GERÇEK FİTNE NEREDE?
Milletin bekası için yola çıkanların ortak ve değişmez adresi olan MHP’de son günlerde istendik olmayan olaylar yaşanmaya başladı. Başarılı parti teşkilatları sorgusuz sualsiz tırpanlanıyor. Genel merkez sözcülerine göre yerel seçimlere hazırlıkmış görevden alınmalar. Bu bahane ve yalanlara elbette kuşlar bile inanmazlar. Seçim kaygısı olanlar eline değnek alıp yıllardan beri dava arkadaşlarını başka siyaset tarlalarına kovalamaktan vazgeçerler. Her nedense bizde bu işler hep tersinden olur. Mevcut yönetime muhalefet eden iller veya başka bir ifade ile söylemek gerekirse, bir önceki kurultayda Koray Aydın’a destek veren teşkilatlar kapatılıyorlar. Türk demokrasisinin omurgasını oluşturan bir siyasi partide yaşanan bu olaylara elbette hiçbir Ülkücü onay veremez. MHP yalnız yönetimdeki ekibin peşinden sürüklenen bir sürüler partisi değildir. MHP, bir davaya inananların, aynı hedefe kilitlenenlerin aksiyon hareketidir. Lider- Teşkilat- Doktrin terbiyemiz asla teslimiyetçilik diye anlaşılmamalıdır.
Ülkücü insan yeri geldiğinde sorgulayan, isabetli stratejiler üretmede bağlı olduğu teşkilata katkılar sunan üretken insandır. Her Ülkücünün herkes kadar konuşma hakkı vardır. Bu hak kısıtlandığında, farklı sesler ve talepler engellenip budandığında bu harekete en büyük kötülük edilmiş olur. Bugünkü Genel merkez kadroları maalesef son günlerde ki teşkilat kıyımı operasyonuyla söz konusu kötülüğü etmeye ısrar ediyorlar. Farklı sesleri fitne diye niteleyen bir zihniyet şimdi kılıcını eline almış ve kelle alma avına çıkmış bulunuyor.
Her zamandan daha çok birliğe, kardeşliğe, dayanışmaya ve yeni atılımlara ihtiyacımızın olduğu bu günlerde teşkilat içi kıyım hesapları düşmanlarımızı sevindirmekte, dostlarımızı ise derinden yaralamaktadır. Sayın Bahçeli ve ekibi göreve geldikleri günden beri Ülkücü Hareketin kimyasını bozma, harekete ömür vermiş elit kadroları hain, dönek, satılmış gibi nitelemelerle başka siyaset tarlalarına kovalamayı adeta tek görev olarak görmüşler. Rahmetli Türkeş’in tedrisatından geçmiş kır saçlı elit kadroları sistemli bir şekilde partiden göçe zorlamışlardır. Binlerce dava adamı partiden kovulmuş, binlerce ülkü devi çeşitli uydurma bahanelerle kenara itilmiş, adeta ülkücü hareketin omurgası kırılarak partimiz bugünkü hallere gelmiştir.
Kendilerine muhalefet edenleri fitne diye dışlayanlar maalesef bugün fitnenin odağı haline gelmiş, düşmanlarımızın bile bu harekete yapamayacağı tahribatı şimdi Devlet Bahçelinin etrafında ki ekip yapmaktadır. Ülkücü irade olup bitenleri kendisine has vakarı içerisinde izlerken, kitlesel olarak derin kaygılara ve şüphelere gark olmaktayız. Bu yapılanları bir Amerikan projesinin ayakları olarak değerlendirme noktasına gelip dayanmış bulunuyoruz. Her ne kadar ülkücü edebimiz bu tür ifadeleri ağzımıza almamıza izin vermese de bıçak kemiğe dayandığından artık seslendirmeden de duramıyoruz. Ağzımızdan çıkan her sert söylemin sebebi söz konusu ekibin yanlış tutumudur. Memleket ateş alıp yanarken bu milletin en son kalesi MHP’yi ateşe verenlere karşı hiçbir ülkücü susamaz. Bu yapılanlar densizliğin çok ötelerinde resmen delalettir. Kimi, kimler nerden kovuyor. İnsan kazanmak varken insan dışlamanın anlamı ve gayesi nedir? Bu hareket her gün budanarak silikleştiriliyorsa bizlerden susmayı hiçbir izan sahibi isteyemez.
Ülkücü hareket artık tavrını koymalı ve bu ekibi tavsiye etmenin yolunu bularak yeni ufuklara kanat çırpmak zorundadır. Bu gidiş hayra bir gidiş değildir. Bu gidiş parçalanmaya, erimeye, çözülmeye doğru bir gidiştir. Bu işin lokomotifliğini Genel Merkez kadrolarının yapması kahredici bir manzaradır. Sayın Bahçeli ve ekibinin gizli amaçları apaçık ortadadır. Bu ekibin görevi ülkücü hareketi ana misyonundan koparak global şartlara göre yeniden dizayn ederek uysal bir koyun sürüsüne dönüştürmekten başka hiçbir şey değildir. Yetsin artık bu ayak oyunları ve herkes eteğinde ki taşları ayıklasın bakalım. Sayın Bahçeli ve ekibinin amacı muhalefet cephesini partileşmeye zorlamak ve hareketi bölüp parçalamaya matuf hallerdir. Ülkücüler bu oyuna gelmeyecekler ve MHP demeye devam edeceklerdir. Allah doğruların yar ve yardımcısı olsun.
YAZIYA YORUM KAT
Önce Sayın Fırat’a teşekkür ediyor ve CHP nın de dizayn edildiği ve çözüm noktasında ortak akıl üretilemediği fikrine aynen katılıyorum. Saygılar sunuyorum.
Yanıtla (0) (0)Kur’an üzerine yemin etmek: Arkadaşlar yeminin dini yönlerinin ayrıntısına girmeyeceğim ama bugün mesele yemine sadık kalmamaktan kaynaklanıyor sen yeminine sadık kalmadıktan sonra neyin üzerine yemin edersen et sonuç vermez.
Laiklik konusunu hafife almayalım çok önemlidir. Toplum huzurunun temelidir din tacirlerinin propagandalarına aldanmayın biraz araştırın. Sonra eyvah para etmeyecektir benden söylemesi.
Benim kaygım laiklik falan değil. Benim kaygım bu milletin bekasıdır. Laiklik olmasa da bu millet var olur ama Türklük kavramı unutulursa babasını bilmeyen soysuza dönersiniz. Türk milliyetçiliği ile Bölücü Kürtçülüğü aynı terazide tartan ve her ikisini de ayaklarının altın alıp ezdiğini zanneden zihniyet benim alkışlayabileceğim bir zihniyet değildir. Ben bir Türk milliyetçisiyim elhamdülillah hem Müslümanım ve hemde Türküm. Bundan dolayı da Rabbime şükrederim. Benim bu değerlerime saygısı olmayana bende saygı duymam ve muhabbet kısırlığı yaşarım. Bana hakaret edene ben dua edecek kadar ermişte değilim. Benim kaygım hem kendimle hemde ülkemle ilgilidir. Korkuları gömeli yıllar oldu ama adamlığımızı bir türlü gömemedik. İnşallah benim içinde, ülkem içinde hayırlı olan olur.
Yanıtla (0) (0)Önce Dost takma adı ile yazan arkadaşıma, daha doğrusu Hikmet Sami Türk’ün söylediklerine bir cevabım olacak.
Yanıtla (0) (0)Ne demek laik ülkelerin parlamentosunda Kutsal Kitaplar üzerine yemin edilmez? Kuran üzerine yemin edilince Laiklik zedelenmez ancak Hikmet Sami Türk gibi insanların İslam’ın karşısına adeta bir Din gibi koyduğu sakat Laiklik anlayışı yıkılır ki bu anlayış yer ile yeksan edilmelidir. Bu gün AKP iktidarda ise bunda en büyük vebal Hikmet Sami Türk gibilerin anladığı ve dayattığı Laiklik anlayışındadır.
Evet! MHP bir şekilde sisteme eklemlenmiş ve bu amaç doğrultusunda dizayn edilmiştir. Ancak bu dizayn yeni değildir. Bu işlem 12 Eylül İhtilalinin hemen sonrasında başlamış ve Ülkücü İdeoloji Bozkurtçular-Üç Hilalciler gibi suni bir fikri provokasyon ile çatlatılmıştır. Özellikle hapishanelerde yatan ülkücüler bir şekilde cemaatlere yönlendirilmiş ve kendi ideolojilerini inkar eder duruma getirilmiştir. Mesela MHP kökenli bir partinin Ocakları PKK ile aynı şeyleri savunur hale getirilmiştir.
MHP’nin geleneğince kongrelerde lider değiştirmek yok. Son kongre gibi geniş ve güçlü bir muhalefetin olduğu kongre ise tarihinde yok. Ancak buna rağmen MHP’de değişim de mümkünüdür. Bunu yapabilecek aksiyoner kadrolara sahip tek parti de MHP’dir.
1000 Yıllık Anadolu Türk Birliği çatırdayarak yıkılırken “PKK-MHP çatışması olur. Memleket bir iç savaşa sürüklenir” uyutmaları ile Ülkücüleri sokaktan çektim politikası uygulayan MHP’nin mevcut kadroları kendilerine yüklenen misyona uygun davranıyor.
Eski Adalet ve Milli Savunma Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, anayasa taslağında milletvekili yemininin değiştirildiğini belirterek, "Bu gidişle yakında bu ant içme törenlerinde kutsal kitapların, örneğin Kur’an-ı Kerim’in meclis kürsüsüne konulup yemin edilme yoluna gidilirse, buna şaşmamak gerekir." dedi.
Yanıtla (0) (0)Bunun laiklik ilkesi ile bağdaştırılması güç bir ant içme biçimi olduğunu belirten Türk, şöyle devam etti: "Çünkü her insanın inancı kendisine ait ve kendi vicdan işidir. Ama burada laik bir devletin parlamentosunun üyesi, laik bir devletin bakanı olarak ant içecek. Bu gidişle yakında bu ant içme törenlerinde eğer kutsal kitapların örneğin Kur’an-ı Kerim’in meclis kürsüsüne konulup yemin edilme yoluna gidilirse buna şaşmamak gerekir. Gidişat böyle. Bunlar son derece kaygı verici gelişmeler. Bu AK Parti'nin hazırladığı anayasa taslağında yer alıyor."
Cihan
'' maalesef. Mesele ortaktır, kaygılarımız da ortaktır. Ancak çözüm noktasında ortak akıl henüz üretilememiştir.''
Sayın Fırat; üsteki kaygı, H.S.TÜRK E ait... neden kaygılandığını da anlatmış....alttaki kaygı ise size ait.fakat sizin kaygınızın ana kaynağını anlayamadım.yani kaygınız nedir?
Doğrulara asla kızmam. Doğru doğrudur. Biz yıllardan beri bu ülkede iktidar gibi muhalefetinde dizayn edildiğini yazıp durduk ama duyanlar olmadı. Sizin söylediklerinize aynen katılıyorum. Ancak; bahse konu yalnız revize olan MHP değildir. Cumhuriyeti kurduğunu iddia eden CHP de benzer şekilde kurgulanarak yedekte bekletilmektedir. Milletin uyanması durumunda bu defa CHP ile yola devam edilecek maalesef. Mesele ortaktır, kaygılarımız da ortaktır. Ancak çözüm noktasında ortak akıl henüz üretilememiştir. Katkılarınız için teşekkürlerimi ifade ediyorum.
Yanıtla (0) (0)