Karadenizde Pontusçuluk
Sevgili okurlarım, bir süre önce Kanal-D’de yayınlanan ‘Yüreğine sor’ adli bir film izledik. Yönetmenliğini Rizeli hemşerimiz olan Yusuf Kurçenli’nin yaptığı film Rize’de çekildi. Karadeniz’de yok olan tüm güzellikleri, tarihi evleri, köprüleri, serenderler, mısır hasatları, siyah üzümden yapılan pekmez yapımlarından köy yaşantılarına kadar konular ele alındı.
Karadeniz’in muhteşem güzelliklerine bir diyeceğimiz yok. Ancak; filmde işlenen konuyu dehşetle izledim. Karadeniz’de çok sayıda Hıristiyanlar yaşıyorlarmış, korkularından; kendilerini Müslüman(mış) gibi gösteriyorlar(mış), dini ibadetlerini gizli olarak yapıyorlar (mış), hatta herkesin imam olarak bildiği kişinin de aslında Katolik-Hıristiyan olduğu ortaya çıkmış, Katolik ve Müslüman iki gencin aşkı ele alınmış vs…
47 yaşındayım, bu filimde işlenen konuyu ne ben gördüm, ne de baba ve delerimizden dinledim. Cumhuriyet öncesini bilemem, tarihçi değilim. Bu dönemde bunların gündeme getirilmesinin amacı bellidir.
***
Bu senaryoyu izlerken; daha öncesinde okuduğum; değerli dostum Mehmet Bilgin’in yazdığı ‘Karadeniz’de postmodern Pontusçuluk’ başlıklı kitabi aklıma geldi. Bu olayları anlatan, geçmişte olduğu gibi, bugün de Karadeniz’de oynanan oyunları belgeleriyle anlatıyor. Her Karadenizlinin bu kitabi okumasını öneriyorum.
Emperyalizm, hedef seçilen bölgede kültürel ve folklorik zenginlik olan farklılıkları, bölünme ve kavga nedeni olarak kullanarak hedeflerine ulaşır. Bu güçler, şartlara uygun taktikler uygular. Taktikler zamanın gereğine göre geliştirilir. Kaybeden daima hedef seçilen bölgenin halkı olur. Batılı güçler metotlarını geliştirerek, zamanı geldiğinde kendilerini gösterirler.
Pontusçuluk, Lazcılık ve diğerleri geçmişte olduğu gibi günümüzde de Güney Rusya, Kafkasya ve Anadolu üzerinde oynanan oyunun bir parçasıdır. Bu açıdan baktığımız zaman bölgedeki birçok yapılanmanın, etnik tabanlar üzerinde yapılan faaliyetlerin ne anlama geldiği tam olarak anlaşılıyor. Sadece Artvin-Rize ve Trabzon’da faaliyet gösteren yabancı sayısının 2 bin 500 kişi olduğunu biliyoruz.
***
Bu emperyalist güçlerin, Karadeniz üzerindeki emelleri 1881 yılına kadar gidiyor. Aynı tarihte Trabzon’daki Rus Konsolosluğu mensupları, Trabzon’un doğusundaki bölgeyi dolaşıp, yerli işbirlikçilerini ayaklandırıp, nasıl harita çıkardıkları ve ihanetler içeren konuları, tarih sayfalarında yerini almıştır.
Birinci Dünya savaşı öncesi ve sonrasında sahne alan Pontus oyununun kimler tarafından oynandığını, kimlerin paravan olarak kullanıldığını ve kimlerin bedeller ödediğini bilemezsek; Amerika ve müttefiklerinin başlattığı ve adına küreselleşme denilen yeni işgal döneminde Pontusçuluk, Lazcılık ve Hemşincilik çalışmalarının neden tekrar gündeme getirildiğini, bölgeyi neden ayaklandırmaya, kafaları karıştırmaya karar verildiği konusunu anlayamayız.
Günümüzde olayın tekrar gündeme gelmesi, dün olduğu gibi, Ukrayna, Kırım, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve Anadolu’nun doğu yarısını içine alan coğrafyadaki siyasi gelişmelerle, bölgedeki doğalgaz ve petrol boru hatlarıyla ve Karadeniz sahillerindeki petrol ve maden rezervleriyle ilgilidir. Bölgemizde oynanan oyunlar bu projelerin birer parçasıdır.
***
Bu faaliyetleri yürüten kadroların yurtdışı bağlantıları, para kaynakları, AB desteği ve diğer faaliyetler; herkes tarafından bilinmektedir. Bu gösterilen film de bu oyunun bir parçasıdır. Bu film, muhtemelen AB (Avrupa Birliği ) fonlarıyla çekilmiştir.
Ey Karadenizliler, ajanlar aranızda cirit atıyor. Her gördüğün yabancı turist değildir. Turist kimliği altındaki bu tipler; misyoner faaliyetler sürdüren, zayıf gördüğü bölgeleri kışkırtan, kendine işbirlikçi bulmaya çalışan ajanlardır.
YAZIYA YORUM KAT
Bölünmelere genellikle, "böldürtmem, böldürtmem" diye çığlık atanlar sebep olur. İnsanlar bin tane konuda laf söyler, geçer, unutulur.
Yanıtla (0) (0)Ülkelerin bölünmesi değil mevzu. psikolojik bölünme daha kötüdür. Çünkü, "dostun taş atar gibi attığı gül bile yaralar insanı".
Selma Koçiva'yı tanıyorum. Sadece ismen değil, yüz yüze tanıyorum. Düşünen insanlar fikir üretirler ve tartışırlar. Fikir üretmek, kaşımaktır ve el gövdede kaşınan yeri bilir. Ona kimsenin nereyi kaşıyacağını söyemesine gerek yoktur. Çünkü kaşıyan el ve kaşınan yer aynı gövdeye aittir. Her hoşunuza gitmeyen görüşün sahibini birtakım gizli servislerin ajanı sayarsanız, sizi hangi gizli servisin ajanı saysınlar?. Biliyorsunuz belki, Türkiye'de Türkçülük söylemiyle dolaşan birçok yabancı servis ajanı cirit atıyordu. Belki şimdi müslüman halkımız arasında "dinibütün" ajanlar geziyordur, bilemem. Türk olmak veya Türk kültürüne, geleneklerine, tarihine sahip çıkmak ve kendini orada ifade etmek ayrı, Türk soyculuğu yapmak ayrıdır. Bir çırpıda Hopa'yı ve Sol'u soğuk savaş yıllarından kalma bir torbaya atarak ağzını bağladınız. Bu korku neden? Bu paranoya, insan sağlığına zararlıdır. Sol insanı bir tek şey için kışkırtır. Sömürü ve baskı düzenine karşı hak alma mücadelesi için. Daha güzel bir ülke özlemi için. Yaz sıcağında soğuktan sıtmalı bir it gibi titremeyeceğimiz,kışın ateşler içinde kavrulmayacağımız, Lazıyla Çerkeziyle Türkü ve Kürtüyle, dinlisi ve dinsiziyle, BİR ARADA, daha eşit, daha özgür, insan gibi yaşayacağımız bir ülke için. Bunun adı sınıfsal kışkırtmadır ki, adına bilinç taşıma derler. Böyle kışkırtmaya can kurban. Solun kapitalist devlet aygıtı ile bir hesabı olabilir. Devletin buna refleks gösterecek kurumları vardır. Siz devlet misiniz?
Şu Pontusçu montusçu hikaye için ise, biraz aşağıdaki Kabak Hafız Abbas imzalı yorumu irdeleyerek ÖNYARGISIZ okuyun derim. Yabancı değil. Benim göbek adımdır.
Kulun kula kul olmadığı bir Türkiye özlemi, sizin de özleminiz olsun.
Kemal k adlı yorumcu, Lazcılık-Hemşincilik adlı ayrımcılığın yazarın uydurması olduğunu söylüyor, her halde gerçeklerden bi haber,bölge üzerinde Lazcılık yapan bu ceyranın gelişmesi için çalışan Selma Koçiva'yi unutuyor Almanyada yaşıyan ve Alman gizli servisinin kontrolunde kurulan laz enstitüsünun kontrolünde lazcılık yapıyor. ve etnik müzik adı altında lazcılık yapan bunu bir kültür hareketi yerine ırkçılığa dönüştürmek istiyen bu amaçla lazca dergiler çıkaranlar var, Gürcistanın'da böyle bir projesi vardı fakat tutmadı.Hemşinciliğe gelince Hopa merkezli Ermenistan bağlantılı bazı sol gurupların bu olayı kışkırtma bazında çalışmaları var.özellikle tarih vakfi denen bir kuruluş yerel tarih adı altında bu olayları kaşıyor. Türkçülüğe gelince Bölgede Türkçülük güçlüdür. Trabzondan rize Artvine kadar.Çünkü halk türk kimliğine sahip çıkıyor. Kemal k adlı yorumcunun lazcılık-hemşincilik adlı ayrıştırma hareketinin sanki yazarın uydurması gibi göstermesi konuyu hiç bilmediği anlamına geliyor. piyasada bu konuda bir çok kitap ve yayın var,özellikle Pontusculuk konusunda yunanistanin Trabzondaki faaliyetleri biliniyor. Bazı tabzonlu gençlerin yunanistana götürülmesi, hatta bazı Trabzonlu öğrencilere burs verilmesi hafızalarda. yazarı kutluyorum.
Yanıtla (0) (0)Sayın Yazıcı, son iki yazınız kesinlikle bilgiden ve araştırmadan yoksun yüzeysel yazılar. Asıl karıştırıcılık budur. Elinize bir yazı geçiyor ya da bir film seyrediyorsunuz sonra da basıyorsunuz yaygarayı. Lazcılık, Hemşincilik falan.. Bunlar tamamen sizin gibilerin uydurması. Karadenizde böyle bir hastalığın olmadığını hepimiz biliyoruz. Bugüne kadar ülkemizi ve özellikle de karadeniz bölgesini, Türkçülük dahil hiçbir ırkçı ideoloji teslim alamamıştır. Bundan sonra da alamaz. Ama sizin gibiler durmadan 'Lazcılık, Hemşincilik' gibi uydurma kavramları kullanmakta bu kadar ısrarcı olursanız, bölge insanının bundan zararlı çıkacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Demem o ki, kulaktan dolma şeylerle ahkam kesmekten vazgeçin. Gündem oluşturma adına milleti bu kadar germeye hakkınız yok. En zayıf zamanımızda bu toprakları bizden koparamadılar, şimdi mi yapacaklar bunu? Bu kadar korkak olmaya gerek yok. Saygılar.
Yanıtla (0) (0)benden eğerimi isteyiniz vereyim,atımı isteyiniz vereyim, fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin veremem.
Yanıtla (0) (0)karadeniz de pontusculuk var mı yok mu hafız abbas bey çok ii açıklamış ancak; bende şunu eklemek istedim, habire aşırı dincilik körükleniyo din hep ön planda tutuluyo..bu gidiş nasıl bi gidiş zaman gösterecek
Yanıtla (0) (0)