GÖKTÜRK FIRAT
Yaklaşan genel seçimler öncesi ismi Rize’den milletvekilliği aday adaylığı için geçen Cem Kazmaz, çay ve HES’leri değerlendirdiği bir basın toplantısı düzenledi. Kazmaz, Rize Gazeteciler ve Muhabirler Derneği’nde düzenlediği basın toplantısında, Rize kamuoyunda yapılan anketlerde milletvekilliğine aday olması yönünde ilginin olmasının kendisi adına sevindirici olduğunu söyledi.

Kazmaz, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın talimatı ile rafa kaldırılan Çay Borsası ve Çay Kanunu Taslağı’nın buzdolabında bekletilen bir bombaya benzeterek, “Dünya çay piyasası İngilizler’in kontrolündedir. İngilizler çay üreten ülkelerde oluşturdukları borsalar ile son derece düşük işçilik ücretleri ile elde edilen çayları alıp dünya piyasasına sürmektedir. Türk çayının üretim ve işçilik maliyeti Srilanka ve Seylan gibi ülkelerden kat kat fazladır. Kurulacak bir borsa ile Türk çayının maliyet açısından İngiliz kontrolündeki çaylarla rekabet etme şansı yoktur. Türkiye’de çay sektöründe 2 milyar TL’lik bir işlem hacmi var. İngilizler pastadaki bu paya göz dikti. Kurulmak istenen Çay Borsası ve Çay Kanunu Taslağı Türk çayı için bir suikasttır. Her ne kadar Başbakan borsa ve kanun taslağını rafa kaldırmış olsa da halen bunu gündemde tutmaya çalışanlar var. Sayın Başbakan duyarlı davranarak 2 milyon insanın hakkını korumuştur” dedi.

HES YERİNE NÜKLEER ENERJİ

Cem Kazmaz, Türkiye’de 42 bin MGW olan enerji gücünün artan enerji ihtiyacı ile 2020 yılında 90 bin MGW’a yükseleceğini belirterek yapılmasına başlanılan ve yapımı planlanan Hidroelektrik Santralleri ile sadece 3 bin 500 MGW enerji elde dilebileceğini söyledi. Kazmaz, Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılayabilmesi için çevre ve insan sağlığına en az zararı verecek nükleer santrallerin şart olduğunu belirtti.

Kazmaz yaptığı açıklamada, “Üretime dayalı yabancı yatırımına asla karşı değilim. Ancak 9 MGW bir santral için İspanyolların gelip Rize’de yatırım yapmasını anlamak mümkün değil. Gayelerinin sadece enerji üretmek olmadığını düşünüyorum. Bölgemizde önemli uranyum madenleri tespit edildi. İspanyolların asıl hedeflerinin bu madenler olduğu akla geliyor. Öte yandan yabancı kredi ile yapılan bu santralleri DSİ de rahatlıkla yapabilir. Suyun kullanım hakkı da devlette kalır. Yarın bir gün bu firmalar suyu depolayıp taşımaya kalktığı zaman onlara karşı uluslararası mahkemelerde hukuk mücadelesi vermekte zorlanacağız. Gelecekte büyük önem taşıyacak bu su kaynaklarımız yabancıların cebine akıyor” diye konuştu.