GENETİĞİMİZİ BOZUYORLAR!
Karadeniz köylüleri bilirler. 35–40 yıl öncesini hatırlarım ben. Köyde yaşayanların yüzde doksanı tarım ve hayvancılıkla uğraşırdı. Kendi etini, sütünü, yağını, peynirini yapar, tarımını ekerdi. Etini, kavurmasını yapardı. Şimdi 300 haneli Ardeşen Yukarıdurak köyünde satın almak için beş kilo peynir bulunmuyor. Kimse hayvancılık yapmıyor, tarımını ekmiyor.
***
Mısır tarlalarımız olurdu. Çocukluğumuzun geçim kaynağı mısırdı. Bahçemizde her çeşit sebze ve meyve yetişirdi. Altın sarısı mısır ekmeğini kendimiz yapardık. Şehirden gaz, şeker, tuz gibi belli tüketim maddelerini satın alırdık. Kendi kendimize yetiyorduk. Hiçbir tohumun genetiği değiştirilmez, ne olduğunu bilmezdik. Atalarımızdan, dede ve babalarımızdan aktarılan tohumları kullanırdık. Her yıl yetişen mısır ve diğer ürünlerin tohumları saklanır, gelecek yıl toprağa ekilirdi. Karadeniz köylüsünde bu gelenek hala devam ediyor.
Buğday mı yetişmiyor bu ülkede? Pancar mı bulunmuyor? Pirinç, zeytin, patates, fasulye mi yok? Allah’ın bu millete lütfü olarak verdiği toprak ve suda ne ekerseniz coşuyor, verdikçe veriyor. Kendi kendine yeten dünyada yedi ülkeden biriydik. Şimdi ne oldu?
***
Dünya Bankası güdümlü yanlış IMF tarım politikaları yüzünden önce tarımı, sonra hayvancılığı bitirdik. Eski parayla toplam 600 milyon dolarlık kredi karşılığında 2003 yılında imzalanan ‘ARIP’ Tarımsal Destekleme ve Tarım Reformu Uygulaması Projesi kapsamında, tarım politikamızı yabancılara havale ettik. DMO’yu devre dışı bıraktık. Tütünü, fındığı ve her şeyimizi tarihe gömdük.
Şimdi de çikolatadan mısıra, meyveden sebzeye kadar her şeyin genetiği değiştiriliyor. Birkaç Amerikalı zengin olacak diye. Erken doğum ve kısırlık artacak. Kanser vakaları çoğalacak. Bağımlılık sistemi çökertiliyor. Üç nesilden sonra faturası ortaya çıkacak. Neden yapıyorlar bunu? Amerikalı zengin olsun diye. İsviçre, Yunanistan ve bazı Avrupa ülkeleri, Rusya dâhil genetiği bozulmuş ürünleri ülkelerine sokmuyorlar. Bu Avrupa Birliği’nin bizden istediklerinin tersini yapalım, Türkiye şaha kalkar.
Sevgili Karadenizliler;
Genetiği bozulmamış tohumlarınıza yastık altındaki altınlarınız gibi sahip çıkın, onları gelecek nesillere aktarın. Yüksek köy ve mezralardaki, mısır, fasulye, kokulu dikenli salatalık, kabak dahası elinizde ne varsa koruyun. Kurtuluşunuz ve nesillerinizin devamı, sağlığınız o tohumlara bağlı olacak. Bunu unutmayınız. Hayvancılığa önem verin, hiç olmazsa kendi ihtiyaçlarınız için bir iki hayvan besleyin.
Bunu mutlaka yapın. Dönüş köylere ve eski geleneklere olacak. Tabi bulabilenler için.
YAZIYA YORUM KAT