İstifalar ve sonrası
Sezon başladı gidişatta bir aksama oldu, hemen yeni transfer yap. Çünkü kurtuluş orada.
Olmadı; teknik kadroyu değiştir, gerilimi artır, gündemi değiştir. Daha da olmadı yöneticiyi değiştir. Bu yapı da Rizespor’un istikrarını ve gelişimini engellemiştir. Böyle devam ederse de sonuçlar hep aynı olacak ve yerimizde sayacağız. Geçen sezon bir önceki sezonda hatta daha öncesinde de olduğu gibi Rizespor’da sürekli hep 3 teknik direktör görev yaptı. Raşit Çetiner 4,5 yıllık sözleşme ile göreve gelmişti. Teknik kadroda istikrar sağlanacaktı ancak olmadı. Sezon sonunda yollar ayrıldı.
Bu sezon ise öze dönüldü ve Oktay Çevik ile Hasan Vezir göreve getirildi. Üstelik daha önce görev yapan hocalardan çok daha az ücretler alarak.
Destekleyen de oldu, desteklemeyen de. Ama futbol sonuç oyunu olduğundan başarısızlığa tahammül olmadığından büyük umutlarla göreve gelen ikili istifa etti. Lig’in ilk 10 haftası iyi giderken son 4 maçta alınan yenilgilerin hesabını birileri verecekti. Elbette başarısızlıkta teknik kadronun hataları ve yanlışları var. Ancak bu durumun faturası sadece teknik ekibe kesilmemeli. Zaten kesilemez de.
Rizespor’un Karşıyaka ile oynadığı maçın öncesinde yaşanan olaylar da bunu gösteriyor. Zaten dönüm gözüyle bakılan Karşıyaka maçı daha oynanmadan kaybedilmişti.
Bir profesyonel kriz yaratmaz, çözer. Bir profesyonel, olacakları önceden sezinleyip önlemlerini ona göre alır ve krizi önler. Ancak Rizespor’da kriz çözülmüyor kriz yaratılıyor ve kriz ortamı da iyi yönetilmiyor.
Karşıyaka maçından önce tesislerde yaşananlarda bunu ortaya koyuyor. Maçtan önce Oktay Çevik ve Hasan Vezir, Asbaşkan Bekir Mete’ye takımdaki arızayı bulduk dediler. Mete de arızayı anlatın deyince anlatıyorlar ve arızanın kondisyoner Ömer Can Göksü’dan kaynaklandığını söyleyip nedenlerini de futbolcuların odalarına girip yaptığı konuşmalardan başlayıp tek tek sıralıyorlar. Mete, bunu ne zaman tespit ettiniz sorusunu sorunca 4 hafta evvel yanıtını alır. O zaman bunu neden zamanında söylemediniz de şimdi söylüyorsunuz ben bunu duymamış olayım siz rapor hazırlayın ve bunu yönetime sokalım dedikten sonra Mete ile Çevik özel olarak da görüşür. Ardından maça gidilir. Tartışmalar tesislerde kalmaz. Tartışmalar Karşıyaka maçının öncesinde soyunma odasında Göksu’nun durumu ile birlikte oyuncu seçimi, hatta devre arasında oyuncu değiştirme konusunda devam eder. Soyunma odasının koridorlarında yüksek sesli tartışmalar yaşanır. Zaten teknik ekip yaşananlarla maçtan önce istifa kararını vermişti. Kritik bir maç öncesi olmaması gerekenler olduğundan yenilgi de kaçınılmaz olur. Çevik ve Vezir antrenör Süleyman Kalafat ve kaleci hocası Kazım Rakıcı, yazılı olarak istifalarını verirler. Kondisyoner Ömer Can Göksü ise vermez.
Kazanıp başarılı olurken sorunlar, sıkıntılar göz ardı edilir. Kaybetmeye başladığında ise her şey tek tek ortaya çıkar. Elbette kötü gidişin nedenleri var. Nedenler sadece teknik heyetin istifasıyla çözülmez. Futbol takımı işleyen bir makinedir. Yöneticisi, futbolcusu, teknik heyeti ve taraftarı bu makinenin işleyen parçalarıdır. Her parçanın görevi ayrıdır. Eğer parçaların birinde arıza varsa makine istenildiği gibi çalışmaz. Teknik heyet istifa etti ancak makinenin paçalarındaki diğer arızalar da giderilmelidir.
Şunun altını çizmek gerek. Futbolcuların ekonomik sıkıntı yok. Ama idari sıkıntı var. Bugün Rizespor’un esnafa hariç futbolculara karşı ekonomik görevleri yerine getiriyor. Futbolcular bu başarısızlıkta parayı asla bahane edemezler. Zaten etmiyorlar da. Şimdi sevk ve idaredeki sıkıntının da giderilmesi şart. Sportif başarı için bu gerekli olduğundan herkesin sağduyulu ve aklıselim olması gerek. Gelinen noktadan sonra ne yeni gelecek hoca, ne de yönetenler lüzumsuz gevezelik yapmadan, hiçbir bahanenin arkasına sığınmadan Rizespor’un başarılı olması için uğraş vermek zorunda.
Unutulmamalıdır ki insan yenilince tükenmez pes edince tükenir.
YAZIYA YORUM KAT