Kaptanların ustalığı
Bank Asya 1. Lig’in ilk 10 maçı ile son iki maçı arasındaki Ç.Rizespor’u değerlendirdiğimizde arada çok ciddi farklar olduğu açıkça ortada.
Yeşil-mavili takım son iki maçını son derece silik ve kötü futbol oynayarak kaybetti.
Bununla da üst sıralarda bulunan takımlarda arasındaki puan farkı açıldı.
Ancak bu kapatılabilecek bir puan farkıdır.
Rizespor iki maç kaybetti. Süper lig’e çıkmayı kaybetmedi.
Rizespor düştüğü yerden yeniden kalkacaktır. Bu teknik ekip ve kadro hali devre arasında yapılacak takviyelerle birlikte hazırda en büyük favoridir.
Elbette alınan sonuçlar ve silik futbolun nedenleri var.
Yeşil-mavili futbolcular sanki ilk kez bir maça çıkmış gibiydiler.
Böylesine kritik maçlarda ikili mücadele kazanmadan, ayakta kalmadan galip gelmenin hatta puan almanın imkanı olmaz.
Teker teker saymaya gerek yok, hiçbir Rizespor’lu yüreğini sahaya koyamadı.
Yoksa rakipleri öyle aman aman ezici bir futbol oynamadılar.
Sadece Kartal ve Orduspor, yeşil-mavililer kötü ve silik bir görüntüde olunca ne yaptıklarını bildikleri için kazandılar.
Bu iki maç gösterdi ki, Rizespor etkili olamıyor, pozisyon bulamıyor. Bırakın pozisyon bulmayı rakip ceza alanına bile giremiyorlar.
Bu görüntüdeki bir takıma teknik kadro zorunlu değişiklikler dışında ne sistemle, ne de oyuncuların yerleriyle oynayamadı.
Bu durum Rizespor’da bazı şeylerin çok ciddi bir şekilde gözden geçirilmesi gerektiğini gösterdi.
Rizespor ne müdafaa yapabiliyor, ne de hücum organizasyonları gerçekleştirebiliyor. Defans yolgeçen hanına dönmüş, orta saha son derece başarısız. Köprü oluşturamıyor. Forvet ise tel tel dökülüyor.
Futbolcuların akıllarının başka yerlerde olduğu hissettiğimiz maçlar izledik. Gönülden mücadele edenlerden çok gönülsüzler var.
Bu duruma en kısa zamanda sona ermeli.
Lige verilen ara da bunun için çok iyi bir fırsat.
Herkesi iyi bir performansa taşımak teknik kadro kadar, yönetim kurulunun da işidir.
Şemsiye olmadık yerde açılmışsa, hasarsız kapatmak dünyanın en zor operasyonlarından biridir.
Oyunun merkezinde bir duraklama var.
Orta alanı iki yönlü oynaması gereken oyuncuların oyunu kurmada belli bir hızın üzerine çıkmayışının hem savunma hem de hücum anlamındaki sorunun kaynağı olduğunu söyleyebiliriz.
Belki bu hücumdakilerin yardımda eksik kalışlarındaki tedirginlikten. Bilemiyorum.
Bu görüntü sadece kaybedilen maçlarda değil kazanılan maçlar dada net bir şekilde görüldü. Oktay Çevik’in çözmesi gereken asıl sorun bu.
Futbolcular düşüş içinde ruhen ve bedenen sahada yoklar. Psikolojik açıdan da kötü durumdalar.
Teknik kadronun elinde elbette çok geniş bir kadro yok ama kullanılan oyuncular hep aynı isimler. Hiç rotasyon yok.
Bazen hocaların doğruyu bulması için dışarıdan bir elin müdahalesi gerekiyor.
Başarıya ulaşmanın en önemli unsurlarından birinin belki de birincisinin inanç olduğunu yazıyor ve söylüyoruz.
Başarıya inanacaksın, galibiyete inanacaksın, zafere inanacaksın.
Seni ancak inançlar istediklerine götürür.
Başarının kazanmanın anahtarının beyin olduğu tartışılmaz bir gerçek.
Kaybetmenin çöküntülerine düşmemenin yollarını bileceksin.
Antrenmanlardaki mükemmel performansla sahadaki doruk performans arasındaki ilişkiyi bilimsel olarak iyi bilmek gerek. Çünkü iki performans arasındaki köprü beyindir ve sihirli anahtarı inançtır.
Kaptanların ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
Hem yönetimdeki kaptanlar, hem de teknik kadrodaki kaptanlar tayfaları ile birlikte ustalıklarını inançla göstermelidirler.
YAZIYA YORUM KAT