Hepsinin Arkasında Aydın Doğan
"Bu memlekette bazı işadamlarına büyük haksızlıklar yapılıyor, bu haksızlık ve kötülüklerin arka planında daima Hürriyet Gazetesi ve patronu var"
Serdar Turgut/Akşam
Gerçekler Nihayet Ortaya Çıkıyor
Biz yıllardır gerek yazılarımızla gerekse haberlerimizle bu memlekette bazı işadamlarına büyük haksızlıklar yapıldığını, bu haksızlık ve kötülüklerin arka planında daima Hürriyet Gazetesi ve patronunun durduğunu anlatmaya çalışmıştık.
Onlar her defasında bizim gerçekler ortaya çıksın isteğimize karşılık olarak bunun bir medya savaşı olduğu yalanını ortaya atıp meseleyi örtbas etme yoluna gitmişlerdi. Halbuki bizim uğraşımız sadece Çukurova Holding'in sahibi Mehmet Emin Karamehmet'in uğradığı haksızlıkların hesabını sormak amacını gütmüyordu.
Tanımladığımız haksızlık sistemi tek bir gazete ve patronunun eline istediği kötülüğü yapmasına fırsat tanıyarak asıl Türkiye'ye büyük kötülük yapmaktaydı. O dönemlerde kurulmuş olan hükümet-medya arasındaki ahlaksız ilişkinin Türkiye'ye hem siyasi hem de ekonomik maliyeti çok çok fazla oldu. O ahlaksız ilişkinin tam göbeğinde bulunan gazete ve patronu, büyük pişkinlikle sanki kendilerinin hiç sorumluluğu yokmuş gibi ahlak dersleri filan vermeye çalıştılar. Yıllardır, alışmış kudurmuştan beterdir lafını doğrularcasına eski alışkanlıklarını AKP döneminde de devam ettirip ahlaksız ilişkiler kurmaya çalıştılar. Baktılar hükümetten yüz bulamıyorlar o zaman da gazetelerinde siyasi saldırıya geçtiler.
Türkiye bunlardan bıktı, tiksindi. Güya bir yandan da gazeteciler bunlar. Halkın nabzını tutmaları ve kendileri hakkında insanların neler düşündüğünü bilmeliler değil mi, ama yok bilmiyorlar. Sabrı çoktan taşmış halkın suratlarına tükürmek için fırsat beklediğini göremiyorlar.
Dün yıllardır anlatmaya çalıştığımız büyük haksızlıkla ilgili belgeleri YENİ ŞAFAK Gazetesi'nde görünce içimiz biraz rahatladı. İddianameye giren belgelere göre 2002 yılında ahlaksız ilişki çemberine düşmüş insanlar ner yapmış? Dış çevrelerle de bağlantılı olarak dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ı ve Kemal Derviş'i de kucaklarına alarak sadece iş ve Türkiye'ye fayda yaratmak için çalışmakta olan Çukurova Grubu'nun çok büyüyüp güçlendiğini, buna izin verilmemesi gerektiğine karar vermişler. Grubun elinde olan Pamukbank'a el konulması sürecini başlatmışlar. Bu ahlaksız ve hiçbir makul gerekçeye dayanmayan bu karar, acımasızca uygulamaya konulmuş. Başbakanın talimatıyla ellerine güç verilen bürokratlar, gazeteyi durmadan arayıp yapılacak işlem için destek haber yapılmasını istiyorlar. Onlar da desteği veriyor. Bir insanın kişiliğine, iş ahlakına tamamen ahlaksızca saldırılar başlıyor. Bankanın elden alınmasını haklı çıkarmak için hortumcu tanımlaması yapılıyor. Sonunda yıllardır emek verilerek kurulan ve bir noktaya getirilen banka, sahibinin elinden alınıyor. Ne kadar mide bulandırıcı, tiksindirici işler değil mi?
Bu korkunç düzen ve entrikayı herkes kalbinde hissediyordu ama düne kadar bu kadar net ispatlanamamıştı bu.
Tanıdığım için, patronum olduğundan biliyorum Mehmet Emin Karamehmet yıllardır o dönemde atılan iftiranın ve yapılan haksızlığın acısını çekti. İnsanlar Karamehmet'i kalplerinde çoktan aklamışlardı ama haksızlığın acısını söndürmek mümkün olmadı. İnsana iftira atan operasyonlar düzenleyen ahlaksızlar, isterdim ki dün biraz utansınlar ama bunun mümkün olmadığını biliyorum. Çünkü gözleri dönmüş durumda onların, utanma duygularını da kaybetmişler.
Bu gelişmelerden bir ders de çıkarılması lazım. Hiç kimsenin yaptığı kötülükler yanına kalmıyor. Daima bir gün, hesap mutlaka soruluyor. İsterseniz buna ilahi adalet deyin, isterseniz başka şey gerçekler mutlaka ortaya er veya geç çıkıyor. Bugün aynı şekilde davranmaya çalışan, ellerine verilen güç nedeniyle gözü dönmüş biçimde kötülükler yapan bürokratlar, bu yaşananlardan ders çıkarmalı ve kendi yaptıklarının hesabının da er veya geç sorulacağını anlamalılar. Buna göre dikkatli ve düzgün davranmaya bir an önce başlamalılar.
Gerçeğin ortaya çıkmaya başlaması bize huzur verdi, içimiz rahat başımız dik, işimize bakacağız biz. O kötü insanların kafası yere eğilmiş olması gereken suratlarını bile görmeye tahammülümüz yok.
Bu konuda bir ilahi adalet mekanizmasının da çalıştığına inanmaya başladık. Çünkü haksızlık yapılmış insan, bugün kendi kullandığı mütevazı arabasıyla Türkiye'nin her yanına gidebilir, başı dik olarak halkın içinde dolaşır ve sevgi görür. Diğeri yaptığı kötülüklerin ağırlığı altında ezilir daima, yürümeye çıksa yanında onlarca silahlı korumalar filan olur. Bu kadarı bile yetebilir bazen insana.
HABERE YORUM KAT