NEYİMİZ EKSİK USTA?
“Allah’ın ayetlerine yürekten inanan ve bu imanın gereği olarak güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyanlara gelince; sonsuz merhamet sahibi Allah, onlar için bir sevgi yaratacaktır.”
(Meryem: 19/96)
“Şüphesiz bu kalpler de paslanır. Suyun temas ettiği demiri paslandırdığı gibi…” Dediler ki, paslanan kalplerin cilası nedir ya Rasulellah?
“Ölümü çok zikretmek (ölümü hesaba katan bir hayat) ve Kur’an okumak.”
“Sevgi/muhabbet, rahmet ve merhametle”(Rum:30/21) yoğrulan, “kalbine iman sevgisi ekilen, bu imanla kalbi süslenen”(Hucurat: 49/7) müminleriz elhamdü lillah.
Sevgiyle yoğrulmuş, sevgiyle donatılmış, isminin (insan/ünsiyet) “sevgi bağları kurma” anlamı da bulunan, yeryüzüne de “birbirleriyle tanışmak”(Hucurat: 49/13) gayesiyle gönderilen bir insandan beklenen üretim ne olmalıdır?
Elbette “sevgi, saygı, şefkat, rahmet, merhamet ve muhabbet” olmalıdır. İmanın tohumu sevgi olduğu gibi meyvesi de sevgi olmalıdır. “Rahman onlar için bir sevgi var edecektir.”(Meryem: 96)
-Araba çalışmıyor Usta! Derdi nedir acaba?
Kutup başlarını kontrol et evlat; mazotu var mı bir gözden geçir.
-Elektrikler yanmıyor Usta! Sorun nedir acaba?
Sigortaları kontrol et evladım, sigortaları gözden geçir.
-Musluk su kaçırıyor Usta! Ne yapmak lazım?
Contasını değiştirelim evlat. Contasını değiştirelim…
Komutan sorar:
“Evladım bu top/gülle neden çalışmıyor, neyi eksik? Komutanım, birkaç eksiği var. Birincisi “barut yok komutanım.”
Tamam evlat, gerisini saymana gerek yok zira “barutu olmayan topun diğer eksiklikleri sorulmaz.”
Bu Müslümanların neyi var usta? Neden düzgün çalışmıyorlar?
“İşledikleri suçlar/günahlar/kul hakları onların kalplerini paslandırmış, ruhları kararmış onların.”(Mutaffifin: 83/14) halini mi yaşıyorlar? Oysaki onlara özel çağrılar var.
“Ey iman edenler!
-Allah’ı çok zikredin/sürekli hatırda tutun!(33/41)
-Allah’tan korkun ve sözü yerinde ve doğru söyleyin!(33/70)
-Kendinizin, ana babanızın ve akrabalarınızın aleyhinde dahi olsa Allah için doğru şahitlik yaparak, bütün gücünüzle hak ve adaleti ayakta tutun!(4/125)
-Haksız nedenler ve haksız yollarla birbirinizin malını yemeyin!(4/29)
“Ey iman edenler!
-Akitlere/sözleşmelere/verdiğiniz sözlere riayet edin!(5/1)
Hikâye:
Karsı ölen adam nöbetleşe iki çocuğunun yanında kalmaya başlar. Bir gün gelini der ki, babacığım annemler gelecek ev kalabalık olacak. Sen birkaç günlüğüne öteki çocuğun yanına gitsen olmaz mı? Ha bundan kocamın haberi olmasın diye de sıkı sıkıya tembihler.
Yaşlı adam çaresiz bir şekilde çantasını omuzlayıp öteki oğlunun evine yola koyulur. Bir gölge gibi ağır ağır adımlarken “emanetini alsan da bu eziyeti çekmesem” diye de serzenişte bulunur.
Nihayet eve gelir, kapıyı çalar. Epeyce bir zaman sonra kapı açılır. Selam verir ama gelini tarafından selamı alınmaz. Bu zamansız gelişten dolayı öfkelenir gelini ve “baba, daha bizim zaman gelmemişti. Niye geldin ki?”
Başına gelecekleri tahmin etmişti adam. Kızım dedi, kalmaya değil şöyle bir nefes almaya geldim. Biraz dinlenip gideceğim…
İki evladının da kapısı üzerine kapanmıştı adamın. Parka yürüdü, bankta uzanıverdi. Hava çok soğuk değildi. Uyumaya karar verdi.
Gece yarısı bir sesle uyanıverdi. Oğlunun arkadaşıydı onu uyandıran. Amca sen burda ne yapıyorsun, oğlun her yerde seni arıyor. Evden çıkarken nereye gideceğini de söylemedin! Haydi gel benimle eve gidelim…
Sabah ayrıldığı eve gelmişlerdi. Oğlu ağlamaklı bir sevinçle sarıldı babasına. Sitemler etti. Neden gittin ki diye sorguladı. Oğlunun arkasında duran gelinin yüzü kızarmış başı öne eğikti.
Oğlum, karın beni evden kovdu diyemedi. Şöyle bir hava alayım derken yorulmuş uykuya kalmışım gibi mazeretler uydurarak geçiştirdi.
Sabah kapısı vuruldu, gelini içeri girdi. “Baba, Allah senden razı olsun. Dün akşam beni ele vermedin. Ben senden çok özür diliyorum. Affet beni” dedi özür diledi. Bir anlık gaflete gelmişti anlaşılan. Annesinden helal/sevgi sütü içmişti…
Evlat! Tüm hikâyeler böyle mutlu sonla bitmiyor.
“Ey iman edenler!
-Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun ve Müslüman olarak can verin!”(3/102)
-Hepiniz nasuh tövbesiyle (bir daha aynı günahı işlememek üzere) tövbe edin!(66/8)
Ne oldu bize Usta! Hangi parçayı gözden geçireyim, hangi parçayı değiştireyim ki bu insan/Müslüman düzgün çalışsın?
Sevgi, şefkat, merhamet üretmesi gereken kalpler neden sevgiye muhtaç? Sevgi dolu olması gereken kalpler neden nefretle, öfkeyle, kinle, hasetle, kibirle, bencillikle dolu Usta neden?
Sorunumuz nedir Usta?
“Ey iman edenler!
-Allah’a ve Rasulüne… İman edin!”(Nisa: 4/136)
Elektronik aletler düzgün çalışmadığında, kafaları karıştığında “fabrika ayarlarına” döndürülür, düzgün çalışması sağlanır.
Biz Müslümanlar da bugünlerde her taraftan arıza veriyoruz. Galiba yeniden “fıtrat ayarlarına dönmeliyiz.” Allah Rasulünün (sav) “İmanınızı yenileyin!” tavsiyesine uyup yeni bir başlangıca adım atmalıyız.
“Sakın Allah’ı unutanlar gibi olmayın!”(Haşr: 59/19)
YAZIYA YORUM KAT