HÂMANLAR NE KADAR ÇOK DÜNYAMIZDA!
Hz. Musa bir gün Firavun’a giderek ona dedi: “Benden bir öğür duy ve öğüt gereğince hareket et de karşılığında dört fazilet, dört iyi huy sahibi ol.”
Firavun merakla o dört öğüdün ne olduğunu Hz. Musa’dan sorunca, Hz. Musa dört öğüdü Firavun’a, “Önceden Allah’tan başka mâbud yoktur diye açık olarak Allah’ın birliğini kabul et.”dedi.
Firavun, “Ey Musa, bu inanca karşılık bana vereceğin o dört şey nedir; onları söyle.” deyince, Hz. Musa ‘da dört şeyi açıkladı:
“O dört lûtfun birincisi; bedeninde daima bir sağlık ve afiyet bulunur, hastalıklar senden uzak olur.
İkincisi; öyle bir uzun ömür elde edersin ki, ecel bile senin uzun ömründen çekinir.
Üçüncüsü; dünyada ve ahirette düşmandan arınmış devlet ve saltanata erişirsin, her türlü korkudan kurtulur, emniyet içinde yaşarsın.
Dördüncüsü; genç kalırsın, saçların katran gibi simsiyah durur, yüzün ise erguvan gibi pespembe kalır.”
Firavun bu söylenenler karşısında biraz yumuşadı ve karısı Asiye’ye, Hz. Musa’nın bu sözlerini açtı. Hz. Asiye inançlı bir kadındı ve Hz. Musa’nın bu teklifini kabul etmesi için kocası Firavun’u cesaretlendirdi. “O kerem sahibi Allah, Hz. Musa’nın ağzıyla seni öyle bir lûtfa çağırdı ki, nasıl oldu da neşenden yüreğin erimedi.” dedi.
Asiye’nin bu teşvikleri üzerine Firavun dedi ki: “ Bunu Hâman ile de konuşayım, ondan da bir akıl alayım; çünkü padişahın vezirlerin görüşünü alması gerek.” diye düşündü.
Firavun, Hz. Musa’nın tekliflerini veziri Hâman’a açınca (Hâman da Firavun cinsindendi.) Hâman: “ Sen bütün dünyayı emrinin altına almış kudretli bir kralsın. Dünya kralları senin kapının eşiğini sevinerek öpüyorlar. Şimdiye kadar herkesin mâbudu idin, herkes sana secde ediyordu. Bundan sonra kulların en değersizi mi olacaksın?” gibi Firavun’u övücü, Hz. Musa’yı alçaltıcı sözler söyledi. Firavun da veziri Hâman’ın sözlerine kanarak, Hz. Musa’nın teklifini kabul etmedi.
Hâman bu kötü ve sapık sözleri ile Firavun’un yolunu kesti; devlet ve mutluluk lokması Firavun’un ağzına kadar gelmişken, danışman adeta onun boğazını keserek yutmasına engel oldu. Hz. Musa, Firavun’a: “ Allah sana bu lûtufları nasip etmemiş.” dedi. (Mevlâna’nın Mesnevi’sinden kısaltarak aldım.)
Hakikatin mevsimi olmaz. O her yerde ve her zamanda taptaze durur. Aile reisisiniz ve eşiniz de sizin veziriniz. Vezir hak ehli değil de nefsinin kurbanı ise Firavun’un akıbeti sizi de bekliyordur. Veziriniz, Asiye imanı ve şuurunda ise ne âla, iki dünyanız da kurtulur.
Hayatın her safhasında aynı durum geçerlidir. Bir devlet başkanının birçok danışmanı olur. Danışmanların gözleri ve gönülleri nefislerine, şana, şöhrete dönük ise, halkın başına adeta pislik yağar. Devlet aklının (danışmanlar) vahiyle aydınlanmadığı yerde, halk karanlıktan aydınlığa çıkamaz. Dünyada etkilenmeyecek bir fert yoktur; bu etkiyi en yakınları gerçekleştirir. Devletin başına geçenlerin birinci görevi, kendilerine bilgi ve irfanla donanmış danışmanlar seçmek olmalıdır. Akıllı bir liderin birinci vazifesi, kendisine irfan ehli danışmanlar seçebilmesidir. İrfansız bilgi, Hâman gibi danışmanların işidir ve sonuç uçurumdur. İrfan; bilgiyi hak yolunda kullanma sanatıdır.
Dünyayı yönetenler, devletlerin başında olanlar değil, “derin devlet” dedikleri danışmanlardır. Allah inancı tam oturmamış, ahiret inancı tam netleşmemiş insanlar dünyanın başına geçerlerse, dünyada huzur ve mutluluk aramak boşuna çabadır; lağım kuyusuna düşenler nefes almakta zorlanırlar.
Dünyada en başarılı olanlar kimlerdir? Allah’ın rızasını ve dolayısıyla cenneti kazananlardır. Hani bir söz vardır ya: “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın var. “diye. Aslında bu söz şöyle olmalıdır: “ Her başarılı insanın arkasında bir hakikat ehli vardır.”
Allah’ın ayetlerine karşı Hâman kesilenler, yarın iktidar olduklarında Firavunları başımıza tebelleş edeceklerdir. Hz. Musa ferasetiyle hayata bakanlar buna asla izin vermeyeceklerdir.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT