1. YAZARLAR

  2. B. Ali KAVALCI

  3. KAYBOLAN HASLETLERİMİZ
B. Ali KAVALCI

B. Ali KAVALCI

Yazarın Tüm Yazıları >

KAYBOLAN HASLETLERİMİZ

A+A-

Sizlere bugün birkaç yıl önce ahrete göcen kıymetli merhum Mehmet Oruç abımızın, Almanlarla ilgili sohbeti kaleme alarak bilgilerinize aktarmak istiyorum. Okumanıza değecek olan bu kısa sohbeti ailece okuyarak hep birlikte daha güzel dersler çıkaracağımıza inanıyorum.

Almanya’da yaşayanlar veya Almanya’ya gidip gelenler iyi bilir. Orada günlük hayat şöyledir: Sabahın beşinde, altısında herkes sokaktadır. Ama herkes. Çalışanlar, işine gitmek için sokakta, yaşlılar sabahın temiz havasını teneffüs etmek ve köpeklerini dolaştırmak için sokakta. Bizim tabirimizle, kimsenin üzerine güneş doğmaz... Bütün Avrupa milletlerinin geneli bu minval üzeredir.

Çalışanlar, genelde saat 16.00 civarında işinden ayrılır. Evine gider, yemeğini yer, gece 10.00’da herkes yataktadır. Baktığınızda bütün evlerin ışıklarının söndüğünü görürsünüz. Tek tük ışığı yanan ev görürseniz, biliniz ki; bunlar genelde Türklerin evleridir. Bizimkiler eski alışkanlıklarını sürdürürler. Gece saat bire kadar, televizyon seyrederler. Ertesi gün de yorgun argın işe giderler. Hâl böyle olunca iş yerindeki verim de buna göre olur.

Osmanlılar zamanında, yediden yetmişe herkes saat 6.00 civarında sabah namazına kalkar. Namaz kılındıktan sonra, çalışanlar tarlasına, dükkânına gider, işinin başına geçer. Yaşlılar, kuşluk vaktine kadar, Kur’ân-ı kerîm veya başka kitaplar okur. Yani güneş üzerlerine uyurken doğmaz. Devlet daireleri de dahil ikindi vakti mesai biter, herkes evine giderdi. Yatsıyı kıldıktan sonra da herkes yatağında olurdu.

Bir öğrencimiz İtalya’ya gider. Otelde üç-beş kişinin kaldığı bir odaya yerleşir. İki gün sonra, kendisi otel idaresine çağrılır. “Sabah erken saatte kalkıp kitap okuyormuşsun. Odadakiler şikâyetçi oldular, rahatsız olmuşlar.” denir. Öğrencimiz; “Ben Müslüman’ım, dinimin emri gereği sabah erken kalkıp namaz kılmak zorundayım.” der. Şu teklifte bulunurlar: “2 kişilik bir odamız var. Orada bir kişi kalıyor. O da erken kalkar. İstersen seni oraya alalım.” Kabul edip yeni odasına yerleşir.

Yanında kaldığı yaşlı Yahudi de erkenden kalkıp dolaşır. Oda arkadaşına sorar: “Ben Müslüman’ım onun için kalkıyorum. Bu dinimizin emri, ya sen niçin kalkıyorsun?” O da şöyle cevap verir:

“Bizim dinimizde de bu vakitte yatmak iyi değildir. Bu yaşa geldim, üzerime daha güneş doğmadı. Ayrıca ben araştırdım, bu saatte uyumak sağlık açısından çok zararlıymış.”

Şimdi anladınız mı, Avrupa’nın niçin kalkındığını bizim niçin maddî manevî geri kaldığımızı. Roller nasıl değişmiş. Onlar bizim iyi yönlerimizi almışlar, bizler ise onların kötü yönlerini. (Merhum Yazar Mehmet Oruç abiye, Allah-ü teladan Fatihalarla rahmet diliyorum.)

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız
1 Yorum