O karakol, orada kalmalıdır!
Terörle mücadelede ciddi zaaflarımız var. Bunun aksını iddia etmek hiçbir aklıselimin kabul edebileceği bir durum değildir.
Bir ülkede devletin istihbarat birimleri arasında eş güdümü ve bilgi paylaşımını birileri bozmuşsa, kurumlar arası zıtlaşma devleti tahrip edecek noktalara taşınmışsa, o ülkede hiçbir işiniz doğru gitmez.
Biz yıllardan beri Devlet-Sistem- İktidar üçgeninde bir türlü istenilen dengeleri kuramadık. Sürekli bir birimizle savaşmayı bu memlekete hizmet etmek zannettik.
Terörle boğuşan bir ülke olarak terörle ilgili henüz tam ve doğru bir tanımlamaya da gidebilmiş değiliz. Bu ülkenin Sayın Başbakanı Kürt sorunundan bahsederken, söz konusu ihanete çok farklı pencereden bakıldığını anlıyoruz.
Terörist bir serseri mayın gibidir. Nerde ve ne zaman, nasıl saldıracağını önceden kestirebilmek imkânsız denilecek kadar zordur.
Terörist ummadığın zamanda, tahmin edemeyeceğin cepheden, en namussuz şekilde saldıran ve insani duygulardan tamamen soyutlanmış bir kahpedir.
Sen bu kahpeye aynı şekilde karşı koymak ve ona nefes alma şansı tanımamak zorundasın. Aksı durumda o sana yaşama şansı tanımaz.
Bu kahpelere karşı, düzenli ordu yöntemi ve taktikleriyle istendik mücadeleyi vermek ve istendik sonuçları almak hiç de kolay değildir.
Teröre karşı etkin bir mücadele verebilmek için çok güçlü bir istihbarata sahip olunması şarttır. Aynı zamanda, her türlü hareket yeteneğine ve özgürlüğüne sahip özel birliklere de ihtiyacımız vardır.
Siz terörle mücadelede birileri istedi diye bir sürü ipe sapa gelmez yasal düzenlemeler yaparsanız veya başkalarından akıl alırsanız işte o noktadan itibaren teröre en büyük tavizi vermiş olursunuz.
Biz millet olarak uzun yıllardan beri terörle mücadele halindeyiz. Terörün belini kırdık, terörün kökünü kazıdık dediğimiz bir anda, hiç beklenmeyen bir zamanda izahı ve anlaşılması çok zor eylemlerle karşılaşıyoruz.
İşin adını doğru koymak ve ona göre tavır almak lazım. Bize göre Türk milletine karşı tarihin en büyük soykırımı yaşanıyor ve yaşatılıyor. Ne tuhaftır ki, oynanmak istenen oyunu halen idrak edebilmiş değiliz. Artık bu iş bitirilmeli ve gerekirse bu dünya cehenneme çevrilmelidir.
Bunu yapmaya muktedir olduğumuzun ve gücümüzün farkında olamayanlar lütfen işi millete havale etsinler. Biz Kürtlerle asırlarca birlikte yaşadık ve birlikte yaşamaya niyetliyiz. Bu örgütün maskesi indirilmeli ve Kürtlerle hiçbir bağının olmadığı ortaya konmalıdır.
Kürt kardeşlerimize de bu konularda çok önemli görevler düşmektedir. Sağduyu sahibi Kürtler de artık ayağa kalkarak bu vahşete karşı tavır almalıdırlar. Türk-Kürt ortak cephesi derhal kurulmalı, Kürt kamuoyu Ankaraya kadar sızmış olan çakalların etki alanından çekip kurtarılmalıdır.
Bu canilerin kiralık bir çete olduğu, iç ve dış ayrıntılarıyla bu millete mutlaka tanıtılmalıdır.
İşte yine on yedi şehit ve birçok yaralımız var. Bir de işin psikolojik boyutunun millete verdiği tahammül edilemez eziklik!
Dünyanın en güçlü Ordularından birisi olan Türk Ordusu bunca tecrübesine rağmen böylesine ciddi kayıplar verebiliyorsa bu işlerde bir bit yeniği var diye düşünenlerin sayısı her gün büyümekte ve bu endişeler birilerinin işine yaramaktadır.
Demek ki bir yerlerde bir takım hesap ve taktık hatalarımız var. Bu hataları görmemeye ısrar etmek, işi halen yoksullukla veya başka çaresizliklerle izaha kalkmak hiç de anlaşılabilir bir durum olmasa gerek.
Her kim ne derse desin, şu gerçeği kabullenmek zorundayız artık. PKK denilen hayvanlar sürüsü dünyanın gelip geçmiş en canı ve en kanlı örgütüdür.
Bu hayvanlar sürüsü oldukça ustaca hareket edebilmekte ve gün geçtikçe de yeni taktikler geliştirebilmektedirler. Güçlü dış desteklere ve iç ayaklara sahipler.
Adamlar dağlarda yaralandıklarında kendi bağırsağını ameliyat edebilecek duruma gelmişlerdir. Dağları en ince ayrıntısına kadar tanıyor ve biliyorlar. Resmen ölüm makinesi haline getirilmişler.
Siz böylesine avantajlara ve şeytanlıklara sahip canilerin karşısına henüz bir kez olsun başka bir kimseye bir tokat dahi atmamış veya bir tek sille dahi yememiş, yirmi günlük eğitim almış ana kuzularını çıkarırsanız ciddi bir yanlış yapmış olursunuz.
Biz yıllardan beri bu yanlışı yapıyoruz ve inatla bu yanlışımızı sürdürüyoruz.
Siz eğer terörle mücadele ederken, terörün arkasındaki odaklarla istihbarat bilgi alışverişi yapacak kadar safça bir hal içerisinde bulunuyorsanız kendinizi kandırmış olursunuz.
Hanı stratejik ortağımız bize her türlü istihbarat bilgisini veriyordu. Hanı biz bu coğrafyada dolaşan böcekleri bile görüp izleyebiliyorduk.
Adamlar dört yüz kişilik bir terörist gurupla sınırlarımıza kadar geliyor ve ağır silahlarla karakolumuza saldırabiliyorlar. Katırların dahi zor tırmandığı dağların tepelerine bu silahları nasıl getirdiler?
Bütün bu soruların cevabını biliyor muyuz, biliyorsak bunları neden seslendiremiyoruz, kimler ve hangi güçler bize engel oluyor, millet bunları bilmek istiyor.
Terör üst kurulu toplanmış, toplantıya katılanların (Genel Kurmay Başkanı hariç) hangisi terörün T sinden haberdardır. Kimseler alınmasın ama bu işler biraz uzman işi değil midir?
Siz eğer terörün canına okuyan özel birlikleri dağıtırsanız, siz geçmişte terörle canla başla mücadele etmiş paşaları içeriye tıkarak teröristlere adeta pirim verirseniz, işte işlerin varacağı nokta buralar olur.
Adam kaldığı adadan her gün terör örgütüne talimat gönderebiliyorsa, birileri Atatürkün meclisinin çatısı altında bu devlete efelenebiliyorsa, ülke içerisinde tüketilen sigara, içki ve birçok gıda maddesi senin sınırların içerisinde terörün hamisi durumundaki Barzani denilen alçağın firmalarında üretiminden geçiyorsa siz terörle mücadele edemezsiniz.
Artık millet burnundan üfler hale geldi, milleti bu güne kadar anlamamaya ısrar ettiniz barı şimdi birazcık anlayın. Yalanı dolanı bir yana koyup ne olduğumuzu, bağımsız bir ülke olup olmadığımızı, bizi kimlerin yönetip idare ettiğini erkenden ortaya koyunuz ve millete açıklayınız.
Şimdi ben bir Türk vatandaşı olarak soruyorum ve cevap bekliyorum. Beni kim yönetiyor veya beni yönetenleri kimler yönlendiriyor?
Bu sorulara birileri mutlaka cevap vermelidir. Artık bundan böyle karşımıza geçip bize hırlayanlara hot deyip zırlanmanın zamanı değildir. Zaman bu kahpelere haddini bildirmenin zamanıdır.
Son söz olarak Sayın Genel Kurmay Başkanıma seslenmek istiyorum. Söz konusu karakolun yerinin değiştirilmesi tekliflerini çok tehlikeli ve moral bozucu öneriler olarak değerlendiriyorum. Bu teklif geri adım atmak, terör örgütünden kaçmak anlamına gelir. Lütfen bu milletin ve kahraman Ordumuzun onuru daha fazla incitilmemelidir. O karakol orada kalmalı ve adam gibi tedbirler alınmalıdır.
Sayın Genelkurmay Başkanım, size ve sizin ortaya koyacağınız iradeye güvenmek istiyoruz. Herkes bizleri yanılttı veya hayal kırıklığına uğrattı. Bari siz bizi yanıltmayın ve kaybettiğimiz güven duygularımızı yeniden inşa edin. Buna bizim olduğu kadar mensubu olduğunuz göz bebeğimiz kahraman ordumuzun da ihtiyacı var. Sizden bu konular da millet çok ama çok şeyler bekliyor Paşam.
YAZIYA YORUM KAT