KTÜ'de neler oluyor?
KTÜ'de garip yasaklar, çetrefilli işler meydana geliyor ancak KTÜ Rektörlüğü Görmedim, Duymadım ve Bilmiyorum moduna girmiş...
Karadeniz Teknik Üniversitesi, son dönemlerde ismi yasakçı üniversiteler arasında en başta anılıyor.
Gerek sağ ve gerekse sol görüşlü hemen her kesimin tepkisini çeken uygulamalar, KTÜ'nün itibarını da sarsmaya başladı.
Günebakış Gazetesi imtiyaz sahibi Ali Öztürk'ün bugün köşesinde kaleme aldığı makale ise, son dönemde artarak devam eden baskıcı uygulamalarla ilgili çarpıcı tespitleri ortaya koyuyor.
KTÜ kampüsü ve özgürlük…
Ali ÖZTÜRK
KTÜ Fizik Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Uğur Çevik’in eşi Sunay Çevik geçtiğimiz hafta ikamet ettiği KTÜ kampüsünün içindeki lojmandan çıkıp yine kampus içindeki markete gidiyor. KTÜ güvenlik görevlileri Bayan Çevik’in önünü kesip durduruyor. KTÜ’ye 23 yıldır hizmet eden bir akademisyen eşini başörtüsünden ötürü rahatsız ediyorlar.
Sunay Hanım benzer eylemle ilk kez karşılaşmıyor. Daha önceleri de defalarca karşılaştığını, KTÜ görevlilerince ayrımcı muameleye tabi tutulduğunu yer ve tarih vererek dile getiriyor. Kendisi gibi diğer bazı akademisyenlerin başörtülü eşlerinin de benzer saldırıya maruz kaldıklarını ancak bugüne kadar hep sustuklarını ifade ediyor. Sunay Hanım ve arkadaşları ya da akademisyen olan eşleri konuyu her seferinde Rektörlük’e iletiyor. Ancak Rektörlük her seferinde, “haberimiz yok” deyip uygulamayı sürdürüyor. Zulme dönüşen bu uygulama Sunay Hanım’ın diliyle, “Artık yeter” denerek bir gerçek kamuoyunun önüne seriliyor. Bizler de KTÜ kampüsünün bazı akademisyenlere ve eşlerine açık cezaevi fonksiyonu gördüğünü öğrenmiş oluyoruz. Akademisyenlerin başörtülü eşleri meğer kampus içinde dolaşamıyor, markete bile gidemiyor. Yani endişe içinde gün geçiriyor. Kampüs içindeki güvenlik görevlilerinin birinci vazifesi, “Başörtülü kadın avı” olduğu gözüküyor. Lakin bizim Rektörlük, “Haberimiz yok” diyor.
Başörtülü bir akademisyen eşi bile sosyal tesise sokulmak istenmezken Rektörlük, “Haberimiz yok” diyor. Başörtülü bir akademisyen eşi kampüs içindeki marketten ekmek almaya giderken engelleniyor. Engelleyen görevli, “Görevimiz bu. Bize böyle emir veriliyor” diyor. Ama Rektörlük “Haberimiz yok” diyor.
Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi Erhan Tuncel’in KTÜ’de çalıştırıldığını sorduğumuzda da Rektörümüz, “Haberim yok” demişti. Erhan Tuncel’e 6 ay rapor verildiği iddialarına da, “Haberim yok” diyor. KTÜ’de okuyan 23 öğrenci okuldan uzaklaştırılıyor. Rektörümüz “Haberimiz yok” diyor. KTÜ öğrencilerinin demokratik eylemleri ailelerine şikayet ediliyor. Adresleri yalnızca “KTÜ Öğrenci işlerinde mevcut. Ancak Rektörümüz canlı yayında, ”Haberim yok” diyor. Yani KTÜ Rektörlüğü “Görmedim, Duymadım ve Bilmiyorum” politikası izliyor. KTÜ bugün ülkede en yasakçı üniversite olmakta başı çekiyor.
KTÜ’nün din ve vicdan özgürlüğüne karşı bu denli sert ve zulme varan uygulamasını Ergenekoncularla olan içli dışlılığıyla alakalandırıyoruz. Şener Eruygur Paşa’yı, Hurşit Tolon Paşa’yı, Tuncer Kılınç Paşa’yı ve daha bilmem hangi Ergenekon zanlısını KTÜ’de ağırlayan KTÜ yönetimi herhalde bu yasakları övünerek anlatıyordu.
Son sözümüz KTÜ yönetiminin arkasında duran Bakanımız Sayın Faruk Özak ve milletvekilimiz Sayın Cevdet Erdöl’e…Sayın Bakan ve Sayın vekil acaba bu konuda resmi veya gayri resmi ne söyleyecekler?
Rektörlüğün, “haberimiz yok, güvenlik görevlileri yapıyor” safsatasına inanıyorlar da bizim de inanmamızı mı isteyecekler?
İLGİLİ HABER |
KTÜ Fizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Çevik'in eşi Sunay Çevik, başörtülü olduğu gerekçesiyle lojmanlarda sürekli kendilerine güçlük çıkarıldığını, markete ekmek almaya gitmelerinin bile sorun olarak karşılarına getirildiğini söyledi. Eşinin görevi nedeniyle 10 yıldır KTÜ yerleşkesindeki lojmanlarda ikamet ettiklerini belirten Çevik, yaşadığı son olayın bardağı taşırdığını savundu. Yaklaşık 1,5 yıl önce KTÜ Sahil Sosyal Tesisleri'nde akıl almaz bir olay yaşadıklarına değinen Çevik, eşi ve bir arkadaşları ile yemeğe gittikleri sosyal tesislerde garsonların başörtülü olarak içeri giremeyeceği uyarısında bulunduklarını hatırlattı. Çevik, eşinin üniversitede görevli olduğunu belirtmesi üzerine garsonun "O zaman sizi saksının arkasına alayım" dediğini iddia etti. Çevik, 1,5 ay önce de kendisine misafir olarak gelen yeğenlerinin başörtülü oldukları gerekçesiyle üniversitenin giriş kapısından içeri alınmadığını, kendisinin gidip arabayla yeğenlerini kapıdan aldığına dikkat çekti. Tüm yaşadıklarına rağmen bugüne kadar sesiz kaldığını ifade eden Çevik, son yaşadığı olayın ise sabrını taşırdığını belirterek şöyle konuştu: "Geçtiğimiz günlerde ev kıyafetimle ve başımda da biz ona 'yazma' deriz, başörtülü bir şekilde sosyal tesislerde bulunan markete ekmek almaya gidiyordum. Yanıma gelen özel güvenlikçi 'nereye gidiyorsun?' diye sordu. Markete gittiğimi söyleyince de, "bu şekilde gidemezsiniz. Yasak bayan yasak, bilmiyor musunuz?" dedi. 'Ben 10 yıldır burada lojmanda oturuyorum, eşim de akademisyen' dedim. 'Ben nereden bileyim sizin burada oturduğunuzu. Sizi tanımak zorunda mıyım?' cevabını verdi. Ben de cevap vermek durumunda değilim deyip yoluma devam ettim. Dolmuşta, tesislerde, yolda sürekli bu tür tacizlere maruz kalıyoruz." Yaşadıklarının kendisini çok incittiğinden yakınan Çevik, konuyu rektörlüğe ilettiklerinde ise 'Bizim böyle bir uygulama ve emrimiz yok' cevabı aldıklarını, güvenlikçilerin ise 'emirleri uyguluyoruz' dediklerini kaydetti. Çevik, "Herkes suçu birbirine atıyorlar. Arada olan bize oluyor." ifadelerini kullandı. Lojman ve sosyal tesislerin akademik birimlerle aynı ortamda olduğu diğer üniversitelerde böyle bir sorun yaşanmadığını dile getiren Prof. Dr. Uğur Çevik ise "Bizim evlerimiz kampüs içerisinde, bunun bir tolerans noktası olmalı. Eğer bir sıkıntı varsa lojmanlar buradan ayrılsın. Yok, lojmanlar da kamusal alansa bunun kanununu biri bana göstersin." dedi. Eşinin başına gelen bu tür vakaların diğer akademisyen arkadaşlarının başına da geldiğini, ancak kimsenin sesi çıkartmadığını ifade eden Çevik, amaçlarının ortamı germek olmadığını, sorunun demokratik bir şekilde çözülmesini istediklerine dikkat çekti. TÜYSÜZ: BİLGİMİZ DIŞINDA BİRŞEY YAPILIYORSA GEREĞİNİ YAPARIZ KTÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Necati Tüysüz ise öğretim üyelerinin kılık kıyafetine karışmalarının söz konusu olmadığını söyledi. Güvenlikçilere böyle bir talimat da vermediklerinin altını çizen Tüysüz, şöyle konuştu: "Üniversitelerin belli kılık kıyafet şartları var. Bizim işimiz üniversitenin güvenliğini sağlamak. Burada bir sürü güvenlik görevlisi var. Herkesi tanımayabilirler ve gördüklerinde de 'kimsiniz' diye sorabilirler. Kişi de kendini tanıttığı zaman mesele biter. Bizim çok sayıda eşi kapalı olan arkadaşımız var. Kampüse de rahatlıkla girip çıkıyorlar. Böyle bir sıkıntı yok. Bilgimiz dışında da bir şey yapılıyorsa gereğini yaparız." MAZLUM-DER'DEN KINAMA Öte yandan, Mazlum-Der Trabzon Şube Başkanı Mehmet Çınar, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, sorunun rektörlük tarafından çözülmesi gerektiğini belirtti. Çınar, ev hanımı olan bir bayanın kılık kıyafeti ve inançlarından dolayı bu tür engellemelere maruz kalmasının kabul edilemeyeceğine vurgu yaptı. KTÜ Rektörlüğü'nün 'bizim haberimiz yok, biz böyle bir talimat vermedik' deme hakkı olmadığını söyleyen Çınar, "Çünkü olayları artık sağır sultan bile duymuştur. Hiç kimsenin KTÜ'yü lekeleme hakkı olmadığına inanıyoruz. Yetkili ve sorumlu makam rektörlüktür. Bu sorunun çözümü için de gereğini yapmasını bekliyoruz." diye konuştu. |
HABERE YORUM KAT