HES yerine rüzgar enerjisi
Karadeniz'de hidroelektrik santrallerinin yerine Rüzgar enerjisinden faydalanılarak santral kurulması gerektiği iddia ediliyor.
ERSEN KÜÇÜK
Karadeniz Çevre Derneği Başkanı Yaşar Yeğen, Doğu Karadeniz Bölgesi'nin yüksek dağlık bölgelerinin rüzgar enerjisi bakımından oldukça müsait durumda olduğunu söyledi.
Yeğen, rüzgar enerjisinin daha çok elektrik enerjisi üretiminde kullanıldığını ve Avrupa'da 5 milyon insanın temel gereksinimlerini karşılayacak düzeyde elektriğin bu yöntemle üretildiğini belirtti. Bu yönden bakıldığında rüzgar enerjisinin Avrupa'da ciddi bir sektör olmaya başladığını ifade eden Yeğen "Rüzgar enerjisinin Avrupa'da toplam enerjideki payı yüzde 2'dir. Danimarka'da sektörde 8 bin 500 kişi çalışmaktadır. Dünyada bu rakam 70 bin kişidir" dedi. Rüzgar enerjisinin birçok açıdan ciddi bir alternatif enerji kaynağı olduğunun altını çizen Yaşar Yeğen, sözlerine şöyle devam etti: "Sulama tesisleri, uzak dağ evleri, telekomünikasyon santralleri ve şehir şebekesi alanlarında rahatlıkla kullanılabilmektedir. Sistemin yapım sırasında kullanılan enerjiyi amorti etmesi 3 ay gibi kısa bir süredir. Maliyetini amorti etmesi ise 5-7 yıl sürebilmektedir. Buna rağmen önemli bir dezavantajı rüzgar türbinlerinin fazla gürültülü çalışmasıdır. Bu nedenle yerleşim yerleri yakınlarında pek kullanılmamaktadır."
Rüzgar türbinlerinin yerleştirildiği alanların hava akımları açısından iyi seçilmesi gerektiğine dikkat çeken Yaşar Yeğen, "Bunun için uzun meteorolojik gözlemlerden sonra aday bölgelerin rüzgar atlasları oluşturulur. Ülkemizde de bu alanda çalışmalar yapılmıştır. Fakat kullanımın bir kısmı pilot çalışmalardır. Üretilen enerjinin miktarı 100W ile birkaç MW arasında değişmektedir. 2002 yılında dünya rüzgar enerjisi üretimi yaklaşık 31 bin MW'dır. Almanya 13 bin MW'lık üretimle Avrupa kapasitesinin
yaklaşık yüzde 40'ına sahiptir" diye konuştu.
Yeğen, Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynakları politikalarının genelinde belirsizlikler yaşandığını ifade ederek şu önerilerde bulundu: "Bu yaklaşım belirli ve takip edilen bir rüzgar enerjisi politikasının da olmaması sonucunu doğurmaktadır. Halbuki enerjide uzun vadeli bir planlama yapılması zorunludur. Değişik enerji kaynaklarının birim yatırım maliyetleri karşılaştırılırken, çevresel ve toplumsal etkileri de dikkate alınmalıdır. Bunun için, üretim maliyetlerinde son birim maliyeti yerine alternatif maliyetlerin göz önüne alınması daha doğru olacaktır. Rüzgar enerjisi santralleri kurulmasının ilk aşaması olan uzun dönemli rüzgar değerleri ölçümü, tüm projeyi etkilemesi açısından çok büyük bir öneme sahiptir. Standartlara uygun ölçüm cihazları ile uygun şartlarda veri toplama ve değerlendirme işlemlerinin yapılması kapasite tahminlerindeki hatayı en aza indirecektir. Özellikle rüzgar potansiyelimizin yoğun olduğu Doğu Karadeniz Bölgesi'nde üniversitelerimizin bu alanda araştırma geliştirme çalışmaları desteklenmelidir. Büyük çoğunluğu ithal edilen türbinlerin öncelikle belli donanımlarının ulusal imkanla yapılması için bu gereklidir. Sektörle ilgili yurt dışındaki politikalar, teknolojik gelişmeler ve uygulamalar yakından izlenmeli, ülkemiz açısından olumlu olabileceklerin ulusal rüzgar enerjisi politikamıza katkısı sağlanmalıdır."
HABERE YORUM KAT