NUH TUFANI’NDAN ZORLU BİR RUH TUFANI!
Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz ve önümüzde bu dönemi çözecek veya daha da katmerleştirecek bir süreç var. “1 Kasım” seçimlerinin önemine vurgu yapmak istiyorum.
İşin teknik veya güvenlik boyutu bir tarafa, asıl öne çıkanın bir kimlik, bir medeniyet sorunu olması asla göz ardı edilmemelidir. 1950’den bu yana seçimler yapıldı, partiler devrilip, partiler iktidar oldu, ama bu sefer farklı. Bugüne kadar bu milletin kimliğini sorgulayan ve nasıl olduğunu gün yüzüne çıkaran ( cılız çıkışlar hariç) güçlü bir partinin iktidar olma şansı olmadı, olamadı. Bunun tarihi, sosyolojik, ekonomik… ve hatta kaderi bir çok sebebi vardır ve olabilir; ancak bu sefer tamamen farklı bir kulvarda koşunun başladığını, bu işin uzmanı olan emperyal güçler gördüğü gibi, içteki uzantıları da farkına vardı ve teyakkuza geçtiler.
Bütün bu olanlar, bu kalkışma ve sıçramalar; kanlı eylemler ve canavarca davranışların bugüne kadar olmaması, aslında bunlar bizi sevdikleri ve uyudukları için değildir. Mazlum ve hakları alınmış, sadece “görevli” olduğuna inandırılmış bir milletin uyanamaması, “efendiler”ce uyuşturulduğu içindir. Şimdi Ak Parti’den çok Recep Tayyip Erdoğan’a düşman olmalarının tek nedeni var, uyutulmuş bu milleti, bu ümmeti uyandırması ve bu uğurda çaba sarfetmesidir. Bu milletin sadece “görevi” değil, asıl bir de “hakkı” olduğunu ümmet coğrafyasına ve bilincine hatırlatmıştır. Yıllarca görevli olduğuna inandırılan bir ümmetin, haklarının da var olduğunu hatırlatan lider Tayyip Erdoğan olduğu için düşmanlıkları üzerine çekmiştir.
Bir sitede gördüm, bir emekli bayan öğretmen, bir toplantı esnasında, kameraların karşısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ağza alınmayacak, hele hele bir kadına asla yakışmayacak hakaretler, küfürler ediyordu! Aynı zihniyetin yetiştirdiği çocuklar da kimi zaman Gezi’de, kimi de başka yerlerde ortaya çıkıyor ve aynı terane ile ruh kirliliklerini etrafa yayıyorlar.
Aslında sadece Türkiye’de değil, bugün dünyada ve Türkiye’de “ Nuh Tufanı”ndan çok, bir Ruh Tufanı yaşanıyor, desek pek abartmış olmayız! Ruhundan boşalan insanların ilk başvuracak oldukları durak kin ve intikam durağıdır; çünkü onları “insanlık” içinde tutacak değer yargıları kalmamıştır. Bu tip insan ve toplulukların “sahip olmak”tan başka hiçbir hayalleri, beklentileri, amaçları yoktur. Sahip olduklarına ve sahip olacak olduklarına karşı çıkmak ise, “ölümü hak ediş”le eş anlamlıdır.
Ağızlarından salyalar akıtarak, akla hayale gelmedik küfürler savurarak, türlü türlü iftiralar atarak Sayın Erdoğan’a yapılanlara baktığımızda, ahlâki kuralları geçtik, yasal kuralları da bunların hiçe saydıklarını görüyoruz. İkide bir kanunları hatırlatanlar, yasal olmayan yollarla kendilerini tatmin etmeye çalışıyorlar. Bu bir ruh kırılmasıdır.
Bu zümrenin asıl derdi ve korkusu, Erdoğan ve Ak Parti’nin millet adına başarısıdır! Zavallı bir Erdoğan ve Ak Parti’nin methiyelerini sayfalarında ve ekranlarında hep görürdünüz de başarılı bir Ak Parti ve Erdoğan başarısı bunları çıldırtabilir, çıldırıyorlar da! Çünkü Erdoğan’ın başarısı, ümmetin başarısıdır da ondan. Dünya nüfusunun beşte birini teşkil eden Müslümanların uyanması müstekbirlerin hoşuna gider mi?
Bugüne kadar kıyıdan köşeden, Müslümanların davranışlarından ömür billah perde arkasından İslam düşmanlığı yapanlar, bugün kimlikleriyle ortaya çıkmış bulunuyorlar ve bizzat İslam düşmanı olduklarını söylemekten çekinmiyorlar.
Bu durum kötüye de yorumlanamaz; çünkü Hak ile batılın ayrışmadığı yerlerde münafıklık baş gösterir. Artık münafık aramaya gerek yok, çünkü herkes asıl kimliğiyle meydandadır. Çok kısa zaman sonra cenazelerinin de camilerden kaldırılmaması için vasiyette bulunacaklar; doğru olanı yapacaklar, bence.
Bir bardak temiz suya, bir damla şarap damlarsa, dinen o suyu içmek haram olur; çünkü necistir. Şirk, temizin içine kirliyi bulaştırmanın adıdır. Artık şirkten çok, küfrün açık ve katmerlisi ile karşı karşıya olduğumuzu da bilmek zorundayız.
Tayyip Erdoğan suyu ayrıştırdı ve temiz olanla kirli olanı ayrı taraflara koydu. İsteyen istediğinden içebilir; ama dayatma olmamalıdır, dedi. Tüm milleti ruh tufanına tutup sarhoş edenlerin buna tahammül etmeleri mümkün değildi. Onların evlerini altından, bahçelerinin duvarını gümüşten yapsanız, size karşı kinleri daha bir katmerleşir. Dünya böyle kurulmuştur ve böylece de devam edecektir.
Şimdi önümüzde 1 Kasım seçimleri var ve büyük bir sınavla karşı karşıyayız. Bireyler gibi, devletlerin ve milletlerin de sınavı vardır ve bu sınav zorlu bir sınavdır. İnanıyorum ki, 1 Kasım’da bu millet, sınavını başarıyla verecek ve sınıfını geçecektir.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci
YAZIYA YORUM KAT