D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

KADIN

A+A-

 

            Kadın, erkekler tarafından gasp edilmiş dişiliğini koruyabildikçe aşkın tacıdır ve saraylara layıktır. Dişiliğini parçaladıkça ve pazarladıkça da hayvandan aşağıdır.

            Yeryüzünden kalkan bulutlarla gökyüzünün öpüşmesinden doğan çocuğun adıdır, yağmur. Yağmur, yer’li olanla göklü olanın aşk sırrıdır.

            Yer’li olan erkektir, göklü olan kadın. Mecnun yer’lidir, Leyla göklü. Leyla yere inmez, Mecnun göklere çıkmak zorundadır; Leyla’nın güneş yüzü, Mecnun’u yerde komaz çünkü. Aşk buharlaştırandır.

            Kadın, gökyüzünde güneş olup doğunca, erkek bulut olup aşkını ona doğru seferber eder. Koşan erkektir, nazlanıp bekleyen kadın. Yer’li olanla göklü olanın buluşmasından “hayat” çocuğu doğar. Yağmur, doğayı ayaklandırır, hayat sunar.

            Bir değirmenin alt ve üst taşına benzer kadın ve erkek. Kadın, değirmenin sabit olan alt taşıdır, erkek ise değirmenin dönen üst taşı. Üst taş aşkla döndükçe, alt taş sabırla “un” denen hayatı doğurur. Buğday –aşk- yoksa taşlar birbirini aşındırır, yer bitirir.

            İnsanlığın zirvesi olan Efendiler Efendisi, “Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi; gözümün nuru namaz, güzel koku ve kadın.” diyorsa, kadın, sevginin, rüyanın, sırrın sembolü demektir. Fakat kadın, kendi değerini idrak edemez de sırrını açığa vurursa, yaratılmışların en zelili, düşkünü olur.

            Kadının sırrını tercüme edebilen bir erkek, dünyadaki bütün dillerin gizemini çözmüş demektir. Var mı böyle bir erkek, gelmiş mi dünyaya? Evet, tek bir kişi: Hazreti Muhammed (AS). O, “Benim bildiğimi bilseydiniz az güler, çok ağlardınız.” diyen, hüznün –üzüntünün değil- ve hüzne bağlı neşenin habercisi ve temsilcisi, Allah dostu. Elbette kendi çapınca, kadının sırrını tercüme edebilen güzel insanlar da vardır dünyada, var olmuşlardır.

            Kadını öldüren iki kelime var: “Seni seviyorum” ve “seni sevmiyorum.”

            “Seni seviyorum.” demek şuna benzer; bir bitkiyi çok sularsanız onu çürütürsünüz. Sulama, bitkinin kapasitesi kadar, yani dengeli olmalıdır. Yerinde ve zamanında olmayıp dengesiz olan sevmeler kadını öldürür.

            “Seni sevmiyorum.” demek ise, sulanmayan bitkinin kuruyup solmasına benzer, solar gider kadın. Hayat dengedir ve denge hayattır. Kadın, hayatın dengesi olursa ne âlâ, olamazsa herkes ateş solur.

            Bir toplantı esnasında bana kadının biri bir soru sordu. Soru şöyle: “Hocam, dünyada ve Türkiye’de şairlerin büyükleri hep erkeklerden de kadınlardan büyük şaireler yok. Neden?”

            Bu soruya cevap vermem için bilgilerimi yokladım, onları yeterli bulmadım; sezgilerimi bilgilerimle harman yapıp cevap verdim: “ Kadının kendisi şiir; şiir, şiir yazamaz, ona ancak şiir yazılır!” dedim.

            Kadın, Kaf Dağı’nda bekleyen Simurg. Erkek, bu Simurg’a ulaşmak için kendini fedaya hazır bir gönüllü. İkisi bir araya gelip tevhide kavuşunca hayat cennet olur; ikisi ayrışınca ve iki birey olarak karşı karşıya gelince, dünya cehenneme döner, hayat alevlere teslim olur.

            Kaf Dağı’na ulaşmadan Anka Kuşu’na kavuşulmaz; Anka Kuşu’na ulaşmak için büyük çileler çekip arınmadan Anka Kuşu ile tevhid olunmaz. Tevhid’siz bir hayat ise, atomu parçalanmış maddenin yeryüzüne ölüler ekmesi gibidir. Ve çağımızın adı da budur!

            Gönlünün kollarını Lamelif gibi açıp hayatı ve Allah Resulünü saran Hz. Hatice zihniyetine ne kadar muhtacız!

    D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız