Hukuk devleti mi yoksa kanun devleti miyiz?
Demokrasi kavramının ülkeden ülkeye farklı yorumlandığına çok kere şahit olmuşuzdur. En katı ve despot rejimler bile kendilerini demokrasi ambalajı altında kamufle ederler.
Atatürk Türk milletinin doğuştan demokrat olduğunu söyler ve bu millete mensup olmaktan dolayı da kendisini bahtiyar sayar.
İslamiyet öncesinde atalarımız; ‘töre konuştuğu yerde hakan susar’ demişler ve önemli kararları kurultaylarda almışlardır. İslamiyet ile müşerref olduktan sonra da; ‘şeriatın konuştuğu yerde sultan susar’ denilerek dünya milletlerine bu alanda örnek olmuş bir milletiz.
Atatürk; ‘hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ diyerek demokrasi kültürümüzü millet iradesiyle taçlandırmıştır. Bütün bunlara rağmen, dünya milletleri gerçek demokrasi alanında merhaleler kat ederken bizde her ne hikmeti varsa pek bilinmez her gelen yeni iktidarlar demokrasi kavramının içini kendi kafalarına göre doldurmayı demokratlık zannederler.
Demokrasimizin önüne maalesef bir yığın engel koymuşuz. Bunlardan en barız olanı darbe anayasalarıdır. Milleti sürekli bir şekilde değnekle kovalamayı kendi otoritelerini tesis etmek için şart olarak görenler, kanun devleti olmanın ötesine geçerek hiçbir zaman hukuk devleti olmamıza izin vermediler.
Kanun devleti olmak başka şey hukuk devleti olmak çok daha başka bir şeydir. Bugün bu ülkede cezaevleri insanlarla tıka basa doludur. Uganda gibi ülkelerde bile tutuklu insan sayısı mahkûm insan sayısının yüzde on yedilerine tekabül ederken, bizim sözde üstün demokrasimizde tutuklu insan sayısı mahkûm sayısından çok daha fazladır.
Bugün ceza evlerinde kader mahkûmu olan insanların yüzde kırkı hükümlü, yüzde altmışı ise maalesef tutukludur. Bizdeki bu rezalet durum dünyanın en despot rejimlerinde bile böyle değildir.
Bizim nasıl bir kanun devleti olduğumuzu, hukuk devleti olabilmek için daha çok ekmek yememiz gerektiğini son seçimler sayesinde bir defa daha görmüş oluyoruz. Siyasi irade yargıyı istediği gibi yönlendirebiliyor veya yargı mercileri içtihat yaparken bir birinden çok farklı içtihatlarda bulunabiliyorsa, orada hukuk devletinden bahsederken birkaç defa yutkunmalısınız.
Bizim mahkemelerimiz verdikleri her kararda, Türk milleti adına karar verdiğini söyler. Ancak gelin görün ki, milletin seçtiği milletvekilleri hakkında karar verilirken, millet iradesi hiçe sayılarak kararlar verilebiliyor. Burada karar veren yargıçlar kanunlara göre karar verdikleri için haklıdırlar. Çünkü kanun öyle söylüyor. Aksı bir karar vermeleri durumunda ‘bu insanlar neden yıllardan beri içeri tıkılmışlar?’ diye sorulacak bir soruya verebilecek cevap bulamazlar,
Evet, Türkiye hiçbir zaman bir hukuk devleti olamamıştır ve hep kanun devleti olmuştur. Bundan dolayıdır ki, bugünkü çelişkileri yaşıyoruz ve kendi altımıza dinamit yerleştiriyoruz.
Üstün demokrasi sevdasından bahsedenlere gülüyorum ve hiç de inanmıyorum. Üstün demokrasi sevdası olanlar kendilerine gelince hım, başkalarına gelince hum edemezler. Millet iradesinden bahsedeceksiniz, diğer bir taraftan da milletin onay verdiği insanları kodeslerde çürüteceksiniz. İşte buna bırakın üstün demokrasi denmesini buna demokrasinin komşusu bile denemez.
Hiçbir kimsenin bu işlerde iktidarın bir payı yoktur demesine ben şahsen inanmam. Koca bir orduyu dize getiren, her dilediğini dilediği gibi yapan, kurumları hiçbir ayrım yapmadan tepeden tırnağa varıncaya kadar hizaya getiren bir iktidar yalnız YSK’yı mı hizaya getirememişler? İşte buna ben değil kargalar bile inanmaz.
AKP iktidarı bu oyununu çok iyi oynuyor. Şu anda bütün siyasi partiler yeni bir Anayasa yazmak için iktidarın yanında yer almak zorundadırlar. Ya da seçilen ve tahliye edilmeyen arkadaşlarından vazgeçecekler. Çünkü bu problemi ancak mecliste yasa değişikliği yaparak aşabiliriz. Aksı durumda Allah korusun çok ciddi sıkıntılar yaşamaya, yeni acılar tatmaya ülke olarak gebeyiz.
Ben bir Türk milliyetçisi olarak bölücü PKK örgütünün siyasallaşmasına karşıyım. Buna rağmen, bu ülkede YSK birilerine seçime girme hakkı tanımış ise ve bu kişiler milletten onay almışlar ise bu insanların önünü hiçbir şekilde kesemezsiniz. Bu insanlar TBMM’ye girerler ve orada hak ettiğiniz çalımları da sizlere atarlar.
Bugün birileri terör örgütü yandaşı diye ceza evine konmuştur. Buna hiçbir itirazımız da yoktur ve alkışlıyoruz. Peki; bahse konu terör örgütünün çete başıyla görüşmeler yapan, uzlaşma yolları arayanlar acaba bu kanunlara göre suç işlemiş olmuyorlar mı? İşte bizim işaret etmeye çalıştığımız kanun devleti ile hukuk devleti arasındaki fark burada gizlidir.
Milletin seçtiklerinin karşısına kanun devleti olarak çıkacaksın, terör örgünün başı ile görüşürken hukuk devleti olacaksın. Ben bu turşunun kokusundan ciddi anlamda rahatsız oluyorum ve burnumu tutmak zorunda kalıyorum.
Bu çelişkileri aşmanın tek yolu elbette yeni bir Anayasa yapmaktır. Ancak, bu Anayasa birilerinin Anayasası değil, milletin Anayasası olmalıdır diyoruz
YAZIYA YORUM KAT
Sevimsiz dark-look. Bu siteye yazı yazmaya başladığım ilk günden beri sizi tanıyorum. Başkalarını aşağılayarak kendisini kocaman göstermek isteyen bir karaktere sahipsiniz.. Terörle mücadele edebilmek için önce terörün tanımını doğru yapmak lazım. Sizin bölücü teröre bakışınız, bölücü terörün hedef aldığı üniter yapımızla ve aidiyet duygumuzla olan savaşınız sizin enteersan tiplerden olduğunuzun en açık göstergesidir. Sizin gibi arkadaşlarımızı sağlıksız ortamlarda sağlığını kaybeden ve biçare durumunda olan kimselere benzetirim. Bazı hastalar vardır ki, tedavileride çok zordur. Çünkü ilaçlarını içmemeye ısrarlı bu hastalar için hekimlerinde yapabilecekleri pek bir şeyler yoktur. Size nice tavsiyelerim ve dualarım oldu ama hiç fayda etmedi. Ne mutlu Türküm deyince günah işlediğimizi düşünen, ...başkalarının güdüldüğünü iddia edebilmen gerçekten tahlil edilmeye aciliyet arzeden ciddi bir durumdur. Ben sizden umudumu kesme noktasındayım. Sizin kadar inatçi, sizin kadar bağnaz ve sizin kadar yanlışlarının esiri olan çok az insan tanıdım. Size yinede acıl şıfalar dilerken neleri bilip neleri bilemediğiniz hususlarında kendinizi bir defa daha takibe almanızı salik veriyorum.
Yanıtla (0) (0)şakşakçı şakir insanları hayvana benzeterek nasıl bir karaktere sahip olduğunu gösterdin... seyfulllah bey ben en azından senin gibi yıllarca güdülmedim, öpüyorum seni ...
Yanıtla (0) (0)Sayın Dark-look kardeşimiz esasen sessiz ve mütevazi bir insandır. Dış görüntüsü çok sakın bir insan olmasına rağmen iç dünyası dış görüntüsüyle çelişen ve biraz kavgacı bir yapıya sahiptir. Kendisince bu memlekette çok önemli bir görevdedir. Terör konusunda misyon yüklenmiş ama teröristlere şirin bakan bir yapısı vardır. Mücadele etmekle görevli olduğu hainlere karşı her nedense muhabbeti vardır. Daha doğrusu taşıdığı misyonla beyni uyuşamamaktadır. dark-look arkadaşımıza yanlış bir görev vermişler ve bu sebeplede düşünce dünyasında yanlışlar sürüp gitmektedir. Fazla yüklenmeye gerek yoktur. Zaten kendileri kendi dünyalarıyla savaştadır. Bu insanlar belkide kabahatlı değillerdir. Kabahatlı olan bu insanları yanlış raylar üzerinden yolculuğa çıkartanlardır. Allah yar ve yardımcısı olsun.
Yanıtla (0) (0)Bu tür tartışömalarda yorumcuların bazı yorumlarına çok kızdığım olur da en çok kızdığım da benim de bu yorumlara onların üslubu ile katılmam ve bile bile bu hatayı sürdürmemdir. Sanırım bu tartışmada da öyle oldu. Oysa bilmem gerekirdi ki bizler ne kadar olayı fikri bazda tartışsak da herkes bunu yapamıyor, bazı arkadaşlarımız olayı kişilere ve olaylara indirgiyor, daha derin ve kapsamlı düşünemiyorlar. Elbette ki bunu kasıtlı olarak her yazıyı provoke etmek için yapmıyorlar. Eminim ki bu arkadaşlarımızın da sonuçta bir memleket ve vatan kaygıları vardır. Sırf bu sebeple yazıyorlar. Ancak olayları tarihi konjonktürü ile değerlendiremedikleri için söyledikleri sadece bu yazılarla sınırlı kalıyor. Bundan 2 ay sonra bu tartışma bittiğinde buraya yazdıklarını ana konuyu çıkarıp da tek başına okuduğumuzda hiç bir anlam ifade etmiyor. Çünkü olayları algılama ve kavrama kapasiteleri bu kadar. Bu sebeple de Seyfullah Fırat'ın 03 Temmuz 2011 Pazar günü saat 20:33'da "YORUMCU ARKADAŞLARA" başlığı ile ilgili yazdıklarını kavrayamıyorlar.
Yanıtla (0) (0)Bunun farkında oldukları için ciddi birşey yazamıyorlar, aşağılayıcı ve alaycı bir uslup ile hemen her konuyu sulandırıyorlar.
Benim dark.look gibi arkadaşlar ille de gerçek adları ile yazsınlar gibi bir iddiam olamaz. Çünkü interneti cazip kılan klavye arkasındaki gizlilik ve güven duygusu ile sağladığı sınırsız özgürlük olgusudur. Ancak bu özgürlükleri kullanırken de uyugn uslup kullanmak gerekiyor. Eğer bunu beceremiyorsak o zaman medeni cesaret gösterip gerçek adımızı yazmalıyız. Çünkü hemimiz aynı bölgenin insanlarıyız. Olur ki yarın biryerlerde karşılaştığımızda birbirimize bakacak yüzümüz olsun.
Selamlarımla...
3 Tane ??? ile anlamadığınız kelimenin açılımı için bakınız;
Yanıtla (0) (0)http://canlilaralemi.net/wp-content/uploads/2011/05/S%C3%BCm%C3%BCkl%C3%BC-B%C3%B6cek04_800x600.jpg
maşallah şakir şakirsiniz...
Yanıtla (0) (0)Dark.look. adızı saklamanın isminizin güzelliği ile alakası yoktur. Bu sadece medeni cesaret ve bilgi gerektirir. Adınızı saklamanızın sebebi ya yetersiz bilgidir (ki bu yazılarınzda açıkça görülüyor) ya da medani cesaretinizin olmamasıdır. Hemşin'de lordo vardır. Bilmem hiç gördünüz mü? Her gittiği yerde arkasında parlak, yapışkan bir iz bırakır. Ama kendisine biraz yaklaştınız mı hemen kafasını gövdesinin içine çekerek saklanır. Sanır ki kafasını içeri çekince kendisini göremeyecekler. Oysa arkasında bıraktığı yapışkan ve tiksindirici iz onu ele verir. Bence ye medeni cesaret gösterip adınızı yazın ya da nickinizi değişin. Benim önerim; Dark.Lordo...
Yanıtla (0) (0)