Kuzey Irak operasyonunun perde arkası
Uzun yıllardan beri başımıza musallat olan PKK denilen şer odağı yüzünden Türkiye geçmiş yıllarda Kuzey Irak topraklarına değişik zamanlarda birçok defa çeşitli operasyonlar yapmıştır. Bu operasyonlar neticesinde terör örgütüne büyük kayıplar da verdirilmiştir. Geçmişte yapılan operasyonlar neticesinde bitiş noktasına kadar gelen terör örgütüyle ilgili olarak o günlerde Askeri kanattan en üst düzeyde şu açıklamaların yapıldığını dün gibi hatırlıyorum: Biz işimizi tamamladık, şimdi sıra siyasilerde
Asker bu konuda yerden göğe kadar haklıydı. Kahraman Ordumuz en ağır şartlarda görevini yerine getirmiş ve sıra siyasetçilerimizin uygulayacakları sosyal, siyasi ve ekonomik politikalara gelmişti.
Terörün sıfır noktaya doğru tükenişe geçtiği bir dönemde AKP iktidarı iş başına gelmişti ve bugün de yine AKP iktidarı tarafından bu ülke yönetilmektedir. AKP iktidarı bu konuda mücadele etme noktasında önceki hükümetlere göre çok daha şanslıydı. Çünkü AKP tek başına iktidara gelmiş bir siyası partiydi. AKP tek başına iktidar olma şansını bu konuda ne kadar doğru ve isabetli kullandığını şimdi önümüzde olan fotoğrafta net olarak görmekteyiz. AKP zihniyeti gelmiş olduğu eski siyaset anlayışı çizgisi sebebiyle terör konusuna ve bölücü zihniyetlere karşı geçmişteki iktidarlardan çok daha farklı bir pencereden baktı. Türkiyede bir Kürt sorunu olduğunu dile getirmeleri bir tarafa, alt kimlik ve üst kimlik tartışmaları da bu dönemde gündemimize taşındı. Kürtçe dil kursları da bu dönemde açıldı ama beklenilen ilgi duyulmadı ve işin başka bahaneleri olduğu bir türlü anlaşılamadı. AKP olaya çok farklı bakmaya çalışırken bir sürü hatalar da yapıldı. Yapılan yeni bir takım yasal düzenlemelerle terör adeta cesaretlendirildi ve gösterilmek istenilen iyi niyetin karşılığı yine kin ve kan olarak karşımıza çıktı. Esasen Türkiyede bir Kürt sorunu yoktu ve hiçbir zaman da olmadı. Aklı başında hiçbir Kürt bu millete isyan etmedi. Her toplulukta olacağı gibi Kürtlerin arasından çıkan bir takım kiralık çapulcular suni bir takım çıkışlarla Kürt sorunu diye bir mesele icat etmeye çalıştılar. Bunların arkasında başta İngiltere ve İsrail olmak üzere koca bir batı âlemi birlikte yer aldı. Türkiyenin esas meselesi bir zihniyet ve ihanet sorunuydu. AKP bunu anlamamakta oldukça ısrarlı davrandı ve tavizkâr politikalarla iş bu noktalara taşınmış oldu.
ABD Irakı işgal ettikten sonra bırakın sıcak takıp yapmayı Türkiye sınır ötesine sinek bile uçuramaz haller yaşadı. Sınırlarımız gel geç hanına dönerken, terör örgütünün Türkiyedeki para kaynakları üzerine de gidilemedi. Kuzey Irakta oluşturulmak istenilen yapay bir Kürt devleti yine bu dönemde resmen şekillendi ve dünkü beslemelerimiz bizlere efelenir oldu. Terör örgütü büyük şehirlerimizde yuvalandı ve Ankaraya kadar da uzandı. Terör örgütüne şirin bakan bazı çevreler hiç de hak etmedikleri noktalara taşınarak devletin kara kutusu bilinmezlik özelliğini ciddi anlamda kaybettiği şüpheleri yine bu dönemde bir hayli arttı. Kısaca bu dönemde terör yeniden azıttı. Oldu bitti zannedilen terör son yıllarda yeniden hortladı.
Şimdi ABD den alınan müsaadeyle ilk defa yıllar sonra Kuzey Irak topraklarına ciddi bir operasyon yapıldı. Yapılan operasyon kapsam ve organizasyon bakımından göğsümüzü kabartacak cinstendi. Türkiye ilk defa dosta ve düşmana vermesi gereken mesajını bu operasyonla vermiş oldu. Bu şekilde iç kamuoyun kabaran ayranının peyda ettiği kirli gaz da bir şekilde boşaltılmış oldu.
Türkiye yapılması gerekeni yapmıştır. Zamanlaması çok yanlış da olsa bu hareket yapılmalıydı ve devam da etmelidir. Ancak bu işin bir de perde arkası vardır. Perdenin arkasında nelerin döndüğünü henüz tam olarak bilebilmiş değiliz. Ben hep şunu merak etmişimdir. ABD ve yandaşları belli ki bu bölgede yapay bir Kürt devleti oluşturmayı kendi çıkarları için uygun görmektedirler. Yapay bir devlet kurmak veya yapay bir millet oluşturmak için şartların oluşturulması da lazım. Bugüne kadar millet olamamış, millet olma çizgisine tekâmül edememiş bir insan molozunu millet olmaya motive edebilmek için o topluluğun karşısına bir düşman koymak gereklidir. Acaba ABD Irak hava sahasını bize açarken bu tür bir şeytanlığı düşünmüş müdür? Türk Askerinin o bölgede bulunan bizim dostlarımızı rahatsız etmeyeceğinden yüzde yüz emin olmama rağmen, propaganda yoluyla o bölge insanlarını aleyhimize nasıl kullanmak isteyecekleri hususunda ciddi endişelerimin olduğunu ifade etmeden edemeyeceğim. Irakta oynanan oyun tıpkı eskiden İngilizlerin de oynadığı başka bir oyunun bir benzerini andırıyor. O zamanlar İngilizlerin kasıtlı ve yanlı istihbaratları sonrasında Osmanlı paşalarından bazılarının yanılarak Osmanlı dostu Arapları idam etmesi kolayca unutulacak şeytanlıklardan değildir. Türkiye elbette sazan balığı gibi her oltaya atlayacak kadar bu konularda tecrübesiz bir ülke değildir. Ama yine de insan merak ediyor işte. Daha düne kadar öfkeyle kalkanlar zararla oturur diyenler şimdi bir anda savaş çizmelerini dizlerine kadar giydiler ve kahramanlığa soyundular. Sanki birileri ikinci Cumhuriyet teraneleriyle bu devletin içini boşaltmaya çalışırlarken başka birileri de yeni bir kahraman üretmenin peşinde. Amerikada neler konuşuldu, ne gibi sözler verildi henüz bizim için karanlık noktalardır. Türkiye engin tecrübeleri olan bir devlettir diyerek arkamıza ve önümüze dikkat etmeyi asla ihmal edemeyiz.
Koca bir yazı boşa geçirip bunca kaybı verdikten sonra, teröristlerin sivil halkın arasına sızıp kış uykusuna yattığı bir dönemde operasyonun yapılması elbette bazı soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Biz fotoğraf çekmeye ve olup bitenleri kayda almaya devam edeceğiz. İnşallah şüphe ve endişelerimizde yanılmış oluruz. Kahraman Mehmetçiğe ve değerli komutanlarımıza dualarımızın en sonsuz olanını sunuyorum.
YAZIYA YORUM KAT