HOLLANDA’YA TEŞEKKÜR MÜ ETSEK!
Avrupa’nın ve onun küçük bir parçası olan Hollanda’nın bize karşı takındıkları olumsuz tavrı hep beraber gördük. Bu itibarla uyanamayan bazı kesimlerin uyanmasına vesile olmuştur, düşüncesiyle, gelecek adına bütün bu olup bitenleri hayra da yorabiliriz.
Avrupa ırkçıdır; kendinden olmayanları adam yerine koymaz. Sömürücüdür; bugün ayakta kalabilmesinin nedeni, dünyada az gelişmiş ülkeleri sömürmesindendir ve bu nedenle de zalimdir. Hak ve hukuk tanımaz; hak, güçlü olanındır. Teknolojiyi, gücünü pekiştirmek ve dünyayı sömürmek için kullanır. Korkunç derecede mutaassıptır; kendi değerleri dışında hiçbir hakikat kabul etmez. Demokrasi, onun için bir oyundur; az gelişmiş ülkeleri onunla uyutur ve soyar.
Merhum Mehmet Âkif, görevli olarak gittiği Berlin’de yaşadığı bir olayı şöyle anlatır:
“ Gece otelde kalıyordum. Geç vakitlerde, cadde ve sokaklardan sesler yükseldi. Pencereden baktım, halk çılgınca eğleniyordu. Merakla caddeye indim ve neler olup bittiğini sordum. Aldığım cevap dehşet vericiydi: “ İngilizler, Mısır’ı Osmanlılardan almışlar!” “Peki, ama biz sizinle müttefik değil miyiz?” Cevap bu sefer daha dehşet verici olarak geldi: “Ama biz Hristiyanız ve İngilizler de Hristiyan; kardeşlerimizin zaferini kutlamayalım mı? Müslümanların zaferini mi kutlayacaktık?”
Ve Âkif devam ediyor:
“ Almanya hükümeti bize dedi ki: “ Bizim Meclis-i Mebusan’ımızdaki Katolik mebuslar (milletvekilleri) kıyamet koparıyorlar. Almanlar gibi mütemeddin (medeni, görgülü) bir millet nasıl olur da Müslümanlar gibi, Türkler gibi vahşilerle ittifak ediyorlar? Bu bizim için zül değil midir? diyorlar. Aman, makaleler yazınız, biz onları Almancaya tercüme ettirelim. Ta ki Müslümanlığın da bir din, Müslümanların da insan olduğu, bunların nazarında taayyün etsin(ortaya çıksın).” ( Mehmet Âkif, Hayatı ve Eserleri, Eşref Edip, s.90 )
Altmış yıldır AB yolunda resmen bizi kullanıyorlar. Avrupa bir Hristiyan topluluğudur ve Hristiyan olmayanları eşit haklarla kendi içlerine almazlar. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra gelişmişlik düzeyleri az olan nice devletleri aralarına aldılar, ama bizi almazlar; nedeni işte bu, biz Müslümanız. İçimizdeki Avrupalılar bunu anlamazlar, ya da onlara kul, köle olmamızı canı gönülden isterler; yeter ki Avrupalı olalım! İkinci Meclis’te, “Hristiyan olalım, hem de Katolik!” diye Meclise 80 imzalı önerge vermemişler miydi? Mehmet Âkif, İstiklal Marşı’nda “ Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.” dedi diye, 1925 yılında, yeniden İstiklal Marşı yazma yarışması açmamışlar mıydı?
Bugüne kadar her dediklerini yerine getiren yönetimler gelip geçti ve onlarla büyük problemler yaşamadık. Ne var ki, bir türlü de kendimiz olamadık yahut kendimiz olmakta zorlandık. Bugün artık “yerli ve milli” olmak için gücümüz var ve her şeyden önce de bu bilinç epey zamandır içimizde yer etmiş bulunuyor. Bundan sonra daha çok üzerimize gelebilirler, ama aradıklarını değil, kahrolacaklarını bulacaklardır.
Türkiye, uzun zamandır kendi medeniyetinden kopuşun ızdırabını, boşluğunu yaşıyor. Şimdi kendi medeniyetiyle buluşmanın heyecanı ve acemiliği var. Bu arada kurucu “müstağripler”in feryadı da artık içimizde kıyametler koparamıyor. Bir de zamanın ruhu “yerli ve milli” olandan yana gözüküyor. Az çabayla çok şeylerin yapıldığı zamanı yaşamaktayız. Bahar gelince filizler taşın üzerinde bile boy atıyor. Ümitvarız, çok güzel günler bizleri bekliyor inşallah. Bölük bölük insanların “Ben de Müslüman milletindenim, İslam medeniyetindenim!” diye koşuşacağı günleri göreceğiz. Ölüm sonrasını düşünenler için bundan başka kurtuluşun olmadığı aşikâr değil mi?
Hollanda, Avrupa’nın habis urunu patlattı; teşekkür mü etsek!
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT