İNSANIN SERÜVENİ
İnsanı tanımadan, onun adına yapılacak olan her yatırım kötü sonuçlar doğuracaktır. İnsanı tanımak için de onu yaratanı tanımak, insana yüklediği sorumlulukları bilmek, insanlara rehber olarak gönderdiği son Peygamberi dinlemek ve ona uymak gerekir.
Peygamberimiz (AS) buyuruyor:
“ Allah melekleri yarattı, onlara akıl verdi; hayvanları yarattı, onlara şehvet verdi; insanları yarattı, onlara hem akıl verdi, hem şehvet verdi. Kimin aklı şehvetinden üstün olursa, meleklerden daha yücedir; kimin şehveti aklından üstünse, o, hayvandan da aşağıdır!”
Meleklere Allah akıl, bilgi ve cömertlik verdi; onlar Allah’a secde ederler, O’nun emirlerine asla karşı gelmezler; çünkü şehvetleri yoktur; bu konuda da sorumlu değiller. Mayalarında hırs, hevâ ve heves yoktur; bunlar baştanbaşa nurdur, Allah aşkı ile yaşarlar.
Yaratılanların bir kısmı ise bilgisizdir. Bunlar hayvanlardır. Kötülüklerden, aşağılıklardan, iyiliklerden, yüceliklerden haberleri yoktur.
Allah’ın yarattıklarından üçüncü kısım ise insanlardır. Bunlar yarı yaratılışları bakımından melektirler, yarı yaratılışları bakımından hayvandırlar.
İnsan; yaratılışı gereği hayvan olan yarısı ile aşağılıklara, belden aşağı duygulara meyleder. Melek olan öbür yarısı ile de başı göklere yönelir, yücelikler arar, vahiyle nurlanmış akla uyarak meleklerden de üstün olabilir.
Meleklerle hayvanlar zıtlarla uğraşmaktan, savaşmaktan uzak, rahat ve huzur içinde, kendi normal hayatlarını yaşamaktadırlar. İnsan ise, iki zıt huy sahibidir. Hem tertemiz vicdan sahibidir, melektir; hem de hayvan! Bu yüzden de aklı ve şehvetiyle uğraşmaktan azap içindedir.
İnsanın serüveni kendi içindedir; çünkü akıl ve şehvet (nefs) ile savaş halindedir. Vahyi aklına rehber edindiği zaman melekleşir, hatta ondan da üstün olabilir; fakat vahyi aklına rehber edinmezse hayvanlaşır, hatta hayvandan da aşağı derekelere düşer. “… Onlar, başka değil, bir hayvan sürüsü gibidirler, hatta tuttukları yol bakımından daha da sapkındırlar.” (Furkan; 44. Ayet)
Bu tip hayvanlaşan insanların yaptıkları hileleri zulümleri asla hayvanlar yapamaz. Bunlar yeryüzünü fesada verirler. Bunların tüm bilgileri dünyaya ait bilgilerdir. Bunlar, insana yedinci kat göğün üstüne çıkacak yolu göster(e)mezler. “Aslında bütün bu bilgiler, ahır yapma bilgileridir! Bu bilgilerle, ahırda öküzün, devenin rahat yaşaması sağlanır.” (Mevlâna, Mesnevi)
Şimdi; yeteneği, fıtratı hesaba katılmadan insan eğitilmeye başlanırsa, eğitilenler insan olmaz. İnsan; Allah’ın tüm isimleriyle donanmış bir varlıktır. Ona uygulanan eğitim sistemi, onun şahsında mündemiç (içkin) olan bu isimleri ortaya çıkarmıyorsa, hayvan gibi de olmaz; ondan da aşağı derekelere düşer. Çünkü hayvanın aklı yok, akıllı ve dolayısıyla sorumlu olan insan hayvan gibi davranıyorsa, bunun karşılığı hayvandan da aşağı derekelerdir.
İnsanın fıtratı, onu yaratanın projesi doğrultusunda işlemezse ne olur?
“… Allah’ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran: (ki), Allah’ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin…” (Rum Sûresi, 30.) İnsan bozulur ve çürür.
Bozuk ve çürük insanlar bir memleketi veya dünyayı yönetmeye kalkışırsa oralarda fitne, fesat, bozgunculuk, savaşlar eksik olmaz. İnsanların sadece dünyaları çalınmaz, onların ahretleri, sonsuzları çalınır ve şeytana kurban edilir.
Bana ahireti hatırlatmayan hiçbir şey “ilim” değildir; çünkü o, benim sonsuzluğumun hırsızıdır. İlim, Allah’ın sıfatıdır; hakiki ilme sarılmak, benim Allah’a kulluk görevimin yanında insanlara karşı da sorumluluğumdur. Müslümanlar bu sorumluluktan uzaklaştıkça, Allah’a kullukta da yaban durumuna düştüler.
Yeryüzünden fitne ve fesadın kalkmasını istiyorsak, öncelikle kendi içimizdeki zıtları barıştıracak ve insan olacağız. Sonra da insan olarak, insan kardeşlerimizi insanca yöneteceğiz.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT