Nasıl bir anayasa yapmalıyız?
Yeni bir anayasa yapmak, darbe anayasalarının izlerini bahtımızdan silmek elbette bu milletin hakkıdır ve daha demokratik bir anayasa yapmak artık bir zaruret haline gelmiştir. Anayasalar hitap edecekleri milletlerin yaşam biçimlerine ve kültür normlarına zıt olmamalıdır. Anayasaların evrensel kabulleri dikkate alacağı kadar milli renkleri de bünyesinde vazgeçilmez değer ve ölçüler olarak mutlaka kapsamalıdır.
Küresel güçlerin koca bir insanlığı zoraki bir dönüştürmeye zorladığı bir dünyada yaşıyoruz. Beğensek veya beğenmesek, maalesef bu dünyanın ortak kaderini paylaşıyoruz. Dünya zoraki bir değiştirilmeyle uğraşırken biz de kendi istikametimizde hakkımız olan değişime gitmek ve demokratik bir Anayasa yapmak zorundayız. Yenileşmek, değişmek veya gelişmek elbette bu milletin de hakkıdır. Ancak, değişme ve yenileşme arzumuzu ortaya koyarken veya bu gaye ile yeni bir anayasa yapmaya heveslenirken mutlaka ama mutlaka kendi milli orijinlerimiz çerçevesinde bir anayasa yapmalıyız.
Yeni anayasada Türklük ve Müslüman kavramlardan uzak durmayı teklif edenleri veya düşünenleri, bir diken için koca bir memleket ormanını yakmaya niyetlenen kimseler olarak değerlendiriyorum. Yeni anayasa yaparken her şeyden önce kendini inkâr etme hastalığından kurtulmak ilk şarttır. Bu Anayasa eğer bu milletin anayasası olacak ise bu milletin vazgeçilmezlerine saygılı bir metin ortaya konulması gerekir. Yok, eğer bu anayasa bu milleti küresel odakların istediği şekle dönüştürmek için bir anayasa olacak ise, bu anayasayı da bu millet asla onaylamaz.
Yenidünya düzeninin ağalarının, milletlerin değişme arzularını ciddi anlamda etkileyerek, toplumları kendi istekleri doğrultusunda dönüştürmeye gayret ettiklerini de hiçbirimiz inkâr edemeyiz. Bölgesel güç olmak isteyen, dünya gemisinin kaptanlık köşküne tekrar oturmak için yeni bir dünya kurmanın özlemi ve misyonuyla yüklü olan bu millet elbette küresel etkilerden uzak durarak yeni bir anayasal düzenlemeye gitmeliyiz.
Yeni bir anayasa yapmaya niyetlenirken, özellikle geçmişimizi toptan reddi miras eden, demokratikleşiyoruz diyerek milletin ortak paydalarını yok sayan, milleti millet olmaktan uzaklaştırıp kozmopolit bir insan molozuna döndürmeyi düşünenlere asla fırsat vermemeliyiz.
Bu ülkede geçmişte yapılmış olan hiçbir anayasa kendilerini bu milletten ayrı görenlere itici veya öteleştirici davranmamıştır. Ne ilk anayasamız olan Teşkilat-i Esasiye Kanunu ne de 1921–1924 ve 1961-1962 darbe anayasaları bile böylesi bir tablo ortaya koymamışlardır.
Bütün Anayasalarımız da bu millete Türk milleti denirken diğer aidiyetleri asla Türklük dışında farklı ve başka bir adla adlandırmamışız. Küresel düşmanlarımızın hileleri sebebiyle kendilerini değişik adlar altında öne çıkarmaya çalışan veya bu milletin hakim unsurunu alaşağı etmeyi düşleyen gafillere fırsat vermemek için maalesef bazen istemeden de olsa farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır.
Ne tuhaftır ki, şimdilerde megafonu ele geçiren bazı gafiller kirli seslerini yüksek sesle seslendirme imkânı bulduklarından olacak, hepsi bir ağızdan bu milleti paramparça etmek için veryansın ediyorlar. Yeni anayasa yapalım derken milletin kolunu, bacağını kesmeye, gözünü çıkarmaya çalışan bazı bedbahtlar fırsat bu fırsattır diyerek köşelerinden veya sahip oldukları renkli camlarından hayâsızca salyalarını kusup duruyorlar.
Her ne hikmeti varsa pek bilinmez sebeplerle, bu ülkeyi yönetenler de bu densizliklere karşı en ufak bir tavır ortaya koymuş değillerdir. Bu suskunluğun adını ne siyasi bir strateji nede demokratikleşme diye koyamazsınız. Bu resmen siyası bir körlük veya siyası bir gaflettir.
Anayasa yapma arzusu, bir zaruretten veya bir ihtiyaçtan doğar ve asla bir takım çevrelerin geçmişle hesaplaşma hırsından doğmaz. Yeni bir anayasa yapacağız diyerek koca bir geçmişi toptan inkara kalkmak doğru bir aklın veya demokratik bir kafanın ürünü asla olamaz.
Anayasalar bir devletin nasıl yönetileceğini, kişi hak ve özgürlüklerinin nasıl korunacağını veya kullanılacağını belirleyen yasaların bütünüdür. Siz yeni bir anayasa yaparken, kişi yerine zümreleri yerleştirmeye kalkarsanız o zaman da toplumu zümrelere bölmüş olursunuz. Bizim yazılı bir anayasamız vardır. Bu anayasamızın değiştirilir ve değiştirilemez maddeleri de vardır. Anayasamızdaki antidemokratik olan kısımları değiştirirken bu milletin geçmişini sıfırlamaya yeltenmek kabullenilemez bir durumdur.
Türklüğümüzü açık arttırmaya çıkaran, cumhuriyetin temel dinamiklerini yok sayan zihniyetlerle elbette bir masa etrafında buluşup yeni bir Anayasa yapma şansımız yoktur. Bütün anayasalarımız bu toplumu meydana getiren bireyleri; tasada, kederde ve kıvançta ortak olmaya davet eden ve hedefini bu şekilde birlik üzerine kuran temel ülkülerden ölçü almıştır. Temel ülkümüz olan kaderde, kıvançta ve tasada bir ve bütün olmamıza ters düşebilecek her tavra elbette karşıyız.
Biz birliğimizi her şeyden daha çok bu coğrafyanın ortak kaderi üzerinde inşa etmiş ve ayrışmaz bir birlikteliğiz. Yeni bir anayasa yaparken elbette coğrafi kaderimiz kadar bu coğrafyanın manevi ve kültür iklimine uygun bir düzenlemeye gitmeliyiz.
Asırların acıları ve ortak yorgunluklarımız sonrasında hep birlikte kurmuş olduğumuz toplumsal sözleşmemizi delmeye kalkan, kardeşlerin arasını açıp bizi ayrıştırmaya niyetlenenlere açık kapı bırakmamalıyız.
İngiltere’nin yazılı bir anayasası yoktur. Koskoca İngiltere asırlık geleneklerle yönetilmektedir. Biz ne yazık ki, sürekli bir şekilde anayasa değiştirme hastalığına yakalanmışız. Darbe anayasalarından kurtulacağız diye milleti tuz buz edecek siyasi intiharlardan uzak durmak zorundayız.
Yapacağımız yeni anayasa bütün ölçülerini evrensel değerlerden daha çok bu milletin kültüründen almalıdır. Bizim kültürümüz batının değerlerinden kat kat daha üstündür ve çok daha üretkendir. Yeter ki sahip olduğumuz sözde aydınlarımız ve siyasilerimiz kafalarındaki kafesi kırabilsinler.
Etnik milliyetçiliklere kapalı olması gereken yeni düzenlemelerin Türk milliyetçiliğine de kapalı olmasını istemek resmen densizliktir. Türk bu toplumun ortak adıdır. Anlaması kıt olan zekâsı düşüklere anlatabilmek için bir örnekle anlatalım: Bir sınıfta bulunan onlarca insanın hepsinin kendilerine has adları vardır. Ancak bu çok sayıdaki insanların bir de ortak adları vardır. İşte o ortak ad ‘öğrenci’dir. İşte bu coğrafyada yaşayan herkesin ortak adı ve ortak adresi Türklüktür. Bundan rahatsızlık duyanlara kapıyı göstermek veya ütü çekmek lazımdır. Yapacağımız yeni anayasamızı yetmiş beş milyon insanımız onaylamalıdır. Yapılacak anayasa rengini, ölçüsünü ve ruhunu bu milletten ve bu milletin ayıp ve yasaklarından almalıdır.
Bu milletin beş bin yıllık formatını değiştirmeye kalkanları uyarmak isteriz. Format atmaktan vazgeçin ve aramıza giren virüsleri temizleyin lütfen. Bu işi yapmanız için çok uzağa bakmanıza gerek yoktur. Önce en yakınımızdakilere bakalım lütfen.
Türklüğü inkâr eden, birliğimize göz diken, Atatürk’ün gölgesinde bu millete ve bu milletin değerlerine savaş açan, dindarlık adına nesepsizlik tohumları eken, cumhuriyetle kavgalı olan hasta çevrelerden uzak durarak yeni bir anayasa yapmalıyız.
Bu milletin değerlerinden ve bu coğrafyanın şartlarından ruh ve şekil alacak yeni anayasamız şimdiden milletimize ve bu millete muhabbet duyan herkse hayırlı olsun diyoruz.
YAZIYA YORUM KAT