Pazar Tarımsal Kalkınma Kooperatifi seçime gidiyor
53/8 Pazar Tarımsal Kalkınma Kooperatifinde yaşanan istifaların ardından olağanüstü genel kurur kararı alındı. Başkan Hikmet Hatırnaz'dan açıklamalar:
LÜTFÜ KOBAL
Pazar’da en geniş üyeye sahip sivil toplum kuruluşu olan 53/8 Pazar Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin 30 Nisan 2017’de yapılan olağan genel kurulunda başkan seçilen Hikmet Hatırnaz, yönetiminde yaşanan istifalar sonrası olağan üstü genel kurula gidileceğini açıkladı.
23 Eylül Pazar günü çoğunluk sağlanamazsa 14 Ekim Pazar günü yapılacak Olağanüstü Genel Kurulda yeniden aday olacağını söyleyen Hatırnaz, “Göreve geldikten sonra, satış cirolarımızda %26 gibi bir yükseliş kaydettik. Yaklaşık 10 bin üyenin desteğini arkamıza alıp akıllı ve mantıklı projelerle, yöremiz ve bölgemiz için hizmete yeniden talibiz.” dedi.
Başkan Hatırnaz konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
KARDEŞİMİN VASİYETİYLE KOLLARI SIVADIM”
“Kardeşimin bir vasiyeti vardı beni Kooperatifin başkanı olarak görmek çok istiyordu. Arkadaşlar bana geldiler ve bu kooperatife sahip çıkmamı istediler; ‘sana güveniyoruz, sen iyi şeyler yaparsın, bırak bu kooperatifi ayağa kaldırmayı, Türkiye’de marka haline de getirebilirsin’ dediler. Düşündüm, bana gerçekten ihtiyaçları varsa, gerçekten bir şeyler yapmam gerekir dedim ve onlara ben ‘buraya bakkalcılık, marketçilik yapmak için gelmedim, yöre ve bölge için yapılması gereken bir şeyler varsa onu bir projeye dökeceğiz ve onu yaşama geçireceğiz’ deyip kolları sıvadık."
“DEVLET DESTEĞİNİ ALARAK BÜYÜRÜZ”
“Bizim kooperatifin gücü bir yere kadar. Fakat ben bu imkânları sağlamak için projeler gerçekleştirerek, bu projelerin içine devleti de sokarım. Bunun için de benim kooperatifin desteğine ihtiyacım var. Örgütsel bir yapıya ihtiyacım var. Kooperatifimizin üyesi on bin civarındadır. Evdekileri sayarsan elli bin, destek verenleri de sayarsan yüz bin kişilik bir yapı bu. O zaman ne yapmamız gerekiyor? Aklı başında proje üretmemiz gerekiyor. Bu proje bize yol gösterici olacak, etken olacak. Geliştirdiğimiz proje ile devleti etkilersek, vatandaş da bunu kabul eder, devlet desteğini de kazanmış oluruz. Benim en büyük avantajım uzun yıllar kitle örgütleri içerisinde bulundum, mühendis odalarında, sendikalarda bulundum. Hem aktif, hem de üst düzeylerde görev yaptım. Devleti etkilemenin nasıl olduğunu, kamu adına yapılan projelerin nasıl olduğunu, kamu adına yapılan yatırımların nasıl olduğunu, çok iyi bilirim ve bilgi ve donanın sahibiyim. Eğer üyelerimiz de beni desteklerse ben bu işi yaparım dedim.”
“EKİP ARKADAŞLARIMIZIN NEFESİ YETMEDİ”
“Belli bir yere geldikten sonra, bazı arkadaşlar bir şeylerin farkında olmadılar. Kitle örgütleri içeresindeki bu kooperatifler aynı parti gibidirler, örgüt gibidirler; kooperatif menfaatleri için bunları kullanabiliriz. Her halde yürekleri yetmedi. Ben aklı başında düşünceyi zaten üretiyorum. Ama bu bir özveri işidir, bu tip yerlerde görev yapmak, işlem yürütmek bir özveri işidir. Sırası geldiğinde gece gündüz uğraşacaksın, düşüneceksin, proje üreteceksin. Projeden sonra kaynak yaratacaksın. Tabi bunu devlet ile beraber yapacaksın. Ben katılımcı demokrasiden yana olan bir insanım, her zaman şunu söylerim, her vatandaş düşüncesini söyleyecek. Vatandaşın sesine mutlaka bizler kulak vermeliyiz. İşte bizi dinlemiyor, kendi karar veriyor, astığı astık, kestiği kestik diyorlarmış, tüm çıktığım TV programlarında hep demişimdir, ben katılımcı demokrasiden yanayım. Bugüne kadar geliştirdiğimiz projelerde akıl var mantık var, hareketlilik var, markalaştırmak var, bir heyecan yaratmak var, bu katılımın içine vatandaşı sokmak var. Hani nerede bu? Bırak yönetimi, benim vatandaşım ile bile paylaşmadığım bir şey olmaz. Hatta çoğu zaman vatandaş bana ulaşamaz diye sokakta gezerim, ona selam veririm, çay ocaklarında yanlarına otururum, cami avlularında otururum. Ne için? Bana ulaşamayan vatandaş bana ulaşsın diye. Kafalarında kaygıları varsa onları gidersin diye. Bu düşünceye sahip insan despot yapıda olabilir mi?”
“SATIŞLARIMIZDA % 25 YÜKSELME OLDU”
“Ben yöredeki ve bölgedeki insanlar için buraya geldim. Bir şeyler verebilmek için geldim. Bir şeyler yapabilmek için buraya geldim. Benim ailemin bir kısmı Ankara’da, bir kısmı İstanbul’da ama ben buradayım. Niçin? Sırf bir şeyler verebilmek için buradayım. Ve vatandaşın birçoğu bunun farkında. Her zaman şunu söylüyorum. Ben göreve geldikten sonra bir hareketliliği sağladık. İnanır mısınız; Satışta %26 gibi bir yükseliş var. Bu şu demektir, vatandaş değerlerine sahip çıkmaya başladı ve bunu sağlamamız, devam ettirmemiz gerekiyor. Düşünün burada oradan, buradan gelen çeşitli mağazalar var. Niçin? Burada dönen parayı almak için. Tabii buna karşı değiliz, onlar da hizmet getiriyor. Ama ben şunu diyorum, hizmeti ve hizmet üretmenin en iyisini ben yapayım o para burada kalsın ve o para ile ben 10 - 50 veya 100 kişiye daha iş vereyim, fabrika açabileyim, atölye açabileyim, insanların geleceğini garanti altına alabileyim. Tüm özlemim bu."
“MARKA OLMA DÜŞÜNCEMİZ BİRİLERİNE RAHATSIZLIK VERDİ”
“Eğer bu düşüncelerim birilerini rahatsız ediyorsa hodri meydan. Benim üretmiş olduğum düşüncelerde, birileri benim nefesim yetmedi hesabını yapıyorsa, o onların sorunu. Ben bu bölge için yapılması gereken şeyleri yaparım. Ekonomik gücümüz bir yere kadar ama kaynak bulma noktasında Ben devlet desteğini alırım. Bunu kamu yararına yapacağım, Bu projelerle ben 100-200 belki de 500 kişiye iş imkânı sağlayacağım. Benim niyetim bir "TORKU" Ulusal marka olduysa, biz neden olmayalım. Düşünün Torku 1600 kişilik kooperatifti. Biz on bin kişiyiz, neden bir Torku gibi olmayalım? Neden bir marka olmayalım. Zorluk ise, içine gireceğiz. Bu benim ve hepimiz için bir görevdir. On bin kişi ile çok şey yaparız. Öncelikle logoyu değiştirdim. Neden? İş olsun diye değil, o logo ulusal bir marka olsun diye. O zaman yenileşmemiz gerektiğini düşündüğümden, kongreye gidiyoruz. 23.09.2018 tarihinde çoğunluk sağlanamazsa 14.10.2018 tarihinde olağanüstü kongremiz vardır. Hayırlı uğurlu olur inşallah"
HABERE YORUM KAT