1. YAZARLAR

  2. Seyfullah FIRAT

  3. Günümüzün katmerli sahtekârları
Seyfullah FIRAT

Seyfullah FIRAT

Yazarın Tüm Yazıları >

Günümüzün katmerli sahtekârları

A+A-

İnsanlığın aldatılıp kandırılmasında, günümüz insanının zihniyet olarak tuzağa düşmesine veya şahsiyet ve karakter kayması yaşamasına sebep olan en önemli husus kavramlar kargaşasıdır.

Kötü niyetli olanların, milletimize düşmanca akıl oyunları kuranların saldırılarını bize yöneltirken kullandıkları en geçerli silahları bazı popüler kavramlar yanında yerine göre de dini kavramlar olmaktadır.

Kavramlar kargaşasının veya bu bağlamda kurulan küresel veya mahalli akıl oyunların arka planında hep batıl çevreler vardır. Bu noktada hakla batıl arasındaki cereyan eden kavgada Müslümanların en büyük zaafları batılın kalleşliği karşısındaki bizim mertçe ve insanca yaklaşımımızdır.

Batı dünyasının yakın geçmişine baktığımız da, kavramlar kargaşası sayesinde Hıristiyanlığın içinin nasıl boşaltıldığını, semavi bir din olan Hıristiyanlığın hak din olmaktan nasıl çıkarıldığını çok net bir şekilde görebiliyoruz.

Batı âlemindeki ebucehiller yalnız Hıristiyanlığın içini boşaltmakla kalmayarak; demokrasi, çağdaşlaşma veya insan hakları gibi konuları da ciddi anlamda istismar ettiler.

Batı dünyasında cereyan eden her çeşit sapmanın, her çeşit zihinsel ve inançsal kaymanın arka planında hep Vatikan ve Vatikan’ın şövalyeleri olmuştur.

Her türlü kürsel tezgâhın, her çeşit sapkınlığın ve her renkteki emperyalist niyet veya saldırının arkasında da yine hep aynı sömürgeci zihniyetler olmuştur.

Vatikan’ın kirli elleri asırlardan beridir İslam dünyasının içine kadar da uzanmış ve kavramlar kargaşası yoluyla Müslümanların zihinleri ciddi anlamda bulandırılmıştır.

Günümüzde birçok sözde din adamı veya sözde aydın kişiler bile Vatikan’ın şövalyelerinin etkisi altına girerek İslam fikriyatına zıt düşüncelerin ortaya çıkmasına sebebiyet vermişlerdir.

İslam âlimlerinin asırlardan beri tartışlıkları ve bugünde çok ciddi anlamda siyası amaçla kullanılan iki kavram vardır. Bunlardan birincisi “Darül İslam”, ikincisi ise “Darül Harp” tır. Bu konularda en doğru ve isabetli görüşleri ortaya koyan Müctehidin–i azamdır. Onun düşünce ve içtihatlarını bugüne kadar aşan bazı mütecavizler hariç hiç bir kimse olmamıştır.

Dini konularda ahkâm kesenlerin çok sağlam delilleri olması lazımdır. Bazı mücerret iddialar varsa bu iddiaların mutlaka ehil olan kimselerce sağlam delillere dayandırılması şarttır. İmam-ı Azam o zaman öyle demiş, şimdi şartlar ve mekan çok değişti, şimdi de benim cemaat liderim şöyle içtihat etti demeye hiçbir kimsenin hakkı olamaz.

Bugün birileri asırlardan beri bir İslam beldesi olan ve dünya yaşadıkça da İslam beldesi olmaya devam edecek olan bu memleketi “Darül Harp” ilan edip memleket düşmanlığına soyunuyorsa derinden düşünmemizin zamanının geldiğini artık idrak etmek durumundayız.

Bir memleketin “Darül Harp” ilan edilebilmesi için o memleketin gayrimüslimlerin istilasına düşmüş olması lazımdır. Şükürler olsun ki, bu ülke bağımsız bir ülkedir ve bugüne kadar da hiçbir zaman bu Müslüman millet düşman çizmesi altında esarete düşmemiştir.

Bu konuda enteresan olan husus şudur. Bugün bu ülkeyi “Darül Harp” ilan ederek memleket insanının çok büyük bir ekseriyetini “gayrimüslim” olarak görüp onların mallarını, ırzlarını, her türlü hak veya mal varlıklarını yağmalamaya karar vermiş olanların olmaları oldukça düşündürücüdür.

Şimdi bizim ifadelerimizden hiç bir kimse gocunmasın. Bugün bu ülkede bir takım sözde dinci geçinen çevreler bu ülkeyi “Darül Harp” olarak kabul ettikleri için olacak, Üniversite sınavlarına bile hile katacak kadar kendilerine hak verir olmuşlardır. Devleti çalmayı, imkânları kendi yandaşlarına peşkeş çekmeyi, kendilerinden olmayanları dinsiz imansız ilan edip onların her türlü insanı haklarına musallat olmayı dindarlık zanneden dinciler vardır.

İşte dindarlıkla dinciliğin arasındaki can alıcı fark bu noktada gizlidir. Dindar olan kimse Allah’la kul arasına hiçbir kimseyi sokmaz. Dinciler ise, bırakın bağlı bulundukları şeyh veya cemaat liderlerini araya sokma gafletlerini, sözde liderlerinin destekledikleri bir takım siyaset palyaçolarına da kutsiyet yüklemeye kalkmaları gerçekten çok şaşırtıcıdır.

Enteresan olan başka bir durum ise, bugün bu ülkeyi “Darül Harp” ilan edenlerin bu ülkenin bütün mal varlıklarını yabancılara satmada ve bu ülkede misyonerlerin karargahlığını yapacak olan onlarca kiliseyi açmada bir beis görmemelerdir.

Siyasal İslamcı anlayışın ülkemizi getirmiş olduğu bu nokta karşısında yüreği yerinden hoplamayacak tek bir samimi Müslüman bile düşünemiyorum.

Öyle ya. Siz bir tarafta bu ülkeyi “Darül Harp” ilan edip insanlarımızın haklarını gasp etmeyi bir ganimet hakkı olarak kendinizde göreceksiniz, diğer tarafta da bu ülkenin asırlık birikimlerini gayrimüslimlere tuz parasına satmada bir beis görmeyeceksiniz. Bu çelişki karşısında en sade Müslüman bile hadi be oradan demeden edemiyor.

Bu memleketi “Darül Harp” ilan edenler yalancı, soyguncu ve sahtekar olan çevrelerdir. Şükürler olsun ki bu memlekette yüz binlerce camimiz var. Bu memlekette cenaze namazlarımız kılınıyor, Müslümanlar her türlü ibadetlerini serbestçe yapabiliyorlar. Bu memlekette yasak olan insanlarımızın ibadetleri değil, ibadethaneleri veya dini motifleri birilerinin siyası amaçlarına malzeme etmeleri yasaktır.

Bu ülkeyi “Darül Harp” ilan edip yağmalamaya kalkmak ancak ve ancak bu ülkede Vatikan adına hareket eden karanlık odakların gayesi olabilir. Hiçbir Müslüman bu memleketin “Darül Harp” olduğuna inanmaz ve öz kardeşlerini gayrimüslim gibi görüp onların helallerine göz koymaz.

Uzun yıllardan beridir bir şeytan değirmeni dönüyor. Din adına çok yanlış fetvalar verenler de oldu. Zamanın birinde Yunan askerleri padişahımızın isteği üzerine topraklarımıza misafir olarak gelmişlerdir. Onlara karşı durmayın fetvası verilirken Yunanlılar Afyon’da bu milletin camilerini köylerden toplanan genç oğlan çocukların kerhanesine dönüştürmekteydiler.

Ve yine birgün sözde bir alımın huzuruna çıkıp Alevilerin bir malı elimize geçince ne yapmalıyız sorulduğunda o mallar sizin helalinizdir diye fetva veren zat, peki alevi kadınları elimize düşünce ne yapmalıyız sorduğunda da belinize kuvvet diyebilecek kadar Allah’ın dininden uzaklaşabilenler olmuştur.

İşte bütün bu acı gerçekler dinle oynandığında veya din birilerinin tekeline sokulup sömürü aracına dönüştürüldüğünde ortaya çıkmaktadır. Bu büyük günahı ne yazık ki bugün siyasal İslamcılar veya siyası ümmetçiler işlemektedirler.

Ne yazık ki, bugün bu ülkede kendi siyası görüşlerinden yana tavır koymayanlar, kendi mensup oldukları cemaatlere rağbet etmeyenler adeta kefere ve günahkâr ilan edilip her türlü insanı haklarının gasp dilmesine sakınca görmeyen bir mantık hâkim olmuş durumdadır.

Bütün yolsuzluklar, bütün kapkaççılıklar, bütün yalan ve dolanlar hep bu sakat mantık ve sapkın anlayışın gölgesinde kotarılmaktadır. Bu anlayış düşman istilasından ve saldırısından daha tehlikeli bir anlayıştır.

Bu noktada en büyük sorumluluk din adamlarına ve ülkeyi yönetenlere düşmektedir. Bu gidişat bir an önce kontrol altına alınmalıdır. Aksı halde toplum kimyamız tehlikeli boyutlara bozulacak ve en tehlikelisi bu gidişattan ne yazık ki, Anadolu insanının dini inançları zarar görecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
32 Yorum
  • Seyfullah FIRAT / 13 Eylül 2010 Pazartesi 13:00

    Keşke Seyfullah FIRAT yanılsaydıda SAYIN HARUN YİĞİT KARDEŞLERİMİZ GİBİLERİ HAKLI OLSALARDI. DÜN BİR BUGÜN İKİ, İLK DEMEÇTE SAYIN BAŞBAKANIMIZ FEDERAL MAHKEMELRDEN BAHSETTİLER. BEN ANLAMAKTA ZORLANDIM. HARUN EFENDİ MUTLAKA DOĞRU ANLAMIŞTIR. NE LAHANA NE TURŞUDUR BU LAFLAR HARUN EFENDİ.

    Yanıtla (0) (0)
  • harun yiğit / 12 Eylül 2010 Pazar 22:00

    Sayın yazar referandum bitti boyunun ölçüsünü aldın galiba. Artık yazarlık yaparak fikirlerini söylersin millete akıl vermeye kalkmazsın sanırım

    Yanıtla (0) (0)
  • Seyfullah FIRAT / 11 Eylül 2010 Cumartesi 19:41

    Aynı ülkede yaşiyor ve aynı ülkede aynı kaderi paylaşiyoruz. Her konuda düşüncelerimiz darmadağın olmuş durumda. Bunun sebeplerini tespit edemeden hiç bir doğruya ulaşamayız. Önce şu değişmez gerçeği işaret ederek işe başlamalızyız. Biz her şeyden önce sürü toplumu psikolojisini aşamadık. Elli yaşına gelmiş insanları halen sağolan babaları yönetiyor. Aile reisi bütün ailenin iradesine hükmedebiliyor. Cemaat lideri veya tarikat şeyhi koca bir kitleyi ardından sürükleyebiliyor. Millet ciddibir kopyacılık ve kolaycılık hastalığına yakalanmış. Tarkan veya başka bir sanatçı çıkıp her hangi bir konuda görüş ifade etse hemen milyonlarca insan peşin bir teslimiyet psikolojisi ile tereddeütsüz o düşüncelere alkış tutabiliyor. Bireyce ve özgürce düşünce vetasavvurlardan böylesine kopmuş olan bir toplumun ciddi bir zihinsel kayma yaşadığını iddia edebilmek için toplum bilimci olmaya bile gerek yok. Adamın birisi Bursa Osman Gazı, Kastamonuda Şeyh Şaban-i Veli, Rizede İpsiz Recep, Boluda Köröğlu, Diyarbakırda Ahmet kaya olabiliyorsa bizde dünya çapında Tiyatrocular var demektir. ADAMLAR DÜN SÖVDÜKLERİNE BUGÜN GÖZ YAŞI AKITABİLİYORSA BUNA PES DEMEDEN EDEMİYORUZ. Doksan derece kıvıranları görmeyen gözlerin kırk beş derecelik açıda kıvıran acemi dansozu diline dolamalarını bir aldanış olarak değilde resmen bir bağnazlık olarak anlamak zorundayız. Allah aşkına, bu ülkede dönen dolaplar eskiden beri hep ayni dönderilmiştirç döndüren ustalar hep aynııdır ve değişen değirmenin hamallarıdır. Bugünkü değirmenin işçileri geçmişte kilere göre çok daha güç ve kudretlidirler. Çünkü şeyatn değirmeninin arkasında ki büyük şeytan en dolgun açık çeki ve desteği bugünkülere vermişlerdir. Bu değirmen dönmeye devam edecek. Dünkü su taşıyıcılar nasıl ki bugünkülerle çöpe gittiyse bugünkülerde gelecekte gelecek yenilerle yer değişerek çöpegidecekler. Biz bu Tiyatroyu seyretmekten elbette bir gün bezeceğiz ve kendi tiyatromuzu kendimiz yazacağız. Ben o günün özlemiyle tutuşan sağlam kalabilmiş gönüllerin bu memleketi yeniden ısındıracağına inaniyorum.

    Yanıtla (0) (0)
  • TİMİSİVAT / 10 Eylül 2010 Cuma 18:17

    kılıçdar, teke tek fatihin programında:
    Soru yağmuru var ama en yoğun gelen soru şu, Kemal Bay karşı ama Kemal Bey Dokunulmazlıklar kalkarsa evet diyeceğim dedi. Madem o kadar kötü, nasıl evet diyecek?
    Söylediğim 'dokunulmazlıklar da kalkalrsa evet deriz' şeklindeydi. İçinde YÖK'te olsun, başka değişiklikler de olsun o zaman evet deriz dedik. Biz eskiden beri dokunulmazlıklardan bahsediyoruz. Kürsü dokunulmazlığı olsun tabiki, milletvekili kendini açıkça ifade etsin ama yolsuzluklara karşı ulaşılabilir olsun.

    BU KADAR YALPA VURAN BİRİNİ GÖREN VARSA HAYIR VERSİN!!!

    Yanıtla (0) (0)
  • yuceltanay / 10 Eylül 2010 Cuma 01:53

    MHP limisin ? seni tanımıyoruz. Mhp kimseyle kolkola değil ama Akp gençleri dağlara çağiran kürdistancı şivan perverle elle, aponun ablasıyla kolkola çünkü oda evet diyecek nerde marksist liboş var hepsi akp anayasasına evet diyecek. başbakanın diyarbakır konuşmasına bakın kimlerden evet istediğni anlarsız. Konuşması Kürtçülükten sabıkalı pkk sempatızanlarını saymakla başladı , Musa anter, vallah apoyu özledim diyen ahmet kayayı ve BdpLi taraf yazarı orhan miroğlunu işte gerçek ortada Mhpnin hayır demesi için birçok nedeni var ama Akp kürtçülerle ve marksist dönek ve ulusalcı olmıyan Birçok solcuyla aynı kulvarda yürüyor.bir yazıyı kopyalamışsın birkaç yere aynı yorumu yapıştırmışsın.senin bol kopyaladığın yorumların bizi etkilemez.

    Yanıtla (0) (0)
  • çemen / 08 Eylül 2010 Çarşamba 10:49

    Nur fazla düşünmeden hayır diyeceklerini ifade ettiler. Bence düşünerek evet demek düşünmeden hayır demekten çok iyidir. Seçmenler iyi düşünsünler zira düşününce hayır için bir gerekçe kalmıyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • nur / 07 Eylül 2010 Salı 11:50

    Anasını alıp sandığa koşanlar orada çirkin ağızlara en iyi dersi verecekler,fazla düşünmeden Hayır diyeceklerdir.Birileri hiç ihtimal vermiyorum desede. Sanırım o birileri anasını alıp gitmeyi kendisine yakıştırıyor.ayrıca etiketlemeyi de en iyi yapan o yorumcu insanları evet vermezlerse andaval mı mandaval mı ne yerine koyuyor,aynı Recepvari üslup.artık bu terbiyesizlikleri çekemeyeceğim için hayır.artık bu seviyesiz insanların yönetimleri ve aldıkları ne tür kararlar olursa olsun mutlak bir artniyet besledikleri ortaya çıktığından bunları içime sindiremeyeceğim için HAYIR,artık kendi villaları eşlerinin villaları ,çocuklarının villaları gibi seviyesiz tartışmaların içinde ezilen vatandaşın sadece dizilere gömülmesini midem kaldırmayacağı için hayır.alınterimin sömürülmesini istemediğim için hayır.adamkayırıcılığa HAYIR.

    Yanıtla (0) (0)