RAKKASE HÜRRİYETİ
Sevgili dostlar Hürriyet Gazetesi yazarı Ertuğrul ÖZKÖK dün Utan Ey Büyük adam diye bir yazı kaleme aldı. Ve isim vermeden Recep Tayyip ERDOĞAN için olmadık hakaret hamız laflar sıraladı. Sahile vuran küçücük bedenler üzerine yazılmış nefret yüklü satırlardı bunlar. Ülkenin cumhurbaşkanına ve en çok oyu alan siyasi partinin icraatlarına olan nefretin kâğıda değil de sanki tuvalet kâğıdına yansıması şeklindeydi ifadeler. Esefle okudum.
Tabi ki herkes eleştirilebilir. Hatta sorgulanıp yargılanabilirde. Ama işi vicdan kanatmaya getirirsek. Her zaman ve zemine göre yazı yazıp manşet pazarlarsak, birileri buna dur demeli. Kim bu birileri? Korkmayın zinde güçler değil. Şahsım ve gibileri. Gazetelerinin manşetlerini ve köşelerini birilerinin emirleri doğrultusunda satanlara, sipariş üzerine görüş belirtenlere, 411 el kaosa kalktı diye manşet yapan haysiyet cellâtlarına söylenecek bir çift sözümüz olmalı değil mi? Ahmet Kaya’ya düşüncesi sebebiyle ülkeyi dar edenlerin, hakaret edenlerin şimdilerde ki tavrına bakın. Omurgasızlığın, ilkesizliğin kitabini yazan bu grup ve bu grubun birçok mensubu kalaşnikoflu teröristlerin yaptığından belki de daha fazla zarar verdiler ülkeme. Pop sosyolog edasıyla kalem oynatanların Rakkase gibi izledik mecralarında.
Evet dostlar lafı eğip bükmeden söyleyeceğim. Bu tip fikirlerin taşıyıcıları gazeteci-yazar, düşünür olarak nitelendirilemez. Bunlar olsa olsa fikir alüfteleridir. "Ülkemizde 2 milyon Suriyeli var. Vergilerimizle onları barındırıyoruz.” diyen. “Almanya 50 yılda 3 milyon mülteci aldı hala daha sorun yaşıyor. Biz onlardan zengin miyiz” diyen ÖZKÖK Efendi şimdilerde o bebelerin cesetleri üzerinden ahlaksızca polemik yapıyor. Evet ÖZKÖK Efendi utanacak kişi aynaya baktığında gördüğün kişidir. Utanacak kişi kalemini rüzgara göre sallayan kişidir. İyi bak aynadan kaç tane köksüz ÖZKÖK göreceksin. Geçmişten günümüze yazdıklarına bak ne kadar dönmüşsün.
Utanmadın ve yine döndün. Bir kez ve belki de son kez bir duruş gösterecektin. Yanlış olsa da yerebatasıca yanlış fikrinin ardında duracaktın. Ve maalesef yine beceremedin. Kızım ve karım ağlıyor edebiyatıyla milletimizin hissi duygularına birkaç atıf yaparak yine de rakkaselere taş çıkardın. ÖZKÖK; neymiş ben ESAD için dedim. “Seçilmiş cumhurbaşkanına katil diyecek kadar kendimden geçmedim” diyorsun. Peki acaba hiç kendin olabildin mi? Dün Suriyeliler alınmasın derken sen kimdin? Peki bugün kimsin? Sahiplerinin sesi olmayı marifet sayanlar yazılarını yazarlar sonra da kıvırırlar. O kıvrılan kâğıtlarda çöplükteki yerini alır.
Ey ÖZKÖK “komşudaki diktatörü yıkıp yerine kendinin ve kendi adamının heykelini dikeceğim diye elinden geleni yapan güya komşu” derken ESAD’ın hangi komşusundan bahsettin acaba? Yoksa Suriye yayılmacı politikalar üretmeye başladı da bizim mi haberimiz yok. İsrail’in, Irak’ın Lübnan’ın yöneticilerine Esad diktatör dedi de biz mi duymadık. Ha ESAD için yazmıştın. Komşudaki diktatör dediğin kim o zaman? Erdoğan mi? Yine çuvalladın ÖZKÖK. Her halükarda seçilmiş cumhurbaşkanımıza diktatör ve katil dedin. Benim için fark etmez. Nekrofil tiplerin eleştirileri benim için önemsizdir. Önemli olan o tiplerin bulandırdığı ortamları berraklaştırmak onun için bu yazıyı yazıyorum.
Evet ÖZKÖK Efendi bir de şunu söyleyeyim. ESAD’i kastettim dediniz ya. “Gevşet Rabia selamıyla takallüs etmiş parmaklarını” derken ne demek istediniz? ESAD Rabia selamına mı durmuş. Ben görmedim. SİSİ onun kankası. Yine çaktın ÖZKÖK. Evet bu iki cümle bile rakkaselere taş çıkaran pop sosyologumuzu anlatmaya yeterli.
Evet sosyologumuz tatile çıkmış. Bilirsiniz her olay yazıdan sonra tatile çıkılır. Çoğu zaman dönüldüğünde o köşe bulunmaz. Bilmem ÖZKÖK köşesini bulur mu? Şahsen ben tatil yapma düşüncesinde olsam bile yapmam tatilimi inadına yapmam. Fikirlerimi savunmaya devam ederim. Alta bir not bırakıp vay efendim tatile gidiyorum. Hayır erkekçe ben yazdım onun için yazdım demeliydin. Dünkü yazı yanlış ve ideolojik bir yazı idi, tutarsız idi. Bugünkü ifadeler ise yanlış ve tutarsız değil sadece; omurgasız, ahlaksız duruşsuz bir yazı idi.
İyi tatiller. Keşke hiç yazmasaydınız. Keşke sosyolog olmasaydınız. Keşke sahile vuran bebelerin masumiyeti sizin kalbinizin kıyısına vursaydı. Keşke ESAD’a ve avenesine olan muhabbetiniz ülkem insanına olsaydı. Keşke karım kızım ağlıyor edebiyatıyla bizleri kandırmasaydınız. Keşke keşke kusmuk yerine fikir yazsanız. Keşke yazılarınız tuvalet kağıdından daha değerli olsaydı. Keşke Erdoğan’ı kastettim uğruna hapiste yatarım diyecek kadar omurgalı olsaydınız.
Keşke inanç üzerine yazacağınız kitabi hiç yazmasanız. Sizin yazdıklarınızı gördükten sonra inanç hakkında ne yazabilirsiniz ki? Rüzgârgülü inancı. Dönemine ve adamına göre yazı. Doğan istedi ben yazdım. Genç subaylar rahatsız. İrtica hortladı. Hangi inanç ÖZKÖK. 411 ele küfreden adamın sosyolog olduğu ülkede yaşamak bile imtihandır. Aynı unvanı taşımak bile züldür bana.
Son söz. Sadece yazı yaz tuvalet kâğıtları temiz kalsın.
YAZIYA YORUM KAT