da olsanız bu tür magandalarla dalaşmayınız; çünkü onlar için hayat çok ucuz!)
Ben gençlerle sohbet ederken onlara şunları söylüyorum:
Evlenmek istediğinizde, tanıştığınız insanla gidip bir kafede sohbet edip zaman harcayacağınıza, en kestirme yolu tercih edin, onun kullandığı bir arabaya binin, yanınızda da biri olsun. O gencin araba kullanma biçimini, arabadaki duruşunu, kural ihlalini not edin; işte o genç hep odur. Sabırlı olup olmadığı, kul haklarına uyup uymadığı, haksızlığı günlük geçim kaynağı olarak belleyip bellemediği, sinirlendiği zaman neler söyleyip yapabileceği, yüzünün rengi, bileklerinin direksiyon simidini kavrayışındaki durumu, panik atak olup olmadığı, kızdığı zaman insanlarla diyaloğu ve bilmem daha neyi ve neyi orada görebilir, adeta bir emar çekmiş olursunuz.
Özellikle genç kızlar, trafikte kural ihlali yapan erkeklerle zinhar evlenmeyiniz; çünkü yarın aynı şekilde insanlık ihlali yapıp hayatınızı karartacaklar. Başkasının haklarına uymayan insanlar, bir gün sizin de haklarınızı ayakaltı edebilirler; çünkü bunun garantisi yoktur.
Evet, bir toplumun medeni olup olmadığı, o toplumun trafikteki duruşuyla doğru orantılıdır. Hani eskiler “ Arkadaşlık yolda belli olur.” derlerdi ya, atasözleri toplumsal hükümlerdir ve dedikleri doğru olan şeylerdir.
Şimdi, özellikle İstanbul’da, trafiğe baktığınız zaman, medeni duruşumuzun röntgenini çekiyorsunuz. Görünen nedir? Bu hasta yoğun bakımlık!
Aile, okul ve çevre eğitimin ana dayanakları. Hepsine tek tek baktığımızda görünen şeklin silueti net değil:
Bir anne, okula giden küçük yavrusuna, “ Al şu parayı, hepsini sen kendin için harca, birilerine verirsen döverim seni haa!” diyebiliyorsa, aile ortamında konuşulan şeyler beş duyuyu aşamıyorsa… orada yetişen çocuklar trafikte canavar olup karşımıza çıkmaz mı? Bu nesil, “sahip olmak için” var olacak, ama “olmak” diye bir derdi olmayacak. Araba da onun, yol da!
Bir eğitim, müfredatına kendi medeniyetinden değil de, yaban uygarlıkların dedikodularını medeniyet olarak çocuklarına sunuyorsa, buradan nasıl insanlar çıkacak? Batılı bir yazarı ve eserini anlattığınız veya okuttuğunuz gençleriniz, bu yazarın özel yaşamındaki sapıklığı gördüğünde, ruh dünyasındaki yıkılışları kim düzeltecek? ( Özel hayat demeyin, yapmadıklarını anlatandan daha aşağılık mahlûk yoktur.)Geçmişinize küfrettirerek büyüttüğünüz çocuklar, şimdi trafiği de işgal ederek gelip geçene küfrediyor, hatta silahlı saldırıda bulunuyorsa, bunun sorumlusu kim?
Sosyal çevre ise hak getire. Bulanık suyu bardağa doldurup içmek gibi bir şey. Bu nedenle hepimiz, özellikle gençlerimiz ruhî ishal içinde bulunuyor.
Arabamla yol alıyorum, bir genç, yol onun hakkı olmasına rağmen, gülümseyerek bana yol veriyor! Ne kadar duygulanıyor ve ona dua ediyorum; gelecek adına ümitlerim yeşeriyor.
Genç kızlar, trafik canavarlarıyla, yol magandalarıyla, kul hakkı tanımazlarla hayatınızı birleştirmeyin; iki dünyanız da kararır. Evlenmeden önce trafiğe çıkın ve “insan”ı orada arayın, pişman olmazsınız!
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT