Milliyetçiliğin yükselişinden kimler rahatsızlık duyar?
Millet evlatlarının mensubu oldukları bu millete bağlılıklarının, kendilerine duydukları özgüven duygusunun, küresel eşkıyalara karşı milli ve onurlu bir duruşun ifadesi olan Milliyetçiliğin yükselişinden veya yükselişe geçtiğinden dem vurup rahatsızlıklarını ortaya koyanları anlamada zorlananlardanım. Türk milliyetçiliğinin yükselişinden rahatsızlık duyan yazar, çizer veya siyasetçi takımını ibretle izlerken tiksinti derecesinde de bunlardan iğrendiğimi açıkça ifade etmek isterim.
Türk milletini sevmek, Türk olmanın bilinciyle hareket etmek, milli duygu ve reflekslerin canlı kalmasını istemek ve dilemek niçin birilerini korkutur ki? Türk olan, damarında dolaşan kanından şüphesi olmayan, bu millete mensup olmanın şerefinden nasiplenen hiçbir kimsenin Türk milliyetçiliğinin yükselişinden rahatsız olması elbette düşünülemez.
Peki kimler rahatsız olur? Bunun cevabi çok açıktır. Kendisini Türk hissetmeyen, bu milletin aidiyetinden payı olmayan, soysuzluğu ve köksüzlüğü kabarmış olanlar bundan incinirler. Küresel güçlerin oyunlarının parçası olanlar, Türküm demekten arlanıp bir türlü Türküm demeye dili varmayanlar elbette Türk milliyetçiliğinin yükselişinden gocunacaklar. Bu yaratıkların işleri zaten hep bu milletle uğraşmak olmadı mı?
Yeri gelince milli duyguları son noktasına kadar istismar edeceksin. Vatan, millet Sakarya nağmeleriyle milletin oylarını cebellezi edeceksin, daha sonraları da ortalara çıkıp milliyetçiliğin yükselişinden rahatsız olduğunu dile getireceksin. Anadolu dilinde güzel bir deyim vardır. Herkes kendisine yakışanı yapar derler.
Bizde diyoruz ki, herkes kendisine yakışanı yapıyor. Soysuz kim, soylu kim açıkça belli. Hain kim, vatanperver kim aramaya gerek yok. Benim En çok öfkelendiklerimin başında yalandan gözyaşı döken şovmenler gelmektedir. Daha dün Türk-İslam sentezinden bahsedenlere dinsiz diye çamur atan maskaraları bugünlerde Keşiş ve Papazlarla aynı yatağı paylaşırken görmekten onlar adına biz utanıyoruz. Türk milletinin İslam a duyduğu derin muhabbet ve bağlılığının zirvelerde gezindiği gönüllerin sesi ve temennisi olan Türk-İslam sentezi tezini dinsizlik olarak telakki edenlerin bugün diyalogculuğa terfi etmiş olmaları karşısında da pek şaşırmıyoruz. Çünkü bunları biz ezelden beridir tanırız. Bunların gaflet ve delaletinden çok beniz üzen bunların trenine binen zavallı yolculardır.
Bu coğrafyada yaşamakta olan herkesi Türk kabul eden bir anlayışın adı olan Türk milliyetçiliği ateşi, öyle üç beş soysuzun çamur atmasıyla sönmez. Biz bu devleti Türk Milliyetçiliği felsefesi üzerine kurup inşa ettik. Bu felsefenin en kısa tanımını da Türkleşmek, İslamlaşmak ve muasırlaşmak olarak anladık. Türkleşmek derken ırkçılıktan uzak durmaya, İslamlaşmak derken Araplaşmamaya, muasırlaşmak derken de soysuzlaşmamaya karar verdik ve bu devleti bu temeller üzerine kurduk. Bu devleti yaşatmanın, bu milleti yüceltmenin mücadelesini veren Türk milliyetçiliğinin yükselişinden korkanlar veya gocunanlar bu milletle bu güne kadar akrabalık kuramamış bedbahtlardır. Bu bedbahtları tanımak millet evlatlarının belki de en önemli görevidir. Hoşça ve Türkçe kalın dileklerimle.
YAZIYA YORUM KAT